Önceki yazılarımızda futbol dünyasının ekonomi dünyasındaki gelişmelerden nasıl etkilendiğini ve nasıl bir spor dalı olmaktan çıkıp milyarlarca dolarlık bir 'endüstri' haline geldiğini göstermeye çalıştık...
Tıpkı ekonomi dünyasındaki gelişmeler gibi futbol dünyasındaki değişim de dönüşü olmayan bir süreç...
O nedenle futbolun sorunlarına 'nostaljik' çareler aramanın bir faydası yok.
***
Peki, 'finansallaşma' süreci bu sorunları çözebilecek mi?..
Günümüzde en büyük holdinglerin bile ekonomik sorunlarla boğuştuğu, bir kısmının konkordato ilan ederek kurtuluş aradığı koşullarda bu soruya olumlu cevap vermek çok zor...
Olsa olsa bazı öngörülerde bulunabiliriz.
***
Örneğin, futbol kulüplerinin içine girdikleri süreç sonunda geçmişin bir kalıntısı olan 'dernek' olma özelliğini kaybedeceklerini ve günümüzde halen üç süper lig takımının yaptığı gibi tamamen 'şirket' haline geleceklerini...
Normal gelirlerle ödenebilme özelliğini kaybettiği halde bankalar tarafından yapılandırılmakta olan borçları nedeniyle bu şirketlerin eninde sonunda kamu bankalarının denetimine gireceklerini...
Ve bu süreç sonunda satılacaklarını söyleyebiliriz.
***
Geçen ay Futbol Federasyonu, 'Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play Talimatı'nı yeniledi...
Talimatın amacı kulüplerin harcamalarını sınırlamak ve bilançolarını bağımsız kuruluşlarca denetlenebilir hale getirmekti...
Talimatlara uymayan kulüplere, bundan böyle ihtar, kadro sınırlaması, transfer yasağı, para cezası, puan silme şeklinde cezalar verilecek.
***
Bütün bu tedbirler bir arada düşünüldüğünde futbol kulüplerinin bir yol ayrımına geldiği söylenebilir...
Değişimden halen et ve tırnak gibi iç içe olan kulüp ve taraftar ilişkisi de etkilenecek...
Kulüplerimiz daha şimdiden taraftarlarını 'müşteri' gibi görmeye başladılar bile!
***
Önümüzdeki dönemde kulübünün satıldığını ya da ticari menfaatlerin aracı haline geldiğini görerek hayal kırıklığına uğrayacak olan taraftarların tribünlerden çekilmesini önleyebilmek için yapılabilecek tek bir şey var:
Kulüpleri satın alacak sermayedarların yapacakları sansasyonel transferler...
Ünlü İngiliz kulüplerini satın alan Rus milyarderler, bu yöntemle sağladıkları başarılarla taraftarın tribünlerden kopmasını önleyebildiler... Katarlı milyarderler de aynı yöntemi Türkiye'de uygulayabilirler.
***
Bir başka çıkış yolu da 'üretime' ağırlık vermek olabilir...
Ancak bu yöntem kamunun ekonomik desteği olmadan uygulanamaz...
Bunun en açık örneği Altınordu deneyi!
***
Bilindiği gibi mütevazi bir İzmir kulübü olan Altınordu, geçtiğimiz yıllarda iyi niyetli bir işadamı trafından satın alınmış ve altyapıdan yetiştirdiği futbolcularla önemli başarılar kazanmıştı...
Bu girişim sonunda Cengiz Ünder, Çağlar Söyüncü, Barış Alıcı, Berke Özer, Alican Özfesli gibi Avrupa'nın ünlü kulüplerinde forma giyen oyuncular yaratılmış...
Ve bu oyuncuların satışından gelen gelirler, kulübü bir süre ayakta tutmuştu.
***
Ancak sınırlı kaynaklarla çöl ortasında vaha yaratma girişimine benzeyen bu çaba bir noktada tıkandı...
Altınordu Kulüp Başkanı, geçtiğimiz günlerde kulüp personeline gönderdiği bir mailde yaşadıkları ekonomik sıkıntılar nedeniyle önümüzdeki sezon yüzde 30 küçülmeye gideceklerini açıkladı ve ekonomik krizin yarattığı genel sıkıntıların kulüp üzerindeki olumsuz etkilerini şu sözlerle anlattı:
'Hem A takımı hem Niğde'yi hem akademiyi hem de futbol okullarını finanse edemiyorum. Futbolcu satmamız lazım, satamıyoruz. Çünkü ekonomik kriz had safhada. O nedenle bazılarınızla helalleşeceğim. Bazılarınızdan fedakarlık isteyeceğim. Üzgünüm'.
***
Fenerbahçe'nin zengin bir işadamını kulübün başına getirerek onun bağışlarıyla ekonomik sıkıntıları aşma çabaları da sonuç vermemiş durumda...
Koç Holding'e ait birçok firmanın sponsorluk anlaşmalarıyla verdiği desteğe ve Başkan Ali Koç'un 237 milyon lirayı aşan hibelerine rağmen kulüp borç sarmalından çıkamadı... Geçen yıl Fenerbahçe TV'ye yaptığı açıklamada Koç, Türk Ticaret Kanunu'nun 376'ıncı maddesine göre 'borca batık' olarak göründüklerini, Fenerbahçe A.Ş.'de sahip oldukları hisse oranının yüzde 30'a düştüğünü, ellerinde sihirli değnek olmadığı için taraftardan destek beklediklerini açıklamak zorunda kaldı...
Futbolumuzun 'hal-i pür melali' işte böyle!
(Bitti)