24 Haziran seçimlerinin kazananlarını ve kaybedenlerini ele aldığımız yazılarımızın bu bölümünde 'Muharrem İnce olayı'na özel bir yer vereceğiz...
Bilindiği gibi son yıllarda ister 'parlamenter demokrasi' isterse 'başkanlık' sistemiyle yönetilsin hemen tüm Batı ülkelerinde 'sistem partileri' geriliyor...
Bu gerileme sonucunda o zamana kadar politikayla uğraşmamış ya da politikayla uğraştığı halde adı duyulmamış bir kişi hızlı bir yükselişle politika sahnesinde 'baş aktör' haline gelebiliyor.
***
Muharrem İnce'nin seçim kampanyası sırasında düzenlediği mitinglere gösterilen büyük ilgi bir çok insanın 'Acaba Türkiye'de de böyle bir olayla mı karşı karşıyayız?' sorusunu sormasına neden oldu...
Son seçim kampanyasına kadar CHP içinde yaptığı muhalefetle tanınan ancak Kılıçdaroğlu karşısında bir türlü başarıya ulaşamayan İnce, gerçekten de son kampanya sırasında CHP'nin yanı sıra belirli bir kitleyi de harekete geçirmeyi başardı...
Bu tür olaylarda hep olduğu gibi, ortada belirli bir program olmaması nedeniyle çok değişik kesimlerin 'değişim' umutları canlandı.
***
Ne var ki, bu olay başarıyla taçlanmadı...
Yine de İnce'nin elde ettiği başarı küçümsenemez...
Çünkü eğer Erdoğan üç puan daha az alsa ve seçimler ikinci tura kalsaydı, ilk turda Akşener ve Demirtaş'a giden oyların neredeyse tamamının İnce'ye yönelecek, böylece İnce'nin seçimi kazanma ihtimali güçlenecekti.
***
Ne var ki, seçim gecesi yaşananlar, İnce'yi destekleyen kitlede büyük bir hayal kırıklığı yarattı...
Seçim öncesinde sandığa sahip çıkmak için seçmenleri sandıkları terk etmemeye çağıran İnce'nin kendisi o gece hiç ortada görünmedi...
O süreçte bazı gazeteciler kendisine ulaşarak bazı mesajlar aldılarsa da kendisi daha sonra bu mesajları 'inkardan geldi'!.. Yılmaz Özdil ve Uğur Dündar gibi İnce'nin kampanyasına büyük destek veren etkili gazetecilerin İnce'ye yaptığı çağrılar ise cevapsız kaldı.
***
Bütün bunlar İnce gibi iyi konuşan ama ne yapacağı belli olmayan politikacılar açısından pek şaşılacak bir şey değil...
Yine de İnce'den çok şey bekleyen seçmenler o gece hayal kırıklığına uğradı...
Yine de bu durum İnce'nin en azından CHP içinde yürüttüğü mücadele açısından her şeyin bittiği anlamına gelmiyor.
***
Kılıçdaroğlu'na gelince...
Hiç kuşkusuz, o, kaybedenlerin başında geliyor...
Çünkü İnce'nin kampanyası en azından CHP'li kitlelerin 'ataletinin' en önemli sebeplerinden birinin Kılıçdaroğlu'nun yönetim tarzı olduğunu göstermiş bulunuyor.
***
Bundan sonra Kılıçdaroğlu'nun kaderi büyük ölçüde İnce'nin nasıl bir strateji benimseyeceğine bağlı olacak...
Eğer İnce CHP başkanlığını hedeflerse, Kılıçdaroğlu'nun işi zor...
Ancak bir başka ihtimal daha var...
Eğer İnce, seçim gecesi yarattığı hayal kırıklığının üstesinden gelebilir ve önümüzdeki dönemde çıtayı daha yükseğe yerleştirerek cumhurbaşkanı adayı olduğu gün yakasından çıkardığı CHP rozetini tekrar takmak yerine 'muhalif kitlelerin üzerinde birleşebileceği bir lider' olarak bir kez daha cumhurbaşkanlığına oynarsa CHP'nin başında Kılıçdaroğlu gibi 'pasif' bir liderin bulunması onun için bir avantaj olabilir...
Böyle bir durumda Kılıçdaroğlu da İnce'nin parti içi mücadeleye dönmesini engellemek için onu destekleyebilir... Ki bunun belirtileri şimdiden ortaya çıkmış görünüyor.
***
Her bakımdan kaybettiği çok açık olan Karamollaoğlu'nu geçer ve Akşener'e gelirsek...
Bu partinin kurulduktan hemen sonra seçime katılma hakkını CHP'nin 'ödünç milletvekilleri' sayesinde elde ettiği düşünülürse, barajı geçecek ölçüde oy alması bile başarı olarak kabul edilebilir...
Ancak ortaya çıkan tablo, Akşener liderliğindeki İYİ Parti'nin 'merkez sağı toparlamaya' ve AKP'ye alternatif olmaya gücünün yetmeyeceğini açıkça gösteriyor.
***
Sonuç olarak...
Seçimler, kazananları endişelendirecek, kaybedenleri mücadeleyi bırakmamaya sevk edecek bir çok unsur içeriyor...
Yakın gelecek ise gerek siyasal gerekse ekonomik açıdan belirsizliklerle dolu.
Kim kazandı kim kaybetti?.. (III)
Ertan GÜNÇiNER
Yorumlar