Diyadin soyadı, futbolda bilinen ve tanınan bir soy ismidir.

Tabi ki öncelikle akla Metin Diyadin gelir… Genç yaşta geldiği Gençlerbirliği'nde kısa sürede yıldızı parladı ve başarısıyla kaptanlığa kadar yükseldi. Takım arkadaşı Erkan Sözeri ile Fenerbahçe'ye transferi de olay oldu. Yetiştiği takıma hatırı sayılır bir para da kazandıran Metin Diyadin için kendini gösterme fırsatını da iyi değerlendirdi. Çok başarılı oldu talihsiz bir ayak kırılma olayı ile sahalardan uzun süre uzak kaldı. Faal oyunculuktan sonra da futboldan kapmadı. Teknik Direktörlüğe soyundu. Hem süper ligde hem de 1.ligde büyük başarılara imza attı. Gençlerbirliği Oftaş, Orduspor ve Kasımpaşa'yı süper lige yükseltti. Şimdi zor durumdaki Gençlerbirliği'nde tüm riskleri göze alarak yetiştiği takım için elini taşın altına koymaktan çekinmedi. Oldukça kötü maddi koşullar içinde ve dar bir kadro ile takımının başarısı için çalışıyor.

Metin Hocanın babası Erdoğdu Diyadin ise eski bir milli hakem, gözlemci ve hakem hocasıdır. Futbol tarihimizde de Merkez Hakem Kurullarında en uzun süre görev yapmış bir değerimizdir. Doğruluktan ve dürüstlükten asla taviz vermezdi. Bu yüzden de birçok kez saldırıya uğramıştı. Hata bir keresinde Erzincan'da bir maçtan özel aracıyla dönerken pusuya düşürülmüş ve ölümden dönmüştü.

Sayısız hakemin yetişmesine katkı veren Erdoğdu Diyadin, bunun karşılığını oğluna yapılan hakem haksızlıklarıyla çekerek alıyor. Metin Diyadin, bir araştırma yapılsa belki de hakemler tarafından en çok cezalandırılan, sahadan atılan, aleyhine karar verilen hocalar içinde ilk 5'e rahat girer. Sen hiç üzülme Erdoğdu hocam, biliyorsun ki hiçbir iyilik karşılıksız kalmıyor!

Sadece son Bandırma deplasmanına bakarsak, Hakem Murat Erdoğan, tüm takdir haklarını rakip takım lehine kullanmasıyla yetinmeyip iki de penaltı ikram etti. İlk penaltıda Keremcan, yatarak topa dokunup uzaklaştırırken, Guido Koçer eski takımından intikam alırcasına ayağını takarak kendisini yere atmasını Murat Erdoğan, penaltı olarak değerlendirdi.. Allah'tan kaleci Übeyd mükemmel bir kurtarışla gole izin vermedi. Sen misin bunu yapan bu kez kaleci Übeyd'i cezalandırırcasına topa müdahale ederek tehlikeyi uzaklaştırdığı için yine beyaz noktayı işaret etti.

Ben hakem hocalarının yerinde olsam Murat Erdoğan'ı bir haftalık kursa alıp sadece hangi pozisyonda penaltı verilir, hangisinde verilmez diye bıkmadan usanmadan, anlayana kadar çalıştırırdım.

Ama yukarıda Allah var… Bandırma maçında da böyle oldu ve Metin Diyadin'in takımı Gençlerbirliği, LuaLua ve Tshibola'dan yoksun kadrosuna rağmen hak ettiği 3 puanı aldı.

Başlama düdüğüyle birlikte 35 dakikalık bölümde golü isteyen bir Gençlerbirliği vardı. Özellikle sağ kanadı çok iyi kullanan Barış Alıcı'nın yarattığı pozisyonlar, ev sahibi takıma zor anlar yaşattı. İlk kez 11'de yer alan genç yetenek Musa Şahindere, Barış'ın al da at dediği pozisyondan yararlanamazken, Barış ve Dmytro'nun ataklarında ise kaleci Gökhan tehlikeleri kornerle savuşturdu.

Bandırma ise evinde oynadığı maçta ilk şutunu 23, en tehlikeli atağını da 35.dakikada bulabildi. 45+1'de Sandro Lima yine Barış Alıcı'nın akıllı pasında net fırsatı kaçırdı. 2. yarıda rakibin daha çok üzerlerine geleceğini hesaplayan Diyadin hoca, oyunu takım ruhuna uygun olan kontratak üzerine kurdu. Bunda da oldukça önemli fırsatlar buldu. 65.dakikada hakemin yarattığı, Mulumba'nın kullandığı penaltı atışında Übeyd kurtarıcı rolünü üstlendi. Bu durum Başkent ekibini daha da hırslandırdı. Nitekim 4 dakika sonra Aksel'in kullandığı köşe vuruşunda Arda Kızıldağ'dan gelen golle bunu kanıtladı. Murat Erdoğan bu yine rahat durmadı ve ikinci penaltı pozisyonunu uydurdu. Bu kez Bandırma Manaj ile beraberliği sağladı. Ancak mücadeleden hiç düşmeyen ve aklına koyduğu galibiyeti alma düşüncesindeki Kırmızı karalar, rakibi olduğu kadar hakemi de alt eden 2.golünü Barış Alıcı'nın asistiyle Sandro Lima'dan buldu.

Bu 3 puan, Bursa galibiyetinden sonra yükselişe geçme açısından gerçekten çok önemliydi. Ama maalesef şanssızlıklar Gençlerbirliği'nin yakasını bir türlü bırakmıyor. Sakatlıkların üzerine bir de takımın en iyilerinden Aksel Aktaş ile deneyimli oyuncusu Sandro Lima'nın cezalı duruma düşmesiyle sevinç çok kısa sürdü. Diyadin, kara kara Cuma günü oynanacak Denizli maçını düşünmeye başladı.

Aslında takım puantaj olarak biraz rahatlasa, Diyadin hoca tıpkı Musa Şahindere'yi oynattığı gibi sırada bekleyen diğer genç yeteneklere de korkusuzca yer verecek ki bu da borç batağındaki Gençlerbirliği'nin geleceğinin kurtuluşu anlamını taşıyor. Üstelik Metin Diyadin, 2005 yılında tamamen gençlerden oluşan bir takım olan Gençlerbirliği Oftaş'ı önce 1.lige sonra da Süper lige yükselterek bunu kanıtlamıştı.