Küçük yaşlarda kalemiyle kendi iç dünyasına açılan Kevser Şencan, yıllar sonra yaşadığı büyük bir farkındalıkla yazarlık yolculuğunu yeni bir boyuta taşımış. “Benim için yazmak bir iyileşme, bir paylaşım ve bir şifa alanı” diyen Şencan, danışmanlık deneyimlerinden ve kendi yaşadığı duygusal krizlerden yola çıkarak kaleme aldığı “KOD” kitabında, okurlarını yargılardan özgürleşmeye ve kendi içsel okyanuslarını keşfetmeye davet ediyor. Şencan ile hem kitabının ortaya çıkış sürecini hem de yaşamındaki dönüm noktalarını konuştuk.
· Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Yazarlık süreciniz nasıl başladı?
Merhaba, ben Kevser Şencan. 11 Temmuz 1989 doğumluyum. Uzun yıllardır kişisel gelişim, bioenerji, rahatsızlıkların zihinsel nedenleri ve kuşaklar arası aktarımlar üzerine danışmanlık yapıyorum. Yazmaya olan ilgim aslında çok küçük yaşlarda başladı. Kendi üzerimde yaptığım ilk keşif, yazmak oldu diyebilirim. 2018 yılında yaşadığım büyük bir farkındalık, bugün “KOD” adını verdiğim kitabımın ilk adımlarını atmamı sağladı.
Benim için yazmak, bir iyileşme, bir paylaşım ve bir şifa alanı oluşturmak demek. Kitabımı da bu niyetle kaleme almaya başladım.
“DUYGUSAL KRİZLERDEN DOĞAN BİR KİTAP”
· “KOD” kitabınızın ilham kaynağı neydi ve bu kitabı yazmaya sizi hangi deneyimler yönlendirdi?
Kendi yaşadığım duygusal krizlerdi. Anlatamadığımı düşündüğüm her duygu ve deneyim sonrasında gelen farkındalıkları kaleme aldım. Bu benim için hem iyileşme hem de paylaşma yoluydu. Aynı zamanda danışanlarımın hayatlarındaki mucizevi dönüşümlere tanık olmak bana çok ilham verdi. Onların öncesi ve sonrası arasındaki değişimi görmek, merakımı ve heyecanımı büyüttü.
“HAYATIN ALARM SİSTEMİ: ÇÖKÜŞLERİN ARDINDAKİ UYANIŞ”
· Kitapta bahsettiğiniz “içsel yıkımlar ve uyanışlar” kavramlarını biraz açabilir misiniz? Okurlarınızın hangi yaşantılarından esinlendiğinizi merak ediyoruz.
Yaşadığımız hayal kırıkları, umutsuzluklar, çaresizlikler, yalnızlıklar ve büyük duygusal çöküşler aslında birer dönüm noktasıdır bence. Ben bunu insanın kendi alarm sistemi gibi görüyorum: “Hey, burada bir sorun var, yönünü değiştir, kendini değiştir, yolunu değiştir” der gibi… İşte o değişimin ardından gelen her farkındalık, hayatın bize açtığı yeni ve daha büyük olasılıkların kapılarını aralıyor.
· Okurlarınızın kitabınızı okuduktan sonra kendilerinde ne gibi dönüşümler hissetmelerini umut ediyorsunuz?
Okurların yargı hapishanesinden çıkmalarını diliyor ve umuyorum. Çünkü doğa, hayvanlar, insanlar, ailemiz ve kendimiz üzerinde kurduğumuz her iyi ya da kötü yargı, bizi bir kalıba sokuyor. Oysa biz, bilinç ve bilinçaltımızla tüm yargıların ötesindeyiz. Bir okyanusta sadece bir damlayız belki, ama o damlanın içinde tüm okyanusun hafızası saklı. Yargıdan çıkmak, bizi işte bu okyanusun keşfine götürecek. Okurlarımın kendi içlerindeki okyanusa korkmadan, yargısızca adım atmalarını diliyorum.
“BENİM HAYATIM BAŞKA OLMALIYDI”
· “Başkalarının inançlarından özgürleşmek” gibi güçlü bir tema kitabınızda öne çıkıyor. Bu süreci kendi hayatınızda nasıl yaşadınız?
Bir bebek düşünün… Saf enerjide doğar, korkmaz, sakınmaz; merakla atılır her olaya, kocaman bir boz ayıyla bile arkadaşlık kurabilir. Sonra ona korkması gerektiği öğretilir. Doğduğu ülkenin, toplumun, ailenin deneyimleri üzerinden oluşturulan inanç kalıplarıyla ne yapması gerektiği anlatılır. Ve işte o kalıplarla benzer hikayeler tekrar tekrar çıkar ortaya… Ezber bir hayat… Ben bunu 27 yaşımda fark ettim: Ben babam değilim, annem değilim, karşı komşum değilim… Ben farklı büyüdüm, benim hayatım başka olmalıydı. Ve o noktada yeniden başladım; bebek gibi, korkmadan… Kendi deneyimlerimden kendi inanç sistemimi oluşturmak benim için en büyük özgürlüktü.
· Kitabınızın her bölümü “yaşanmış, hissedilmiş ve dönüştürülmüş gerçekler” olarak tanımlanıyor. Bu gerçekleri yazarken en çok zorlandığınız an hangisiydi?
Büyük bir çaresizliğin içinde, hem annemin hem babamın kaderlerini kendime etiketlediğimi fark ettiğim bir geceydi. O gece, ailemde kızdığım, yargıladığım ne varsa; yaşadıklarım beni onlar olmaya zorlamış gibiydi. Aynı anda hem annemi hem babamı anladım ve kendi kaderimi yazmaya başladım. Onların yaşadığı çaresizliklerin içinde nasıl çabaladıklarını görmek yüzleşmek açısından zordu, ama bana yeni bir benlik alanı açtı. Ertesi gün onları aradım, özür diledim ve yargıladığım her anın affını istedim.
SESSİZLİK, YALNIZLIK VE NEFESİN GÜCÜ
· Kendi iç sesimizi duymak ve hayatımıza yön vermek konusunda okurlarınıza hangi pratik önerilerde bulunursunuz?
Sessizlik, yalnızlık, nefes ve meditasyon doğru tekniklerle yapıldığında, iç sesimizin bilgeliğini hissetmeye, algılamaya ve anlamaya başlıyoruz. Kitabımda da okuyucuların bunu kolayca deneyimlemesi için pratik ve etkili tekniklere yer verdim.
· Gelecek projeleriniz arasında “KOD”dan ilham alan ya da farklı bir temayı işleyen yeni çalışmalar var mı?
Evet, şu anda iki çalışmam var. Özellikle biri, anne ve çocuk arasındaki bağı güçlendirmeyi, duygusal farkındalığı artırmayı ve gelecek nesillere sağlıklı ilişki modelleri bırakmayı hedefliyor olacak.