'Doğru, sarsılır ama yıkılmaz. Sözü söyle alana kulağında kalana.' Kim saparsa yalana, dolana, talana; 'sel gider kumu kalır' demişse atalar sabreden derviş muradına erermiş; 'N'olcek şimdi?' diye soralım. Yanıt hazır: 'Dün dündür bugün de bu gün: Var mı bunun başka izahı!' Mizah istemez izah!

***

Şair Seyrani demiş ki:

'Allahın emrine muti'im dersen
Resulün emrine itaat eyle
Helal haram demez bulduğun yersen
Müminlik sözünden feragat eyle'

***

42 yıldır yazdığım yüzlerce yazıdan başlıklar seçtim. Bir kolaj yaptım beni dinleyin azıcık: 'Baş ne düşünürse ayak o tarafa gider'miş dedim. Kim kime dum duma: Söyler misiniz? Kime DUM, Kim DUMA?' Boğaz dokuz boğumdur' demişse atalar/neden hep konuşuyor ağzı olanlar? Savaş mı Barış mı? Atatürk'ümüz: 'Yaşamsal zorunluluk olmadıkça savaş cinayettir' demişse bu da böyle biline.

***

İnsanlık huzursuzluk çağında emperyalizmin kucağında yaşıyor!

'Görecek günlerimiz var(SA) daha, sığınalım Yaradan'a: Ama ihlasla ve samimiyetle…'

''Halde gör düşte gör, sen önce kendini gör'

'Paran kadar değil, kredin kadar yaşa. Atın, atın eskiyi getirin, yenisini götürün.'

'Yaşa yaşa GÖR temaşa; Neler gelirmiş gülmeyen başlara…'

'Koyma akıl, oyma akıl'la geleceğimiz nokta bu, ho haaaaa huuuuu!

***

Türkiye bir günde üç dört kez gündem değiştiren olaylara gebe bir ülkedir. Yıllardan beri bu böyledir. Nedeni nedir? Siyasetin eseridir. Siyasetçinin şark kurnazlığıdır. Adı üzerinde, kurnazdırlar. İster taksi şoförü veya manav olsunlar, ister işadamı veya siyasetçi, mutlaka her konuda 'yeterince birikim' sahibidirler. Çoğunun aldığı eğitim, yetersiz ve kalitesizdir 'hayat üniversitesini bitirmekle' övünerek komplekslerinden saldırganlık üretirler Kendilerini 'halktan biri' ve 'çoğunluğun temsilcisi' olarak göstermeye bayılırlar. En büyük özelliklerinden biri 'pratik zekalı' olmaktır çünkü önemli olan şey, teori değil pratiktir. Örnekleyelim; ülkemizde şark kurnazlığının siyaset alanındaki yansımasını en iyi anlatanlardan biri Aziz Nesin olmuştur. 1961'de yazdığı Zübük (kitabını okumadıysanız ya da 1980'de çekilen ve başrolünü Kemal Sunal'ın oynadığı filmi izlemediyseniz, şiddetle tavsiye ederim), on yıllar, belki de yüzyıllar boyunca yaşadıklarımızın özeti gibidir.

***

Dün söylediğini bugün reddetmekte, yarın bambaşka şeyler söylemekte hiçbir beis görmez onlar. Üstelik kendince laf cambazlığı yaparak birbiriyle çelişik sözlerini aynı anda savunma alışkanlığından da vazgeçmezler. Sonuçta son çeyrek yüzyılda yaşadığımız her olayda kavga toplumu olmakta bir yarar olmadığını, özellikle siyasetçilerin 2023 seçimlerine yaklaştığımız bu günlerde bu açmazdan da kurtulmalarını diliyorum.