Kamil Koç Otobüs firmasının Yolculuk dergisinde Feyza Hepçilindirler'in bu başlıklı yazısını okuyunca, sıkça yazıp yinelediklerimi aktarmak istedim.

***

Konfiçyüs şöyle demiş yüzyıllar önce: 'Bir devleti ele geçirmek istiyorsanız, önce Onun dilini bozacaksınız.' Nitekim Fransızlar dillerine yabancı sözcüklerin girmesini önlemek için dil gümrüğü oluşturmuşlar. Paris'e gidenler bilir başka bir dille konuşursanız cevap vermezler. Dili anayurdu olarak kabul ediyorlar. Bizde de Fazıl Hüsnü Dağlarca 'Türkçem, ses bayrağım' demiştir.

***

Saygıdeğer dilci Hepçilingirler'in andığım yazısından alıntılar aktarayım size: 'Çocuğuyla İngilizce konuşan anne, annesiyle Türkçe konuşmaya başladı. Yabancı değillerse neden Türkçe konuşmuyorlar? Çocuklarının İngilizce öğrenmesi için annenin ya da babanın hep İngilizce konuştuğu aileler olduğunu duymuştum. İşte örneği karşımda…

Anneanne, torunuyla kendi dilinde konuşamıyor. Ne büyük haksızlık! Anneanne, torununa kendi diliyle sevgisini anlatamadıkça nasıl sevecek? Nasıl olsa İngiltere'de yaşayacak çocuğun Londra gibi bir şehirde Türkçeye ne ihtiyacı olur ne işine yarayacak? Ben böyle düşünenlerden değilim. Kızı ve torunu ABD'de yaşayan bir büyükanne olarak söylüyorum bunu. Doğrudan doğruya çocuğun geleceği için…

Sonra da şu soruyu yöneltiyor: 'Aidiyet hissi önemlidir. Bu çocuk kendisini oralı hissedemeyeceği gibi buralı da buralı da olamayacak. Bu bir iyilik mi yoksa anne kızını yurtsuz, milliyetsiz, kimliksiz bırakarak onu ona kötülük mü etmiş oluyor?' Yurtdışında çalışan işçi ailelerinin çocukları (hele 2. ve 3. Kuşakların) Türkçesini anımsayın lütfen!

***

Ne diyordu Ziya Gökalp: 'Güzel dil Türkçe bize/ Başka dil gece bize.' Ama biz 80 öncesine kadar dilimizin varsıllaşması konusunda büyük hizmetler veren TDK, devlet dairesine dönüşünce o kurumun işlev ve başlattığını sürdürmek amacıyla Dil Derneği kuruldu (1987). O yıldan bu yana gelmiş geçmiş iktidarlar bu kurumun asli sahiplerine devrine yanaşmadılar. Üstelik de son 10 yılda iktidar sahiplerinin Türkçenin bozulmasını hızlandıran dilleriyle konuşmalarına alışamadık. Üstelik de dilimizi sahiplenmek durumunda oldukları ve bunu Başbakanın ağzından duyduğumuzu da belirtelim. Yabancı dilde eğitim ve öğretim zorunluluğuna inanmıyorum. Üniversitelerde uygulanan dil öğretimi ilköğretim okullarında da öğretilmeli yabancı diller sonra ana dilde öğretime geçilmeli diyorum. Eğer amaç yabancı dilli kuşaklar yetiştirmekse…