O soran bakışları çok iyi biliriz…
Hangi bakışları mı?
Miting alanlarındaki karşılıklı bakışları tabii ki...
Bir yanda konuşan,
Öte yanda dinleyen.
Alanı dolduran kalabalığa seslenen politikacının arada bir soluklanıp, sözlerinin etki derecesini ölçmek istercesine, kürsünün etrafını çevreleyen vatandaşlara bakışına dikkat ettiniz mi hiç?
O bakışlarda, sözlerinin ne ölçüde etkili olduğu sorusu gizlidir.
Özellikle vaatler manzumesini sıraladığında dinleyicilerin yüz ifadesi, alkışlar, atılan sloganlar gelecek oy miktarına ilişkin önemli bir işaret olarak değerlendirilir.
Kürsüdekine göre ''bu iş tamamdır.''
Bazen, beklenen görüntü yoktur…
Alan doludur ama hiç kimsede ''tık'' yoktur.
Ne bir slogan, ne bir alkış…
Kürsüdeki konuşuyor ama
O dinliyor mu?
Dinliyor gibi mi yapıyor?
Anlayamazsın.
İfadesiz bakışlar…
Hoşnut mu değil mi?
Umutlu mu, umutsuz mu?
Zor bir bilmece gibidir…
Yanıltıcıdır kalabalıklar…
Öyle olmasaydı her kürsüye çıkışında miting alanlarında adım atılacak yer kalmayan hitabet sanatının duayeni ünlü politikacı Osman Bölükbaşı, seçim maratonlarının değişmez galibi olurdu.
Bu durumu ''vatandaş beni dinler, başkasına oy verir'' diye yorumlayan da kendisidir.
Şimdi nereden çıktı miting alanları, kalabalıklar diye düşünenler olacaktır…
Söyleyelim…
İçinde bulunulan durumlardan…
Hayat pahalılığından
Geçim derdinden…
İşsizlikten,
Yokluktan, yorulmaktan, daralmaktan, bunalmaktan.
''Sandık'' sözcüğünün son zamanlarda sıkça kullanılır olmasından.
Sıkça kullanılıyor ama ''zaman'' konusunda bir şey yok ortada…
Erken mi, zamanında mı?
Bir taraf, ''bu beden bu yükü taşımaz'' , ''erken seçim'' söylemlerinde,
Öte taraf, ''zamanında seçim'' diyerek 2023 vurgusunda…
Bakalım sonuç nereye varacak…
''Erken mi?'', ''zamanında mı?''
Manalı bakışlardan tahminde bulunmak da zor…
Fıkradaki gibi:
''Temel otobüse binmiş. Sormuşlar,
- Ne yaptın, pilet aldın mi?
- Piletci sankim pilet almamuşum gibi paga manali manali paktu.
- Peki sen ne yaptın?
- Pen de sankim pilet almişum gibi ona manali manali paktum.''
