Son yıllarda hemen tüm ekonomilerde inşaat sektörünün ağırlığı artıyor...

Ticaret savaşının ana aktörleri ABD ve Çin'de olduğu gibi Türkiye'de de bu böyle...

Ancak, bu sektör aynı zamanda ekonomilerin zayıf halkasını oluşturuyor.

***

Nitekim, ABD ekonomisinin 1930 büyük buhranından sonra yaşadığı en büyük kriz olarak tanımlanan 2008 krizi inşaat sektöründe başladı...

ABD'nin yıllarca hızlı bir biçimde gelişen sektöründe oluşan 'balon' 2008 Eylül ayında patladı...

Bu kriz sonunda Lehman iflas etti; sektörün en büyükleri Fannie Mae, Freddie Mac ve AIG ise devlet tarafından 'mecburen' kurtarıldı.

***

Bu şirketlerin kurtarılmasının nedeni iflasları durumunda ekonominin tam bir çöküntüye uğrama ihtimaliydi...

Buna rağmen kriz dünya ekonomisine sirayet etti ve 2008 'küresel' krizini tetikledi...

Krizin etkisi bugüne kadar da devam etti.

***

Bu krizin nedenleri çok tartışıldı...

ABD Merkez Bankası eski başkanı Alan Greenspan başta olmak üzere ABD'li yetkililer krizden Çin'i sorumlu tuttular...

Onlara göre Çin'in hızla büyümesi ve dünya ekonomisindeki ağırlığını artırması yüksek tasarruf oranı ile birleşince bu ülkede biriken para ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelere yönelmiş...

Bunun sonucunda bu ülkelerde faiz oranları düşmüş...

Düşük faiz oranları konut sektöründe olağanüstü kredi kullanımına yol açmış...

Ve böylece oluşan balon sonunda patlayarak krize neden olmuştu.

***

Tabii şu sıralar ABD başına taş düşse bunun nedenini Çin'den biliyor...

Böyle olunca bu ülkede çıkan krizin suçlusu olarak Çin'in ilan edilmesi normal...

Ama şu soruyu kimse sormuyor: Konut sektöründe oluşan balonun içindeki paranın esas kaynağı neydi?

***

O paranın kaynağı, ABD'nin karşılıksız olarak bastığı dolarlardı...

Bu paralar küresel piyasalara sürülmüş ve 'sıcak para' olarak dünyanın tüm ülkelerini istila etmişti...

Normal olarak bu paraları kullanan 'gelişmekte olan' ülkeler (nedense bunlara artık 'az gelişmiş ülkeler' denilmiyor!) ABD'ye borçlanarak daha da bağımlı hale gelmişlerdi...

Ama bu noktada Çin oyunu bozmuş, ABD'yi kendi oyunuyla yere sermişti...

Olay şöyle olmuştu:

ABD'nin bastığı dolarlar nedeniyle dünyanın tüm ülkelerini istila eden sıcak para, ABD'yi örnek alan ve bu parayı inşaat sektörü başta olmak üzere üretken olmayan sektörlere yatırarak ziyan eden diğer ülkelerin aksine onu üretken sektörlerde değerlendiren Çin tarafından tasarruf edilmiş ve Çin parasının değerini koruma görevini yerine getiren Çin Merkez Bankası eliyle devlette toplanmıştı...

Bu para Çin'in artan ihracatından gelen dış ticaret fazlasıyla birleşince 4 trilyon dolardan fazla bir kaynak Çin Merkez Bankası'nın elinde birikmiş ve bu paranın önemli bir bölümü 2008 krizi öncesinde ABD devlet tahvillerine yatırılmıştı...

Böylece aşırı ölçüde basılan ABD dolarları bir 'boomerang' gibi dönmüş ve onu atanı vurmuştu...

ABD'de faizleri düşüren ve konut sektöründe balonu şişiren para işte bu paraydı.

***

Konunun Türkiye ve erken seçimle ilgisine gelince...

Türkiye Çin'in aksine ABD'nin yaptığını yapmış ve o dönemde faizleri düşük tutarak ülkeye gelen parayı ucuz kredi şeklinde başta inşaat sektörü olmak üzere üretken olmayan sektörlere yatırmıştı...

Çin, ABD ve Batı ülkelerine sermaye ihraç eder ve onları borçlandırırken Türkiye ABD ve Batılı ülkelere artan oranda borçlanmıştı...

Bu durum, sıcak para akışına dayalı bir tüketim çılgınlığına yol açmış, ülkede bireylerden başlayıp işadamlarına ve devlete kadar herkes kazanmadığı parayı harcamıştı.

***

Bu durumun sürdürülmesi sıcak para akışının artarak devam etmesine bağlıydı...

Ne varki sıcak para akışının sürgit devam etmesi hem ekonominin hem de fiziğin kurallarına aykırıydı...

Nitekim, ABD, 2008 krizinin etkilerini atlatır atlatmaz faizlerin yükseltilmesi gündeme gelmiş ve daha ABD'de faizlerin yükseltileceği söylentisi çıkar çıkmaz Türkiye'ye yüksek faiz için gelen sıcak para akışı azalmıştı...

Bu da kredilerin kısılmasına, konut stokunun birikmesine yol açmıştı...

Bu konuya devam edeceğiz.