UNESCO verileri Türkiye'den her yıl 50 bin öğrencinin yurt dışına okumaya gittiğini ortaya koyuyor.

Türkiye, ''Beyin göçü'' olarak tanımlanan bu yönelmede 32 ülke içinde 24. sırada yer alıyor.

''Beyin göçü ''mesleki açıdan iyi eğitim almış ve iyi yetişmiş kişilerin, işsizlik ve çeşitli olanaksızlıklar nedeniyle başka ülkelerde okumayı ve çalışmayı tercih etmesi olarak tanımlanıyor.

TÜİK verileri 2019 yılında Türkiye'den yurtdışına 330 bin 289 kişi göç ettiğini gösteriyor.

Yapılan tüm iyi niyetli çalışmalara rağmen Türkiye, beyin kazanımı olarak da tanımlanan tersine göçü sağlamada arzulanan başarıya ulaşamadı.

Gelecek dönemler, böyle bir dönüşün gerçekleşmesine yol açacak ortamın sağlanmasına zemin oluşturacak mı?

İçinde bulunulan koşullar, bu konuda pek umut vaat etmiyor…

Ama, karamsarlığa da kapılmamak, ''bir gün belki'' düşüncesini zihinlerden silip atmamak gerek.

''Gerçek mi, senaryo mu'' ikilemine düştüğümüz ''umut kırıcı'' sokak röportajına rağmen…

İzlemeyenler için aktaralım…

İşte Tv muhabirinin rast gele mikrofon uzatarak ''beyin göçü nedir '' sorusunu yönelttiği gencin verdiği yanıt:

''Beyin göçü benim anlayışıma göre eşleriyle anlaşamayan beylerin evini terk ederek il dışına veya başka arkadaşlarının evlerine yerleşmesidir. Ben böyle düşünüyorum şahsen.''

Genç adam ardından da bu düşüncesinin gerekçesini açıklıyor tüm ciddiyetiyle:

''Sonuçta akşam işinden geliyor yorgun argın. Kazanıyorlar ama yemek yok. O bey ne yapar? Göç eder. Uzaklaşmak ister''

Şimdi ''Yok artık. Daha neler. Kesin senaryodur'' diyenler olacaktır.

Doğrusu, ben de öyle geçirdim aklımdan.

Yok eğer gerçekse izlediklerim…

Durum kötü…

Hem de çok kötü…

Dönmeyi düşünenler varsa şayet...

Onlar da izlemişlerse röportajı…

Tersine göç, düşlerde kalır ancak.