Son yazımızda, soğuk savaşın tüm şiddetiyle devam ettiği yıllarda Demokrat Partili ve Adalet Partili başbakanların bile ABD'nin Türkiye'nin menfaatlerine aykırı tutumlarına tepki duyarak Sovyetler Birliği ile ekonomik alanda iyi ilişkiler kurmaya yöneldiklerini...

Bu nedenle de ABD destekli askeri darbelerle 'cezalandırıldıklarını' yazmıştık...

Aynı olay Suriye'deki çatışmaya ABD ile birlikte katılan, ancak bu ülkenin PKK'nin yanında tavır almasının ardından tutum değiştirerek Rusya Federasyonu ile ilişkilerini geliştirmeye yönelen AKP iktidarının da başına gelmiş, neyse ki 'FETÖcü' unsurlar tarafından girişilen askeri darbe girişimi toplumsal direniş sayesinde başarısızlığa uğramıştır.

***

Anlattığımız olaylar zinciri, ABD ile ilişkileri artırdığımız her dönemde başımıza bir yığın bela geldiğini gösterirken...

Ulusal Kurtuluş Savaşımız sırasında kurulan ve II. Dünya Savaşı başlangıcına kadar devam eden Rusya ile dostluk döneminde istikrarlı bir gelişme dönemi yaşadığımızı ortaya koymaktadır...

II. Dünya Savaşında etrafımızdaki bütün ülkeler yakılıp yıkılırken ateş çemberinden tek bir insan kaybetmeden sağ salim çıkabilmemiz o sayededir.

***

Ancak soğuk savaş ortamında ABD'nin saflarına katıldığımız andan başlayarak o dönem sona ermiştir. Bu süreçte Türkiye'nin ABD'nin yörüngesinden çıkmaması için kullanılan en etkin araç ise NATO olmuştur...

Türkiye'de yaşanan bütün askeri darbelerde katkısı bulunan bu örgüt, soğuk savaş yıllarında ülkemizi Sovyetler Birliği ile yaşanabilecek bir nükleer savaş sırasında 'fedai' gibi kullanmayı amaçlamış; bu amaçla toplumumuzu ideolojik ve siyasi olarak şekillendirmeyi büyük ölçüde başarmıştır...

O nedenledir ki, Varşova Paktı'nın tarihe karışmasından sonra da dağıtılmamış, aksine güçlendirilmiş ve genişletilmiştir.

***

Günümüzde NATO, ABD'nin çatlamakta ve dağılmakta olan dünya egemenliğinin korunması ve sürdürülmesi amacıyla kullanılan en etkili araçtır...

ABD, şekillenmekte olan 'çok kutuplu dünya'nın çekici güçleri olan Çin ve Rusya karşısında gerilemesini durdurabilmek için bu örgütü 'küresel bir jandarma' olarak kullanmakta, ekonomik avantajlarını kaybetmemek için onun gücüne dayanarak başka ülkelere 'yaptırımlar' uygulamaktadır...

Bu gerçeği örtebilmek için de her zaman olduğu gibi emrindeki iletişim araçlarıyla NATO'yu eleştirenleri yaftalamakta ve susturmaya çalışmaktadır.

***

Neyse ki gerçeklerin her zaman ortaya çıkmak gibi bir 'kusuru' vardır!..

Örneğin, daha düne kadar NATO'yu 'canını verecek kadar seven' ve onun uğruna ülkesini ateşe atmaktan çekinmeyen Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, kendisini kışkırtan NATO tarafından yalnız bırakılınca gerçeği görmüş ve tepkisini şu sözlerle dile getirmiştir:

'İttifakın (NATO'nun) bugün yapabildiği tek şey, Ukrayna için tedarik sisteminden 50 ton dizel yakıt göndermekti. Ama o, bizim için zaten Rus birliklerinin ateşinde yandı.(...) Bugünden itibaren ölenlerin hepsi sizin yüzünüzden.'

***

Ülkemizde de NATO ile ilgili gerçekleri gören ve eleştirenlerin sayısı giderek artmaktadır...

Genel olarak güncel siyasal konulara girmekten kaçınan ünlü tarihçi İlber Ortaylı bile Hürriyet gazetesindeki köşesinde yayınlanan 'NATO ve Ruslar' başlıklı son yazısında bu örgütün hedefinin Türkiye olduğunu söylemiş ve Ukrayna'nın NATO macerasını şöyle değerlendirmiştir:

'Bugün felaketin ortasındaki bu ülke (Ukrayna) kandırıldı. Vladimir Oleksandroviç Zelenski NATO'ya karşı gücenikliğini değil adeta nefretini ifade etti. İttifakın ciddi problemleri var. Bu üyeler ne derecede geçinebilecekler, askerlik kapasiteleri ne? Türkiye'nin durumu ittifakta nasıl şekillenecek? 30 üyelik bir ittifakın 10 yıl içinde iki misli büyümesi; ciddi ihtiyatlı bir diplomasi mi? Bunların hepsi tartışılacak konular.'

***

Bu yazı dizisinde uzak geçmişten günümüze Türk-Rus ilişkileri üzerinde dururken bir gerçeği gördük: Yanı başımızda yer alan bir komşumuzla, özellikle de bu komşu Rusya gibi bir küresel güç ise, düşmanlık ulusal çıkarlarımıza uygun değildir...

O nedenle günümüzde bu tür 'telkinler' karşısında ihtiyatlı olmak gerekir...

Dileriz, geçmişten ders alır, gelecekte bu tür yanlışlar yapmayız!