Suriye'de Türkiye'nin denetiminde olan bölgelerde güvenlik güçlerine yapılan saldırılar sonucu can kayıpları artınca bölgede yeni operasyonlar yapılması gündeme geldi...

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, 'Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırılarının kaynağı mahiyetindeki kimi yerler konusunda artık tahammülümüz kalmamıştır. Buralardan kaynaklanan tehditleri ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve topraklarımızı hedef alan tacizler artık bardağı taşırmıştır. En kısa sürede bu sorunların çözümü için gereken adımları atacağız.' dedi...

Bu açıklamada kullanılan 'ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla' ifadesi dikkat çekiciydi.

***

Ancak bu açıklamadan kısa bir süre sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yaptığı şu açıklama, 'oralarda etkin olan güçlerle birlikte' operasyon yapma ihtimalinin ortadan kalktığını gösterdi:

'Biz sınır ötesi harekatlarımızdan sonra ABD ve Rusya ile bir mutabakata varmıştık. Her iki ülke de teröristleri 30 km uzaklaştıracaktı. Bu sözler tutulmadı. Son yapılan saldırılarda Rusya ve ABD'nin de sorumluluğu var çünkü sözlerinde durmadılar. Bizim burada yapmamız gereken şey yine kendi göbeğimizi kesmek. Bu bölgeden teröristlerin temizlenmesi için ne gerekiyorsa yapacağız.'

Bu sözler, 2015 yılında 'uçak düşürme' olayının yaşanmasının ardından Türkiye'nin kah ABD kah Rusya ile işbirliği yaparak bölgede yaptığı operasyonlar döneminin, başka bir deyişle iki büyük güç arasında bir denge politikası izleyerek etkinlik kurma döneminin artık sona erdiğinin itirafı niteliğindeydi...

Hatırlanacağı üzere bu köşede geçtiğimiz günlerde yayınlanan 'Soçi Zirvesi ve denge politikası' başlıklı yazı dizimizde, 'Erdoğan yönetiminin uyguladığı denge politikasının sürdürülebilir olmamasının en büyük nedeni, bu politikanın olayların zorlamasıyla uygulamaya girmiş olmasıdır' demiş ve şöyle devam etmiştik:

'Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Erdoğan, Türkiye'nin yarım asırdan fazla bir süredir ABD'ye endekslenmiş olan dış politikasını değiştirme gücüne sahip olmadığı gibi ABD'nin isteğine uyarak Rusya ile ilişkilerini bozma lüksüne de sahip değildir. O nedenle bu politikayı ne ABD'yi ne de Rusya'yı 'gücendirmeden' sürdürmek giderek güçleşmekte, bir benzetme yaparsak, 'sarkaca' enerji sağlayan zemberek giderek gevşemektedir.'

***

Dahası, Türkiye'nin bölgede yeni operasyonlar yapmasını güçleştiren koşullar yalnızca iki büyük gücün bu operasyonlar karşısında takındığı olumsuz tavırdan ibaret değildir...

Ortada bir de henüz ülkenin tamamında kontrolünü kuramasa bile 2011 yılından bu yana süren savaştan iktidarını güçlendirerek çıkan Suriye hükümeti gerçeği vardır...

Arap Baharı sürecinde 'ABD koalisyonu'nun saldırısına uğrayıncaya kadar Türkiye ile 1998 yılında imzalanan Adana Mutabakatı uyarınca PKK'yı Türkiye sınırlarından uzaklaştıran Suriye Hükümeti, on yılı aşkın süredir kendisini 'düşman' olarak tanımlayan ve Suriye'nin bazı bölgelerini denetimi altında bulunduran Türkiye'nin bölgede yapacağı yeni operasyonlara kararlı bir şekilde karşı çıkmaktadır.

***

Geçtiğimiz günlerde ABD'nin ünlü dergisi Newsweek, Esad'ı kapağına taşıyarak 'Suriye lideri Esad, Dünya sahnesine geri dönüyor' başlıklı bir analiz yapmıştır...

Analizde, Esad Hükümetinin artan gücüne işaret edilmekte ve Türkiye'nin bölgede 'kendi göbeğini kendi keserek' operasyon yapmasının karşısındaki zorluklara şu sözlerle değinilmektedir: '2021'in alacakaranlığında Suriye devlet başkanı sadece hayatta kalmadı ama Dünya sahnesine çok şaşaalı bir şekilde geri döndü. Uzun süredir müttefikleri olan İran ve Rusya'nın desteğiyle Esad, kendisini devirmek isteyenlere karşı Suriye topraklarının birçoğunun kontrolünü ele geçirdi'...

Suriye savaşının başlamasından sonra Esad hükümetini dışlayan ve geçmiş dönemde Türkiye'nin operasyonlarına çeşitli katkılar sağlayan Körfez Emirlikleri başta olmak üzere hemen tüm Arap devletlerinin tavır değiştirmesi de Türkiye'nin bölgede yeni operasyonlar yapmasını zorlaştıran bir başka etkendir. Bu durumda bir askeri harekat yapılsa bile bu muhtemelen bölgedeki dengeleri değiştirmeyecek sınırlar içinde kalacaktır.