Topaloğlu, göreve geldiği 2006 yılında sadece 6 ilde yapılan bir sporu 81 ile yayabildiklerini belirterek, bu spor dalında tarihi işelere de imza attıklarını söyledi.
Göreve geldiğinizden beri Türk okçuluğunda ne gibi değişimler oldu?
2006 yılından beri Türkiye Okçuluk Federasyonu başkanıyım. Türk okçuluğu, göreve geldiğimden bu yana çok atılım yaptı. Sadece yüksek başarı anlamında değil, kurumsallaşma, okçuluğun tüm Türkiye'ye yayılması konusunda gerçekten büyük bir mesafe kaydettik. Göreve geldiğimde sadece 6 ilde yapılan bir spordu, bugün 81 ilde ve ilçelerinde yapılıyor. Tabii ki bunun ciddi getirileri var. Yani sporcu sayısının artması kaliteli sporcunun seçilmesi gerekliliğini de birlikte getiriyor. Milli takımlarımızdaki bu artış bize seçme imkanı da sağlıyor.
Federasyon olarak bu artış nasıl gerçekleşti, gençlere okçuluk sporunu sevdirmek için neler yaptınız?
2010 yılında başlattığımız Olimpiyatın Gençleri isimli yeni bir programla işe başladık. 2010’daki bu program bize ve ülkemize Mete Gazoz gibi sporcuları kazandırdı. Bu programla 13-14 yaş, grubuna yarışmalar yaparak buradaki başarılı çocukları tespit ediyoruz. Seçilen sporcular, deneyimli hocalarımız, teknik direktörlerimizle çalışmalarına başlıyor. Bu kamplardan, yarışmalardan yetenekli çocukları seçiyor. İşte 2028’e hazırladığımız sporcularımız var. Bunların hepsi bu projeden gelen çocuklar. Bu projeye devam ediyoruz. Bu şekilde 13-14 yaş grubundaki çocuklarımızı çalıştırmaya, yetenekli spocuları hayatımıza katmayı sürdüreceğiz. Bizim federasyon olarak yüksek performansa dayalı bir çalışmamız var. İşin özünde okçuluğun tüm toplum kesimlerine yaygınlaştırılması Gençlik Spor Bakanlığı İl Müdürlüklerinin sorumluluğunda. Biz sadece ülkemizi yurt dışında tanıtmakla ve madalyalar kazanıp ülkemizi bu sporda daha iyi yere getirmekle görevliyiz. Bunun dışında sportif başarılarla değil, eğiticilerin eğitimi (hakemlerimizin ve antrenörlerimizin eğitimi) dediğimiz eğitim programlarını da sürdürüyoruz. Çünkü okçuluk veya diğer branşlarda esas olan çalışmaktır. Bu antrenörleri de yetiştirmeniz gerekir. Bu konuya çok önem veriyoruz. Diğer taraftan yine sporda ülkemizin yüz akı hakemlik kurumlarımız var. Her branşın kendilerine göre hakemlik kurumları var.
Nedir bu hakemlik kurumları?
Ulusal, yerel, uluslararası hakemlerimiz var. Branşlar dediğim bu. Nasıl ki futbolu hakemler yönetiyor? Okçuluk sporunda da yarışmaları yöneten hakemlerimiz var. Yarışmalarda görev alırlar. Örneğin geçmişte bu hakemler bize yarışma yönetmek için yurt dışından gelirlerdi. Artık öyle değil, biz kendi hakemlerimizi de yetiştiriyoruz. Dünya yarışmalarında görev yapabilecek kapasitede hakem yetiştirmek de görevlerimiz arasında. Yetiştirdiğimz uluslararası hakemler de uluslararası arenada yarışma yönetiyor ve ülkemizin tanıtımına katkıda bulunuyor. Yani esas anlatmak istediğim şey sadece yüksek performans anlamında değil, eğitim kalitesi anlamında da sporumuza katkıda bulunmak.
Göreve geldiğinizden bu yana kulüp sayınız arttı mı, kulüpler spor dalı için ne anlam taşır?
2006 yılında bu spor dalına ait 35 kulübümüz vardı. Bugün 600 tane kulübümüz var. Kulüp olmadan sporcu yetiştiremezsiniz, kulüpler çalışacak, sporcuları eğitir, biz de yaptığımız yarışmalarda bu çocuklara bakarız, kabiliyetli olanları, başarılı olanları alıp daha kaliteli antrenörler eşliğinde milli takıma yetiştirip ülkemizin olimpiyatlarda madalya almasına katkı sağlarız. Kulüplerin böyle bir anlamı vardır. Biz de bu anlam önemin bilincinde olduk. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye'nin her yerinde birçok kulüp var. Kulüpler kendi içinde zaman zaman yarışmalar yaparlar. Bizim düzenlediğimiz Türkiye şampiyonaları ve diğer kupa yarışmalarına gelirler. Tüm yıl boyunca faaliyetler yapılır. Bu faaliyetlerin en önemlisi milli takım faaliyetleri, milli takımın yurt dışında katıldığı yarışmalar. Bu yarışmaların en önemlisi Dünya Olimpiyat Oyunları.
OKÇULUK SPORUNDA İLK ALTIN MADALYA
2024 Paris Olimpiyatları’nda bu sporda ilk defa bir takım olarak madalya aldık, bu başarının sırrını anlatır mısınız?
2024 Paris Olimpiyatları’ndaki altın madalya başarımız bu alanda bir ilkti, ancak son olmayacağını biliyorum. Bu sonuç, iyi ve doğru bir yolda olduğumuzu gösteriyor. Çalışmalara aynı hızla devam ediyoruz. Şimdi 2024 Paris'ten sonra 2028 Los Angeles Olimpiyatları var. Onun da startını verdik. Çalışmaya başladık. Sporcularımız çeşitli yarışmalara giderek buradaki kamplarında antrenmanlarına, kamplarla devam ediyor. Böylece sporcularımızın son durumlarını ölçüyoruz. Ona göre bir eksik varsa bunu tamamlamaya çalışıyoruz. Başarının sırrı elbette ki çok çalışmak.
Hedefleriniz neler?
Şu andaki hedefimiz bu yıl Eylül ayında Kore'de yapılması planan Dünya Şampiyonası. Takımımızı oradaki şampiyonaya hazırlıyoruz. Umuyorum ki o şampiyonadan ciddi bir başarıyla döneceğiz. Çünkü sporcularımız şu anda çok iyi vaziyette.
Mete Gazoz gibi sporcuların başarısı gençler üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?
Mete Gazoz çok güzel bir örnek oldu. Tüm illerde sporcu sayımız yani 9-10 yaşlarındaki çocuk sporcular arasında ciddi bir artış sağladı ve bu artış devam ediyor. Yani özellikle çocuklar, gençler, çok ciddi bir ilgi gösterdiler. Gençlerin bu sporo olan ilgisi Mete Gazoz’dan sonra yüzde 50’nin üzerinde arttı. Bu gerçekten sevindirici bir oran. Mete Gazoz da özel ve çok sevilen bir sporcu oldu. Bu sevgiye layık, örnek zeki, çevik ve ahlaklı bir sporcudur gerçekten. Bugün hala milli takımda büyük bir başarıyla ülkemizi temsil etmeye devam ediyor, bununla birlikte yarışmalarda arkadaşlarına yardımcı oluyor, tecrübelerini onlara aktarıyor. Dolayısıyla çok önemli işlere imza atmaya devam ediyor.