Cehalet tehlikelidir, rant hırsının, aç gözlülüğün, kural tanımazlığın karıştığı cehalet beterin beteridir. Hele bu cehalet örgütlü ise katbekat dehşet vericidir.

 
Türkiye, örgütlü ve hiçbir kural tanımayan cehaletin pençesinde kıvranıyor. Ve bunun dünya tarihine geçebilecek örnekleri gırla. Hatay’ın Amik Ovası’nda bataklığın üzerine havaalanı yapar bu cehalet; o da bir sarsıntıda yarıldığı için uçaklar inemez. Hemen hemen bütün şehirlerimizde görüldüğü gibi derelerin içine gecekondular kondurulur; bir yağmur yağdığında sel alıp götürür.
Ya kaç milyar dolara mal olduğunu dahi bilmediğimiz İstanbul Havaalanı’na ne demeli. Havaalanının bulduğu Karadeniz hattı, hem yoğun rüzgar alıyor, hem de daha fazla sis ve buzlanma görülüyor. Üstelik kuşların göç güzergahında… Dolayısıyla meteorolojik şartlar, o havaalanının oraya yapılmasına cevaz vermiyor. Sonuçta pistler hakim rüzgarların yönü dikkate alınmadan yapıldığı için olumsuz hava koşullarında şimdi yerle yeksan edilen Atatürk Havaalanı kullanılırken, yeni havaalanına uçaklar inemiyor.  


Olsun; liderimiz emreder, kuşlar güzergâh değiştirir! Şeyhler, sihirli kelimelerle depremi durdurur, rüzgârı keser!

 
Akıl ve bilime değer vermeyişin, örgütlü ve kuralsız cahilliğin tezahür ettiği son yer İliç altın işletmesi…

 
CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ortaya çıkardı.

 
Meğerse, MTA, Erzincan İliç’teki Anagold maden sahasının tam altından geçen Ovacık fay hattının Munzur segmentini resmî fay haritasından silmiş. 2013 tarihli MTA haritasında bulunan fay hattı, 2023 yılında açıklanan haritada yeralmamış. Böyle bir sihirbazlık insana “pes” dedirtir ancak. Gerçekte var olan bir fayı, hokus pokus ile sırf haritada göstermeyerek yok ettiğini düşünmek, aymazlık ve hainlik değilse nedir? Bu, Kanadalı şirket ve iktidar partisiyle ilişkili yerli ortağının çıkarları uğruna bir bölge insanını ve bereket fışkıran coğrafyayı kurban etmektir.

 
İliç bir kurbandır. Devlet, her türlü ahlaksız dayatma, baskı ve sindirme politikalarına karşı bölge insanını şirket karşısında çaresiz bırakmış, hatta Anagold ve yerli ortağı Çalık Holding’in önünü açan bir yaklaşım içinde olmuştur. Türkiye’nin bir uçtan diğer uca tüm zenginliklerini maden şirketlerine cömertçe sunmak AKP hükümetlerinin işidir.

 
Çevre davalarına giren avukat İsmail Hakkı Atal’ın verdiği bilgi dehşet verici. Atal, 1923-2002 yılları arasında yani 79 yılda toplam 1186 maden ruhsatı verildiğini belirtiyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından beri verilen maden ruhsatı sayısı ise 386 bin. İnanılmaz bir rakam. Felaketlerin sebebi işte bu gözü dönmüşlük, denetimsizlik, yaşam alanlarının yağmalanmasına, talan edilmesine karşı örgütlü bir mücadeleyi geliştiremeyen halkın dirençsizliğidir.

 
İliç’te bugün halktan hiçbir ses çıkmıyor; kimse tepki vermiyor. Çünkü, protokollerle, menfaat ilişkileriyle, siyasi bağlantılarla Anagold’un kurduğu yerel ağın bir parçası olmuş durumdalar. Ya işçileşip madende çalışarak ya bir taşeron şirketinin sahibi olarak…