Önceki yazımızda Hamas’ın İsrail’e yönelttiği saldırının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,  tarafları “itidalle hareket etmeye, gerilimi tırmandıracak fevri adımlardan uzak durmaya çağırdığını aktarmış ve “Bu açıklama büyük ihtimalle ülke içindeki ‘İslamcı’ akımlar arasında hayal kırıklığı yaratacaktır” demiştik...

Nitekim, YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu hemen bu yönde tavır aldılar...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da saldırıya karşı çıkmakla birlikte geleneksel Batı yanlısı tutumunun aksine "Filistin öteden beri hak arayan bir ülkedir. Filistin halkının her zaman yanındayız” dedi.

***

Bu açıklamanın ardından İsrail, Gazze’ye bir “misilleme” saldırısı başlattı. Saldırı sonrasında Filistin Sağlık Bakanlığı, yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğini, 1697 kişinin de yaralandığını duyurdu. CHP Genel Başkan adayı Özgür Özel, bu haber üzerine "İsrail’in 198 Filistinlinin yaşamını yitirmesine neden olan Gazze saldırılarını lanetliyorum. Filistin ve Orta Doğu’ya barışın gelmesi, tırmanan gerilimin sonlanması, bir daha can kaybı yaşanmaması için uluslararası topluma öncülük etme görevi ülkemize düşmektedir." açıklamasını yaptı...

CHP yönetiminin son zamanlarda sergilediği “Amerikancı” tutum düşünüldüğünde (Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisi sırasında Erdoğan’ın denge politikasını eleştirerek ‘Ukrayna’nın yanında yer almalıyız’ açıklaması gibi) hem Kılıçdaroğlu’nun hem de Özel’in açıklamaları şaşırtıcıydı!.. Nitekim Kılıçdaroğlu’nun desteklediği Ukrayna, Hamas’ın son operasyonu üzerine İsrail’e tam destek verdiğini ve askeri desteğe hazır olduğunu duyurmuştu...

Derken, Kılıçdaroğlu’nun eski dış politika baş danışmanı ve Türkiye’nin eski İngiltere (Birleşik Krallık)  Büyükelçisi Ünal Çeviköz’den hemen bir “düzeltme” geldi! Çeviköz’ün (Kılıçdaroğlu’nu doğrudan eleştirmemek için) Özel’e yönelttiği eleştiri şöyleydi:

“Yazık olmuş! Keşke hiç yorum yapılmasaydı. Sağ popülizm uğruna sosyal demokrasi de çöpe gitmiş, insancıllık da…"

***

Demek ki, yıllardır CHP’nin dış politikasını belirlemiş olan çevrelerin sözcüsüne göre, İsrail Filistin topraklarını işgal ederek yüz binlerce Filistinliyi sürgüne gönderirken, hemen her gün Filistinliler sudan gerekçelerle vurup öldürürken ve insan hakları savunucularını en ağır şekilde cezalandırırken sessiz kalır ya da desteklerseniz bu “sosyal demokratlık” ve “insancıllık” oluyor; ama Hamas (bu operasyonu başka bir Filistin örgütü de yapabilirdi) bu uygulamalara karşı savaştığında “insanlık suçu” işlemiş oluyor!..

Yazımızın başında “Kim haklı?” sorusunu sormuştuk. Bu sorunun cevabını verebilmek için önce bu tartışmanın nedenlerine bakmak gerekiyor...

Filistin sorunu onlarca yıldır Ortadoğu’nun kanayan yarası... Bu sorunun kaynağında İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin Ortadoğu’yu kendi çıkarlarına göre dizayn etmek için yarattıkları bir “yapay devlet”in “Nil nehrinden Fırat nehrine kadar uzanan devasa bir bölgenin bilmem kaç bin yıl önce kendilerine “Allah tarafından verildiği” ve bu topraklarda yaşayan herkesin onların kölesi olmaktan başka bir hakka sahip olmadığı iddiası yatıyor...

İsrail devleti kurulduğu günden bu yana topraklarını adım adım genişleterek bu anlayışı hayata geçirmeye çalışıyor... O günden bugüne kadar cereyan eden tüm çatışmaların gerçek nedeni emperyalist ülkelerin desteklediği bu saldırgan ve yayılmacı politikadır.

***

Bölgede yaşayan Filistinliler ve Arap halkları 1948 yılından beri bu politika ve onun zor yoluyla uygulanması karşısında kendi varlıklarını ve haklarını savunmak için mücadele ediyorlar. Bu mücadele sırasında çoğu zaman kendi liderleri tarafından da ihanete uğruyorlar...

Bu “bitmeyen savaş” sırasında kaçınılmaz olarak iki tarafta da siviller, kadınlar, çocuklar, kısacası bu savaşta kişisel olarak hiçbir suçu olmayan insanlar ölüyor ve zarar görüyor...

Elbette bu tür olaylar kınanmalı ve bunların olmaması için herkes elinden geleni yapmalı...

Ama bir taraf bunları yapınca “sosyal demokrat ve insancıl” olurken diğer taraf yapınca “terörist” ilan ediliyorsa, önce iki yüzlülükten vazgeçmek, sonra da sorunun nereden kaynaklandığı üzerinde düşünmek gerekiyor.