“Resme başlamam tesadüfen oldu. Resim okumak isteyen bir arkadaşımın kurs kaydına eşlik etmiştim. Atölye büyülemişti beni. O günden sonra aklımdan çıkaramadım ve bu büyülü dünyanın içine bırakmak istedim kendimi. Bu şekilde resim okumaya karar verdim.” diyen Ressam Esma Sürücü ile çizgilerle olan hikâyesini konuştuk.
• Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Esma Sürücü kimdir?
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Resim-İş Öğretmenliği okudum. Fakat henüz okurken öğretmen değil ressam olmaya karar vermiştim. Bu nedenle lisanstan mezun olduğum yıl daha iyi bir eğitim alacağıma inandığım üniversitelerde yüksek lisans/mastır sınavlarına girdim. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde aynı yıl yüksek lisans eğitimime başladım. Yüksek lisanstan mezun olduktan bir kaç yıl sonra Fransa’da doktora yapmaya karar verdim. Bunun için Fransa Hükümetinin Campus France doktora bursuna başvurdum ve kabul edildim. Paris’te Fransızca dil eğitimimi tamamladım. Fakat Paris’te mutlu olamayacağımı düşünerek doktora programını yarıda bırakıp döndüm. Şu anda atölyemde kişisel çalışmalarıma devam ediyorum.
• Çizgilerle nasıl kesişti yolunuz?
Resme başlamam da tesadüfen oldu. Resim okumak isteyen bir arkadaşımın kurs kaydına eşlik etmiştim. Atölye büyülemişti beni. O günden sonra aklımdan çıkaramadım ve bu büyülü dünyanın içine bırakmak istedim kendimi. Bu şekilde resim okumaya karar verdim.
• Kadın temalı çalışmalar yapıyorsunuz. Neyi vurgulamak istiyorsunuz?
Benim resimlerimdeki en baskın duygu hüzün diyebilirim. Resimlerimde daha çok bu duygu durumu içerisinde dolaşıyorum. Kadın imgesinin resmime konu olmasının nedenini kadın olmamla açıklayamam. Erkek bir ressam olsaydım da “kadın” yine benim resmimin başkahramanı olabilirdi. Form ve duygu olarak bu kadar zengin ve gizemli olan kadın imgesinden etkilenebilirdim. Resmin tarihine baktığım zaman da kadın imgesinin sanatçının cinsiyetinden farklı bir yerde olduğunu düşünüyorum. Temalarımı seçerken izlediğim tek rehber kalbim. Elbette bir eserin akıl argümanına da dayalı olması gerekir. Fakat bu durum çalışmalarımın teknik kısımlarında devreye giriyor.
“RENK VE TON TERCİHLERİMİZDE DOĞUP BÜYÜDÜĞÜMÜZ COĞRAFYA BELİRLEYİCİ”
• Renklerle ilgili özel bir tercihiniz ya da onlara yüklediğiniz özel bir anlam var mı?
Ben ışıl ışıl, apaydınlık renklerin olduğu; güneşin tüm renkleri en etkileyici biçimde sunduğu bir yerde doğup büyüdüm. Belki bu yüzden renk kullanmaktan hiç çekinmedim. Aydınlık maviler ve yeşilin tonları içinde kayboluyorum. Uzun zamandır İstanbul’un gri ve karanlık tonlarının verdiği etkiyle son seri çalışmalarım “Leda” koyu tonlarda çıkıyor. Açıkçası renk ve ton tercihlerimizde doğup büyüdüğümüz coğrafya ve ruh halimizin belirleyici olduğunu düşünüyorum.
• Türkiye’nin genç kuşak ressamlarından biri olarak sanat ve tasarım ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genç kuşak ressamlardan biri olarak genç ressamları hayranlıkla izliyorum. Sanat ortamı; tutkuyla ve azimle çalışan, üreten yetenekli ressamlarla dolu. Fakat sanat piyasasında rüzgârın yönünü çoğunlukla ressamlar belirlemiyor. Bazen alanında yetkin olmayan, ticari yönü baskın galericiler; sanatçıların ve koleksiyonerlerin şanssızlığı olabiliyor. Bu durum sadece Türkiye’ye özgü de değil üstelik.
• Çalışmalarınızı yaparken hangi referans ya da sanatçılardan etkileniyorsunuz?
Bir bütün olarak sanat tarihini referans alıyorum. Etkilendiğim sanatçılar süreç içerisinde değişebiliyor. Bugün için konuşacak olursam Paula Rego’nun adeta bir oyun salonu gibi olan eğlenceli atölyesi ve yaratıcı kompozisyonlarını incelemekten keyif alıyorum. Rego; masallar, öyküler üzerinden aile kutsallığını, ataerkil toplum düzenini kişisel diliyle sloganlaştırmadan resimler. Özellikle Portekiz’deki kürtaj yasasıyla ilgili yaptığı çalışmalara gerçekten hayranlık uyandırıyor.
“MİTOLOJİ UFKUMU AÇIYOR”
• Şimdiye kadar hangi sergilerde isminiz geçti? Yakın zamanda katılmayı düşündüğünüz bir proje var mı?
Yaklaşık bir yıldır üzerinde çalıştığım bir seri resim var. Sonrası için solo sergi yapmayı planlıyorum. Şimdiye kadar olan süreçte mitoloji benim temel esin kaynağım oldu. Antik Sümer Aşk Tanrıçası “İnanna” bir seri çalışmama konu oldu.
Sonrasında Yunan mitolojisinde Sparta Kraliçesi ve ölümlü bir kadın olan Leda’nın hikâyesini kişisel resim dilimle yorumlamaya çalıştım. Mitolojideki gerçeküstü imgeler, semboller bir ressam olarak ufkumu açıyor. Bu tema üzerine bir süre daha çalışmayı planlıyorum.