Son yazımızda, Türkiye'nin Rusya ve ŞİÖ ile ilişkisini salt ekonomik açıdan değerlendirmenin yetersiz kalacağını, meselenin bir de siyasi boyutu olduğunu söylemiş...

Ve şu saptamayı yapmıştık:

'Unutmayalım ki, ABD ve NATO'nun şu dönemde en önem verdiği konu, Türkiye'nin Rusya ve Çin başta olmak üzere Şanghay Grubu üyeleriyle geliştirdiği ilişkileri sonlandırması ve Rusya'ya uygulanan yaptırımlara katılmasıdır... Bu yapılabildiği takdirde, Türkiye'nin bir şekilde Rusya-Ukrayna savaşının içine çekilmesi çalışmaları başlayacaktır. ABD'nin, Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimiyle birlikte Doğu Akdeniz'de Türkiye üzerine uyguladığı baskıyı son günlerde yoğunlaştırmasının sebebi budur.'

***

Meseleye ekonomik açıdan yaklaştığımızda şu gerçeği hemen görebiliyoruz: Türkiye'nin, ABD ve AB'nin Rusya'ya uyguladığı ambargoya katılmaması Türkiye için zararlı değil yararlı olmuştur...

Yaptırımlara ve ambargoya katılmamanın getirdiği yararların başında Türkiye'nin, Rusya ve AB arasında cereyan eden 'enerji savaşı'nın dışında kalması dolayısıyla 'tedarik sorunu' yaşamayacak olması gelmektedir...

Dahası, Rusya'nın dış rezervlerinin dondurulması ve bu rezervlere el konulmasının ardından Türkiye'nin döviz sıkıntısını geçici de olsa rahatlatacak bazı gelişmeler sağlanmıştır. Financial Times (FT) gazetesinin yayınladığı, 'Türk bankacılık sektörünün yasa dışı finansmana arka kapı işlevi görme potansiyeliyle ilgili endişeleri bulunduğuna' ilişkin haber, bu gelişmelerin ABD ve AB'nin finans çevrelerinde yarattığı endişeyi yansıtmaktadır.

***

Türkiye, yaptırımlara katılmayarak yalnızca 'Rusya'nın ticaret kapısı' olmakla kalmamış, yaptırımlara katılmayan Çin ve Hindistan gibi ekonomik potansiyeli yüksek ülkelerle işbirliğini geliştirme yolunda adımlar atmaya başlamıştır...

Bu konuda geçtiğimiz günlerde Dünya gazetesinde yayınlanan Aysel Yücel imzalı bir haberde şu bilgiler yer almaktadır:

'Ambargo sonrası Rusya'nın paralel ithalatının önünün açılması, Türkiye'yi bu ülkenin transit hub'ı yaptı. AB ve Uzakdoğu başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden Rusya'ya gidecek mallar önce Türkiye'ye getiriliyor, konteyner değiştirilip Rusya'ya gönderiliyor. Lojistikçiler, 'Türkiye'deki antrepolar Rus transit malları ile doldu taştı' diyor.'

***

Türkiye'nin önde gelen Antrepolarından Asbir'in Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Başboğa'nın haberde yer alan sözleri de bu gelişmeyi şöyle doğruluyor:

'Bu şirketler Avrupa'dan mal toplayıp, bize getirip transit taşıma yapıyor. Bazıları da Türkiye'den mal tedarik edip ihraç ediyor. Bu şekilde yasal bir zemine dayandırılıyor ticaret. Sadece denizyolu değil, demiryolunda da bir hareketlilik var. Avrupalı lojistik şirketlerinden Rus demiryolu hattını kullananlar Türkiye üzerinden taşıma yapmak istiyorlar.'

Uluslararası Nakliyeciler Derneği'nin (UND) yayımladığı Ocak-Haziran 2022 Uluslararası Karayolu Taşımacılık İstatistikleri raporunda da bu gelişmeler üzerinde duruluyor:

'Türkiye'den Rusya'ya yapılan taşımalardaki artış dikkat çekti. Türkiye'den bağımsız devletler Topluluğu (BDT)ve Orta Asya ülkelerine yapılan ihracat taşıma sayıları Ocak-Haziran 2022 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 10 artarken, bu dönemde Türk TIR'larının Rusya'ya seferleri yüzde 40 artış gösterdi'. Aynı haberde, sözü edilen dönemde Rus TIR'larının Türkiye'ye sefer sayısının yüzde 193 artarak 2 bin 815'e çıkmış olmasına da dikkat çekiliyor.

***

Bu hareketlenme yalnızca Türk ve Rus nakliyat şirketlerinin faaliyetlerinin gelişmesiyle sınırlı kalmıyor...

İtalyan Corriera della Sera gazetesinin, Ulusal İstatistik Enstitüsü verilerine dayandırdığı haberde, İtalya'nın haziranda Türkiye'ye 1 milyar 400 milyon euroluk ihracat yaptığını, bunun aylık bazda son 10 yılda yapılan en yüksek ihracat miktarı olduğunu yazıyor. Gazetenin iddiasına göre yükselen rakamların ardında İtalyan şirketlerin Rusya'ya ihracat yapmak için Türkiye'yi transit ülke olarak kullanması yatıyor.

İtalyan gazetesi, Türkiye'nin Rusya'ya gerçekleştirdiği ihracatın da haziran ayında rekor kırmasının bu olayla ilişkisi olduğunu iddia ediyor.

***

Sonraki yazımızda, Türkiye'nin Rusya ve ŞİÖ ile ilişkilerinin gelişmesinin Kıbrıs meselesiyle ilgili doğurduğu olumlu gelişmeler üzerinde duracağız.

(Devam edecek)