Türkiye tarihi açısından çok ilginç bir süreçten geçiyoruz. Çeyrek asırdır ülkeyi yöneten AKP iktidarı döneminde yaşamadığımız felaket kalmadı. Bunların kimisi “bilerek ve isteyerek”, kimisi de “Kader” denilerek bu ülke insanına yaşatıldı.
Toplumun aydın kesiminin, üniversitelerin, muhalefetin bütün uyarılarına rağmen birlikte yürüdükleri ve ni istedilerse verdikleri CIA destekli FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi bilerek ve isteyerek yaşatılan bir felakettir.
Yine yapılan uyarılara rağmen kentsel dönüşümü gerçekleştirmek ve depreme dayanıklı binalar yapmak yerine imar afları ile binlerce insanın ölmesine yol açmak ”kader”le açıklanabilecek bir felaket mi?
Değil ama iktidar mensupları ne yazık ki “Kader” deyip sorumluluğu üstünden atıyor.
Hakeza orman yangınları…
Türkiye’nin bir yangın ülkesi olduğu bilinmesine rağmen önlem alınmaması nasıl açıklanabilir?
Yine, “nas var nas” açıklaması ile başlayan ekonomik çöküşün “tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Zaman zaman örnek gösteriyorum, John Perkins’in “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” isimli kitabında anlattığı gibi emperyalizmin, bizim gibi ülkeler üzerindeki hesabı hiç bitmiyor. Perkins kitabında
“Dünya Bankası, ABD Uluslar arası Kalkınma Ajansı ve diğer yabancı "yardım" kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin tabii kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet bulunmaktadır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eski olmasına rağmen, günümüzdeki küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır” diyor.
Şimdi, gelelim asıl soruna;
Sözde Türk Milliyetçisi Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan “Terörsüz Türkiye” süreci sonucunda TBMM’de çoğunluğu iktidar ve ortaklarına ait üyelerden oluşan bir “istişari komisyon” kurulduğu açıklandı
Ancak;
İktidarın daha önce yaptığı işlerde olduğu gibi bu komisyon da “göç yolda dizilir” mantığı ile kuruldu. Meşruiyeti sorgulanıyor;
Çünkü; yasayla kurulmadı. görev, yetki ve sorumlulukları belli değil.
Kimileri “Yasayla kurulmasına gerek yok. Örneği de yok” diyor.
Demokrat Parti tarafından 18 Nisan 1960 tarihinde kurulan ve 27 nisan 1960 tarihinde Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girin 15 üyeli “Tahkikat Komisyon” örneği var önümüzde.
Bu arada, Komisyonun meşruiyeti CHP’nin katılıp-katılmama kararına bağlı.
CHP’nin önerisi olan TBMM çatısı altında ilgili bütün kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılımıyla kurulması önerilen komisyon bu komisyon mu?
Ayrıca eşit sayıda katılımcı ve nitelikli çoğunluk koşulları yerine getirildi mi?
Bu önerilerin hiç birinin yerine getirilmemesi CHP içerisinde ciddi bir tartışma konusu oldu ..
CHP MYK’da “Koşullu katılma” kabul edilirken, hem Meclis grubunda hem de örgütlerde çok ciddi bir tepki söz konusu.
CHP il ilçe örgütü ve partililer tıpkı Ekrem İmamoğlu’nun adaylığında olduğu gibi bir oylama istiyor.
CHP yönetimi “sakal-bıyık” ikilemi ile karşı karşıya kalmış görünüyor.
Bu durumda başvurulacak en iyi yöntem sandıktır..