Dünkü yazımızda eğitim alanında yaşanan dönüşüm üzerinde dururken bu olayın yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarının siyasal iktidarın görüşleri doğrultusunda dönüştürülmesi ve eğitim kurumlarının parsel parsel tarikat ve cemaatlere devredilmesiyle sınırlı kalmadığını...

Bu eğitim kurumlarında yetişen genç beyinlerin yeniden şekillendirilmesi ve cumhuriyetin eğitim politikalarının tersine çevrilmesi amacıyla bu faaliyetleri yürüten kişi ve kurumların, özellikle üniversite çağındaki gençlerin kaldıkları yurtları 'beyin yıkama' merkezlerine dönüştürdüklerini, bunu yaparken de faaliyetleri bir biçimde denetlenmesin diye 'kayıtdışı yurtlar' oluşturduklarını söylemiştik...

Bir kaç gün önce geride toplumu sarsan bir mesaj bırakarak yaşamına son veren 19 yaşındaki tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın, bu yurtlarda kalan ve 'endoktrinasyon'a tabi tutulan öğrencilerden biri olduğu anlaşılıyor.

***

Bu tür yurtlarda zaman zaman intihar, 'kaza', cinayet, taciz gibi olaylar yaşanıyor ve bunlar bir süre gündemi meşgul etse de toplumu sarsmadan unutulup gidiyor...

Adana'nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016'da bölgede etkin bir cemaata ait yurtta ihmal sonucu çıkan yangında çoğu kız öğrenciden oluşan 12 kişinin ölümü bu olaylardan biriydi...

Bir diğer olay da geçtiğimiz yılın Aralık ayında Antalya'nın Kepez ilçesindeki Antalya İlim ve Kültür Derneği Öğrenci Yurdu'nun yemekhanesinde aşçı olarak çalışan bir görevlinin, 'kafir' olarak gördüğü Akdeniz Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul'un başını satırla kesmesiydi.

***

Enes Kara'nın intiharının, bu tür olaylardan farklı bir özelliği var...

Enes'in geride bıraktığı video kaydına baktığımızda intihar olayını adeta bir protesto eylemi gibi planladığını görüyoruz...

Belli ki, geride kalanlara bir mesaj vermek istemiş.

***

Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, cemaat yurdunda yaşadığı baskılardan ve yaşadığı gelecek kaygısından dolayı hayatına son veren Kara'nın ardından düzenledikleri anma toplantısında bu noktaya dikkat çekerek şunları söylediler:

'Dünden beri hepimizin aklında intiharından yaklaşık bir ay önce çekip bizlere bıraktığı videoda söyledikleri var. Yaşadıkları aile baskısından cemaat evinde gördüğü baskıdan ders ve gelecek kaygısından bahsediyor. Bir şeyler yapmak için daha kaç gencin dünyayı kucaklayacak gülüşünün solması gerekiyor. Artık bu durumun ele alınmasını, ailelerin, öğretmenlerin, yönetimin bu durum hakkında bir şeyler yapmasını talep ediyoruz. Enes videosunda '19 yaşımı böyle hayal etmemiştim' diyor. Hangimiz 19 yaşımızı böyle hayal edebilir ki? Bugün burada Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ve Enes'in arkadaşları olarak toplandık. Enes sen her zaman kalbimizde yaşayacaksın ve her zaman 19 yaşında kalacaksın.'

Enes'in arkadaşlarının bu sözleri, yaşanan sorunun boyutlarını açıkça ortaya koyuyor.

***

Bu olaydan sonra Enes'in intiharına yol açan baskıların benzerleriyle karşılaşan öğrencilerin sosyal medyada 'Yalnız Yürümeyeceksin' başlıklı bir platform oluşturduğunu öğrendik...

Bu platforma gönderilen bir mektup geçtiğimiz günlerde medyaya yansıdı...

Mektuptan bir pasaj aktaralım: 'Bu mektubu isimsiz soyisimsiz yazmak zorundayım, çünkü yüzümü gösteremem, ismimi veremem. Şiddet görebilirim, eğitim hakkımdan mahrum bırakılabilirim, ekonomik şiddete uğrayabilirim. Telefonlarım, arkadaşlarım denetlenebilir. Bütün yaşam alanlarım kısıtlanabilir. Enes Kara'nın hikayesini iliklerime kadar hissettim, çünkü onun yaşadıklarını ve belki bir kadın olarak daha fazlasını yaşadım.'

Devam edecek)