Türkiye’de “sol” ile Atatürkçülük arasındaki ilişkiler oldukça karmaşık bir seyir izlemiştir ve bu “macera”nın başlangıcı Ulusal Kurtuluş Savaşı günlerine kadar uzanmaktadır...

Mustafa Kemal Paşa ulusal kurtuluş savaşını başlatmanın hesaplarını yaparken hiç kuşkusuz Sovyetler Birliği’nin emperyalist devletlere karşı yürüttüğü mücadelenin Türkiye’deki ulusal kurtuluş savaşının başarısına vereceği desteğin belirleyici olacağını biliyordu...

Bunun için daha Anadolu’ya adımını attığı andan itibaren Sovyetler Birliği ile dostluk ilişkilerini kurmak ve güçlendirmek için büyük çaba harcamıştı.

***

Rusya Devriminin lideri Lenin ile modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Paşa’nın kader birliği Çanakkale savaşı sırasında başlamıştı...

O savaşta Lenin’in düşmanı olan Çarlık yönetimi Mustafa Kemal’in Çanakkale’de “dur” dediği İngiltere’nin en yakın müttefiğiydi...

Eğer İngiliz ve Fransız gemileri Çanakkale Boğazını geçerek İstanbul’u düşürmeyi başarabilseydi Boğazlar ve Karadeniz yoluyla Almanya’ya karşı savaşan Çarlık Rusyasına destek verebilecek, bu durumda 1917 Şubat’ında Çarlık ordusu saflarında savaşan Rus askerlerinin isyanıyla başlayan Şubat Devrimi ve onun ardından Lenin’in başında bulunduğu Bolşevik Devrimi gerçekleşmeyecekti.

***

Mustafa Kemal Paşa ve Lenin arasındaki ilk kişisel ilişki, 26 Nisan 1920 tarihli bir mektupla başladı...

O mektupta Mustafa Kemal Paşa Lenin’e şunları yazdı:

“Emperyalist hükümetler aleyhine harekâtı ve bunların tahakküm ve esareti altında bulunan mazlum insanların kurtuluşu gayesini hedefleyen Bolşevik Ruslarla mesai ve harekat birliğini kabul ediyoruz. Evvela, milli topraklarımızı işgal altında bulunduran emperyalist kuvvetleri kovmak ve gelecekte emperyalizm aleyhine vuku bulacak ortak mücadelelerimiz için dahili kuvvetlerimizi şekillendirmek üzere, şimdilik ilk taksit olarak beş milyon altının ve kararlaştırılacak miktarda cephane ve diğer fenni harp vasıtaları ve sıhhi malzemenin ve yalnız Doğu’da harekât icra edecek olan kuvvetler için erzakın, Rus Sovyetler Cumhuriyetince temini rica olunur.”

***

Mustafa Kemal Paşa’nın yardım ve dayanışma çağrısı karşılıksız kalmadı...

19 Temmuz 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisi Hükümeti Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey başkanlığındaki bir Türk heyeti Moskova’yı ziyaret etti. 24 Ağustos’ta ilk anlaşma imzalandı. Ardından milli orduya askeri teçhizat, cephane ve altın akışı başladı... Yapılan yardımların dökümü şöyleydi:

Para yardımı, 10 milyon altın rublesi (1.250.000 Osmanlı altını). 200.6 kilogram altın. 1920 sonbaharı boyunca 6.000 tüfek, 5 milyon mermi, 1921’de 33 binden fazla tüfek, 327 makineli tüfek, 54 top, 58 milyon mermi, 147 bin 600 top mermisi. Her biri 14 tonilatoluk iki askerî bot. Ayrıca 1920’de İngilizFransız filolarının takibinden Novorossiysk’e sığınan “Hayrettin Reis”, “Preveze” gambotları ve “Şahin” gemisi Türk tarafına teslim edildi. 21 Temmuz 1922’de, yani Büyük Taarruzun hemen öncesinde “Şahin” gemisiyle Novorossiysk’ten Trabzon’a 22 uçak getirildi.

***

Yardımlar yalnızca altın, para ve silahtan ibaret değildi. Büyük Taarruz öncesinde Türkiye’ye gönderilen ilk Sovyet Büyükelçisi Aralov, aynı zamanda ünlü bir Kızılordu komutanıydı...

Aralov, bir sır olarak saklanan Büyük Taarruz öncesi tüm hazırlıklarda Mustafa Kemal Paşa’nın yanındaydı...

Lenin’in, onu Türkiye’ye göndermeden önce kendisiyle yaptığı konuşma Sovyetler Birliği’nin Mustafa Kemal ve milli kurtuluş savaşına bakışını yansıtması açısından çok önemlidir.
(Devam edecek)