"Futbol yalnızca futbol değildir" diye bir söz vardır...
Bu sözün altında yatan gerçek, futbolun daha en başından iki takım arasında oynanan bir oyundan çok toplumsal bir fenomen olmasıdır...
Eskiden bu toplumsallık mahallelerin, semtlerin, kentlerin, çeşitli meslek mensuplarının futbol takımları kurarak birbirleriyle yarışmalarından kaynaklanırdı... Futbolun amatör bir ruhla oynandığı o dönemlerde futbolcular, içinden geldiği sosyal kimliği temsilen katıldıkları oyunlarda o kimliğe bir değer katmaya çalışırdı.
***
Günümüzde bir çok şey gibi futbol da hızlı bir değişim süreci geçiriyor...
Artık mahalle, meslek ya da ulusal ruh yerine "para" konuşuyor...
Eskiden mahalle halkının katkılarıyla alınan formaları giyen, futbol ayakkabısını yıllarca kullandığı için ayağına batan çivileri devre arasında ezerek maça devam eden, yarılmış kafasına bir bez sarıp yine de tekmeye kafasını uzatabilen oyuncular eskilerde kaldı...
Ama bazen istisnalar da çıkabiliyor.
***
MKE Ankaragücü bu istisnalardan biri...
Gerçi o da bir dönem paranın ve siyasetin etki alanına girmiş, o nedenle başına gelmeyen kalmamıştı...
Ama sonradan özüne dönerek başarının yalnızca para gücüne dayanmadığını hepimize gösterdi.
***
Ankaragücü'nün özü bir işçi takımı olmasına dayanıyor...
Kulüp 1910 yılında İmalat-ı Harbiye Mektebinin son sınıfında okuyan öğrencilerin birleşmesiyle kuruluyor...
Ardından savaş yılları geliyor...
Bu öğrenciler, savaş yıllarında yalnız futbol sahalarında değil savaş meydanlarında ve savaşan askerlere silah yetiştirmeye uğraştıkları derme çatma imalathanelerde de kanlarını ve terlerini akıtıyorlar.
***
Kulüp, Cumhuriyetin ilk yıllarında Anadolu Sanatkârangücü adıyla yola devam ediyor...
1933 yılında bugünkü adını alıyor...
Kulübün bir ucu sivri arması takımı yaratan sanatkârların ürettiği bir mermiyi temsil ediyor... Bu armanın seçilmesinin nedeni hem kulübü yaratan sanatkârların silah üretmesi hem de kurtuluş savaşı yıllarında takımın iki oyuncusunu şehit vermesi.
***
Ankaragücü futbolda Türkiye Kupasını kazanmak da dahil büyük başarılara imza atmış bir kulüp...
Ama en önemlisi taraftarla takımı birleştiren ruh...
Gücü de oradan geliyor.
***
2009 yılında Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'in oğlu Ahmet Gökçek kulübün başkanı oldu...
Hesapta Gökçek, babasının da desteğiyle Ankaragücü'nü "amatör ruh"tan kurtarıp profesyonel bir anlayışla "daha ileri" taşıyacaktı...
Ancak kısa süre sonra Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından “Usulüne uygun olmayan 400 kişinin genel kurula katılımını'' sağlayarak başkan olduğu karara bağlanınca koltuğu terk etmek zorunda kaldı...
Bu arada "profesyonellik gereği" olsa gerek, göreve geldiğinde 15 milyon TL olan borcu 95 milyon TL’ye yükseltmiş bulunuyordu.
***
Sonrası tam bir "dağılma manzarası"ydı...
2011-2012 sezonunda takımın deplasmana gidecek parası kalmadı, paralarını alamayan profesyonel futbolcular takımı bıraktı, PAF takımıyla mücadele eden kulüp küme düştü...
Oysa bir zamanlar Ankaragücü tribünlerinde "Enflasyon düşer, Hükümet düşer, Ankaragücü düşmez" tezahüratı yapılırdı.
***
Düşüş orada da kalmadı...
Ertesi yıl bir küme daha düşüldü ve takım Spor Toto İkinci Ligde top koşturmaya başladı...
Üç yıl o ligde alınan başarısız sonuçlardan sonra takım yeniden özüne döndü ve geçen yıl PTT 1. Lig'e, bu yıl da Süper Lig'e terfi etmeyi başardı.
***
Halen Ankaragücü Başkanlığını yürüten ve kulübün yıllar sonra tekrar Süper Lig'e dönmesinde büyük katkısı bulunan Mehmet Yiğiner, geçen yıl PTT 1. Lige yükselme mücadelesi yaparlarken katıldığı bir panelde o yılları şu sözlerle anlatmıştı:
" Futbolcuların yedek forması bile yoktu. Oyuncularımızın yağmurda ıslanan formalarının suyunu devre arasında sıkıp giydileri günlerden bu günlere geldik. Kulüpte futbolculara yemek veremiyorduk, taraftar yumurta, domates getirip, futbolculara menemen yapardı. Deplasmanlarda yaşadığımız sıkıntılar, ulaşım, konaklama sıkıntıları... Ankara'nın büyük işadamlarından görmediğimiz desteği, esnaftan gördük. Ankaragücü ruhunu diriltecek bir slogana, bir itici güce ihtiyaç vardı. Bir slogan bulduk, bir şarkı yaptık ve bu şarkıyı söyleyerek hedefe doğru ilerledik."
Helal olsun Ankaragücü'ne...