Taraf tutmak insanın doğasında var...
Neticede hepimizin kökeni klanlara, yani kabile ve aşiret kültürüne dayanıyor...
Hatta bu iş öyle eskiye uzanıyor ki, bazı bilim insanları, henüz doğadan kopmadığımız, sürüler halinde yaşadığımız dönemden bu yana beynimizin içinde bulunduğu topluluğa adapte olmak üzere şekillendiğini savunuyor.
***
Ancak beynimiz tek bir organ olsa da çoklu bir yapı sergiliyor ve çoğu zaman bu yapılardan biri diğerine baskın çıkabiliyor...
Örneğin beynimizin alt bölümünde yer alan limbik sistem, uzak atalarımızdan devraldığımız yapılardan oluşuyor. Hipotalamus, amigdala, talamus ve hipokampus olmak üzere dört ana bölgeden oluşan bu sistem, çevreden ve toplumdan gelen kalıplaşmış uyarılara yine kalıplaşmış, 'içgüdüsel' tepkiler veriyor. Bu sistem, tabir caizse 'mekanik' bir şekilde işliyor ve belirli işlemleri birbiri ardına gerçekleştiren bilgisayar algoritmaları gibi faaliyet gösteriyor...
Beynimizin oluşma ve gelişme sürecinin daha sonraki bir aşamasında gelişen frontal loblar ise 'uygar' insanın soyut ve bilinçli düşüncesinin 'yuvasını' oluşturuyor.
***
Bu yapılar birbirinden kopuk değil. Bu durum nedeniyle psikolojik durumumuza göre aynı tür olaylar karşısında farklı zaman ve koşullarda farklı tepkiler verebiliyoruz...
Tepki gerektiren bir olayla karşılaştığımızda ilk anda beynimizin limbik sistemi devreye giriyor ve tepkilerimiz 'refleks' özelliği taşıyor; ancak daha sonra o olay üzerinde düşündüğümüzde meseleyi enine boyuna tartabiliyor ve tutumumuzu değiştirebiliyoruz...
Bu tek tek insanların yaşamında olduğu kadar toplumların tarihsel yaşamları boyunca da yaşanan bir süreç... Çocukluk döneminde davranışlarımıza genellikle iç tepilerimiz egemen oluyor. O dönemde, 'büyüklerimizi' taklit ediyor; bize yapılan telkinler ya da bizden beklenen davranışlar doğrultusunda otomatik tepkiler veriyoruz. Ancak olgunlaştığımız, deneyim kazandığımız ve beynimizi geliştirdiğimiz ölçüde davranışlarımız olgunlaşıyor; bize yapılan telkinlere eleştirel bir biçimde yaklaşabiliyor, olaylara objektif açıdan bakabiliyoruz.
***
Yazımızın başında 'taraftar olmak' diye nitelendirdiğimiz durum, genellikle 'limbik sistemimizin bize oynadığı bir oyun...
Örneğin çocukluk döneminde herhangi bir büyüğümüzün etkisinde kalarak rastgele bir takım tutuyoruz ve o takımı her şart altında desteklemeye koşullanıyoruz... Beynimizi ve düşünme yeteneğimizi geliştiremezsek, büyüdüğümüzde bir siyasi partinin taraftarı oluyor, o partiyi de 'tuttuğumuz' takım gibi görüyoruz...
Bu durumu aşabilmek için anlık tepkilerden, oluşmuş önyargılardan sıyrılabilmek olaylara 'tepeden' eleştirel bir biçimde bakabilmek gerekiyor.
***
Bu özellik, insanların içinde yaşadıkları toplumlarda 'taraflar üstü' ya da 'sınıflar üstü' olmasını gerektirmiyor...
Toplum da çelişkili bir bütün olduğu için ister 'tepeden' isterse 'aşağıdan' bakın, o toplumun bir parçası olmaya devam ediyor ve çoğu zaman bir tarafta yerinizi almak zorunda kalıyorsunuz...
Ancak 'taraftar' olarak kalırsanız kendi safınızda olup bitenlere objektif bir gözle bakamıyor, tuttuğunuz tarafta yapılan hataları göremiyorsunuz.
***
Yazımızın başında 'psikolojik durumumuza göre aynı tür olaylar karşısında farklı zaman ve koşullarda farklı tepkiler verebilme' özelliğimizden söz etmiştik. Toplumsal çelişmelerin keskinleştiği durumlarda genellikle öfkemize yenik düşüyor, başka bir deyişle 'limbik alanın etkisinde kalarak hareket ediyoruz...
O nedenle, örneğin bir anketçinin bize sorduğu bir soruya 'akıllı, uslu' bir cevap verebilirken öfkemizin kabardığı bir anda tepkilerimiz çok farklı olabiliyor...
O tür davranışlar sergileyen insanlar, genellikle bu tepkileri hukuki bir sonuç doğurduğunda 'Ben o anda ne yaptığımın farkında değildim hakim bey!' diyebiliyor.
***
NOT: Önümüzde 'sinirlerin zorlanacağı' bir seçim dönemi var. Böyle bir yazı yazma gereğini o yüzden duyduk!