Türkiye’nin yüzde 85’lere dayanan yüksek enflasyon süreci mayıs itibariyle TÜİK marifetiyle yüzde 35,41’e düşürüldü. Ancak ENAG’a göre yüzde 71,23 oldu.

Şu klasik “Gerçekten TÜİK’in oranına inanıyor musunuz?” sorusunu sormayacağım!

Ancak düşürülmesi marifetli istatistik oyunu ile olması mümkün görünmeyen enflasyonun her kesimin sorunu olduğu apaçık ortada.

Sermayenin temsilcilerinin örgütlü olduğu Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Ömer Aras’ın önceki günkü açıklamalarında bu kesimin de enflasyondan ne denli mustarip olduğu görülüyor.

Aslında işletmeler ve iş adamlarımız enflasyondan memnunlar ve para kazanıyorlar. Sattıkların mallarına her zam yapmak kadar güzel kazanç mı olur!

Ama artık ‘kazın ayağı öyle değil’….

Uzun süredir sabit ve dar gelirlinin belini büken enflasyonun yarattığı ekonomik sıkıntının yarıçapı şimdilerde orta alt gelir grubu sahiplerini sarmalamaya başladı.

Yani ürettiklerine her gün enflasyon gerekçesi ile zam yapan iş insanları nüfusun yüzde 20’lerdeki en alt kesimi olan sabit ve dar gelirliye zaten uzun zamandır hitap etmediklerini biliyorlardı.

Şimdilerde nüfusun alttan ikinci yüzde 20-25’lik dilimini oluşturan orta alt gelir grubuna artık mal satamayacaklarını fark ettiler. O yüzden TÜSİAD-YİK Başkanı enflasyon konusunda tedbir alınmasına yönelik güzellemeler yapmaya başladı.

YİK Başkanı Aras, ülkenin en büyük sorununun yüksek enflasyon olduğunu belirttiği konuşmasında "Ekonomik programı güçlendirerek devam ettirmeliyiz" diyor. Uygulanan ekonomi politikaları ile enflasyonun ancak buralara kadar indirildiğine dikkat çekiyor. YİK Başkanı Aras da iyi biliyor ki; yüzde 80’lerden yüzde 40’lara enflasyonu indirmek oldukça kolay. Asıl zor olan yüzde 40’tan yüzde 20’lere indirmek.

Enflasyon daha fazla nasıl düşürülür? Ancak daha fazla kemer sıkmakla!

O zaman maliyetlerinin kat be kat üstünde ürünlerine zam yapan iş insanları daha fazla kemerin sıkılmasıyla zam yapmayacaklarını ve o karları elde edemeyeceklerini görüyorlar.

Bu neden YİK Başkanı Aras sözlerini, "Enflasyonist olmayan adil vergilendirme yapılmalı, ekonomik dalgalanma yaratmamalıyız" şeklinde devam ettiriyor.

Çünkü onlar da Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın vatandaşlara koyduğu vergilerle bütçeyi tutturamadığını görüyor. Geride iş insanlarına getirilecek vergi talebinden başka Maliye’nin elinde başka bir değnek olmadığını görüyor. İşte şimdi elde ettikleri kazançlara vergi getirilmesinden endişeliler.

Dahası var Ömer Aras’ın sözlerinin arasında!

"Şirketler karmaşık ortamda ekonomik olduğu kadar jeopolitik zekaya da ihtiyaç duyuyor. Artık güvenilir üretici olmak, düşük maliyetli üretici olmak kadar önemli."

Kritik bir cümle bu “Jeopolitik zeka…”

Bu ifade ile sermayeye sahip çıkılmasını hatırlatıyor Aras. “Güvenilir üretici” ifadesi ve “Düşük maliyetli üretici olmak kadar önemli” ifadesi ile vergi düşünen Maliye’ye, vergi desteğinin kapısını hafiften aralaması beklentisinde oldukları hatırlatması yapıyor. Aras aslında, cümlelerinin arasındaki şu ifadelerle net şekilde ortaya koyuyor derdi tasayı: "Bankalar, kaynakları verimli şirketlere kullanırsa fiyatlamalar daha sağlıklı olacaktır."

Enflasyon sayesinde kasalarını dolduran iş insanlarımız şimdi enflasyonun ezici etkisinin orta alt gelir grubuna geldiğini görüyor. Enflasyonun düşürülmesinde ellerini taşın altına koyacaklarının işaretini şöyle veriyor:

"Önümüzdeki dönemde enflasyonu indirmek için büyük fırsat var. İstikrarlı bir ortam için alan yaratılmalı. Şirketler karmaşık ortamda ekonomik olduğu kadar jeopolitik zekaya da ihtiyaç duyuyor. Bölgesel istikrarsızlıklar küresel güvenliği etkiliyor. Türkiye uygun kapasitesi olan ülkelerle enerji ve güvenlik alanlarında çalışabilir."

Anlayacağınız bu enflasyon belası sırasına göre her kesimin sorunu…