Anne deyince, bende ev çağrışır.

Ev deyince ilkin Yeni Konak'ın ikinci katında bir oda gelir. Anlattığım 40'lı yılların ortası. Merdivenlerden çıkınca solda ilk oda... Bir yüklüğü, bir ocağı, biri yola diğeri Göldağı'na bakan iki pencereden ibaretti. Dağa bakan tarafta meyve ağaçları olan bahçe, yola çıkan sokak boyu onlarca kavak ağacı vardı. Şoseye çıkan yokuşta da bir fırın, bir de su kuyusu...
***

İkinci Dünya Savaşı yıllarıydı. Evler analarımızın çilekeş yuvasıydı o yıllarda. Kıtlık yıllarını yaşadık, birebir tanığıyım. Hele köy kadını ise O analar! Sonra Babam bizi Devrek'e taşıdı. Biri mutfak, üçü oda, küçücük bir evdi. Sonra büyük evimiz de oldu; üç katlıydı. Şimdi ikisi de yok. Eğer babam sağ olsaydı, başını taşlara vururdu kim yıktı onları diye...
***
Zonguldak caddesinde 9 daireli apartmanımız da oldu. Ama 15 yıl kimse oturamadı içinde. Şimdilerde perdeleri kapalı mahzun bir evdir.
***
Analar evin hem anası hem de babasıdır çoğu kasabalarda. Çünkü babalar sabah çıkar, akşam girerdi eve. Yabana gidenler de olurdu. Bizi anamız büyüttü. Ne verebildiyse onu aldık.

İş yaşamımda ben de bunu yaşadım. Üç çocuğumu da eşim yetiştirdi. Evin bütün yükü hala onun üzerindedir. Elleri öpülesi, fedakar bir annedir.


***
Kasabada kadınlar, bahçe yapardı. Köy kadınları, kasabadaki fırınlara odun taşırdı. Onlar Mekekler Köyü'nün çilekeş kadınlarıydı. Niye mi bunları yazıyorum: O dönemlerde kadınlarıydı. Erkeklere, ev bütçesine ek gelir sağlayanlardı. Şimdi ne O bahçeler kaldı, ne öyle kadınlar yetişiyor...
***

O yıllarda büyüklerin yanında analar da babalar da çocuklarını doya doya sevemezdi. Ataerkil aile yapısı egemendi. Çoğu aileler iki üç katlı konaklarda yaşardı. Bugün öyle mi?

Her iktidar kendi meşrebine uygun toplum yapısı yarattı. Bunun sonucunda çağın gereklerine uygun düzenler oluştu. 21. yüzyılın ilk çeyreğine doğru giderken İran'da Mahsa Amini'nin 16 Eylül'de yaşamını yitirmesi İran'da infiale yol açtı. Önce genç kadınlar sokağa döküldü, ardından milyonlar eylemlerini sürdürüyorlar. Dünya genelinde kadınlar, genç kızlar şiddet, cinayet, kadın istismarları vb olaylarla karşı karşıya bırakılıyor…

***

Cumhuriyetle birlikte eğitim, kadın, kültür-sanat başat konulardı. Atatürk bütün kurumları yasalarıyla birlikte ulusun modernleşmesine verdiği önemle toplumun sosyal, siyasal, hukuksal çağdaşlık yolundaki düzenlemeleri tek tek yaşama geçirdi. Kadının toplumdaki yerini ise şu sözü ile kanıtladı. 'Yeryüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.'

Ne var ki bugün gelinen noktada başa gelen siyasal yönetim kadın haklarını yeterince korumaya özen göstermiyor.