Çok değil daha bir ay önceki Ermenistan maçına kadar, Euro 2024’e gitme konusunda inanılmaz bir avantaj yakalamıştık. Ama her zaman olduğu gibi erken sevinmenin verdiği rahatlığın kurbanı olduk. Hiçbir maçın oynanmadan kazanılamayacağını bir türlü öğrenemedik. Herkesin ağzı kulaklarında, hiç hesaba katmadığımız Ermenistan’ın asıl rakip gördüğümüz Galler’i nasıl devre dışı bıraktığını unutmuştuk. Ermenistan’ı yenip Almanya biletini cebimize koyma hesabımız, Bağdat’tan dönünce ilk kez futbolcuları açıkça eleştiren Stefan Kuntz’un da gidişi hızlandırıldı ve sonunda da Almanya bileti kişisel olarak ona kesilmiş oldu.

Otoriteler ve medya arasında, yeni teknik direktörün yerli olması konusunda bazı çatlaklar dışında neredeyse ittifak kurulmuşken, milli takım için etkili ve yetkililer yine yapacaklarını yaptı.

Kuntz ile ilgili daha önceki yazımda da “Uluslararası platformda şampiyona tarihlerine göz gezdirdiğimizde gerek dünya gerekse Avrupa şampiyonlarında bugüne kadar bir tek Yunanistan (2004 Avrupa Şampiyonluğu) dışında mutlu sona ulaşanlar bunu hep yerli hocayla gerçekleştirmişler. Türkiye de futbol tarihinde tüm başarılı sonuçlarını hep yerli hocalar Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Şenol Güneş ile elde etti. Guus Hiddink ve Mircea Lucescu gibi kariyerli yabancıların bile bize hiçbir başarı sağlayamadıkları da gün gibi ortada.

Bizim ülke olarak dışa bağımlılıktan kurtulmak için her alanda “Yerli ve Milli” faktörlerini hep ön planda tuttuğumuz ve gittikçe daha çok önem verdiğimiz de bir gerçektir. Bu yüzden eğer değişim olacaksa da “bizi bizden daha iyi anlayan biri olmaz” düsturu ile yola çıkıp; aidiyet duygusuyla hareket eden yerli bir hocayı başa getirmek gerekir” şeklinde belirtmiştim.

Ama kimseyi dinlemeyen, gerçeklerle yüzleşmekten kaçınan anlı-şanlı yöneticilerimiz, bir İtalya operasyonuyla göreve getirdikleri Vincenzo Montella ile yapılan anlaşmayı banlandıra banlandıra anlatmaktan bıkmadılar.

Yok; 2 yıldır Adana Demirspor’da görev yaptığı dönemde Türk futbolunu çok iyi tanımış, içine doğmuş gibi bütün milli maçlarımızı izlemiş, anlaşma süresince eski yabancı hocalara tanınan kendi ülkelerinde kalma ayrıcalığı kaldırılmış ve zorunlu olarak Türkiye’de ikamet edecekmiş, Ümit milli takımdan da sorumlu olacakmış, Sadece İstanbul’da değil Anadolu’daki hem Süper Lig hem de 1.Lig maçlarını da izleyecekmiş, geniş bir oyuncu havuzu oluşturacakmış…

Tüm bunlar yetmezmiş gibi, takım ruhunun çok önemli olduğu ve öncelikli olarak aile olma duygusunun sahaya yansıtılması gerektiği de vurgulanmış.

Bu düşüncelerin ışığında önümüzdeki çok kritik 3 maç için açıklanan A Milli takım aday kadrosu bize gösterdi ki Montella gerçekten Türkiye’yi Adana Demirspor odaklı çok iyi tanıdığı gösterdi. Kendi döneminde görev yapan Ertaç Özbir, Emre Akbaba, Yunus Sarı ile Samet Akaydın ve Yunus Akgün gibi 5 futbolcuyu davet etti. Juventus’tan 18’lik genç yetenek Kenan Yıldız dışında sakatlıkları nedeniyle çağrılamayanlar hariç hemen hemen Kuntz ile aynı futbolcuları tercih etti.

Şimdi12 Ekim’de Hırvatistan (D) ve 15 Ekim’de evimizdeki Letonya ve 21 Kasım’da Galler (D) maçları var… Buna karşın rakibimiz Ermenistan’ın Letonya (D), Galler ve Hırvatistan (D) olmak üzere 3 maçı daha bulunuyor. Durum bize gösteriyor ki bizim sadece Letonya’yı yenmemiz pek yetmeyecek gibi gözüküyor. Hırvatistan ve Galler deplasmanlarından da puan ya da puanlar çıkarmamız şart.

Görülüyor ki işimiz çok zor daha doğrusu biz Ermenistan’ı yenemeyerek çok zora soktuk. Ama biz alışkınız, Avrupa olmadı, hemen dümeni ABD, Kanada ve Meksika’nın ev sahipliğinde düzenlenecek ve 48 takımın katılacağı 2026 FIFA Dünya Kupası finallerine doğru kırarız. Nasılsa Montella ile anlaşmamız 3 yıllık.