Önceki yazımızda Kıbrıs'ta ABD'nin Rum kesimine uyguladığı ambargoyu kaldırması, Yunanistan'ın adaları silahlandırması ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki doğalgaz alanlarından dışlanması ile Türkiye-Rusya (dolayısıyla ŞİÖ-Türkiye) arasındaki ilişkilerin bozulmasına yönelik çabalar arasındaki bağlantı üzerinde durmuş...

Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky'nin Yunan Parlamentosuna hitaben yaptığı görüntülü konuşmada 'Size bir Yunan olarak hitap ediyorum' diye söze başladığını hatırlatmıştık...

Zelensky o konuşmasında, Yunanistan'ın bağımsızlık mücadelesi için kurulan Filiki Eterya'nın (Dostluk Cemiyeti ) Ukrayna kenti Odessa'da kurulduğunu, dolayısıyla bu kentin Helenizmin büyük bir merkezi olduğunu öne sürmüş, 'Yeni bir Filiki Eterya'nın oluşturulabileceğine ve hem Ukrayna'yı hem de Helenizmi kurtarmak için savaşabileceğine inanıyorum.' ifadesini kullanmıştı.

***

Türkiye-Rusya (ŞİÖ) ilişkilerinin gelişmesinden ABD, Yunanistan ve Ukrayna'nın duyduğu rahatsızlık ile bu gelişmeler arasında bağlantı İlk bakışta fark edilmeyebilir...

Ancak konu biraz incelendiğinde Rusya, Ukrayna ve Yunanistan'ın tarihleri boyunca Ortodoks din adamlarının çok etkili bir rol oynadıkları görülebilir. Bu rol, politikacıların oynadığı rolden hiç geri kalmamış, hatta politik savaş çoğu zaman din perdesi arkasında yürütülmüştür...

Günümüzde ABD ve AB'nin Rusya'ya karşı yürüttüğü mücadelede 'mızrak başı' görevini üstlenmiş olan Yunanistan ve Ukrayna'nın bu mücadele sırasında dinsel söylemlere sık sık başvurmaları ve 'Bizans'ın ortodoks mirası' üzerinde durmalarının sebebi budur.

***

Hatırlayalım... Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimin zirve yaptığı günlerde New York'ta Kıbrıs-Amerikan Örgütleri Federasyonu tarafından bir toplantı düzenlenmişti...

Kıbrıs Rum Kesimi lideri Nikos Anastasiadis'in de katıldığı bu toplantıda ABD Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros, 'Kıbrıs'ın kurtuluşu ve birleşik, müreffeh bir Kıbrıs oluşturma hedefimize ulaşana kadar mücadelemizi asla bırakmayacağız' ifadesini kullanarak adeta Türkiye'ye bir ültimatom vermişti...

Ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) içinde görev yapan papazların Rum Milli Muhafız Ordusu'na (RMMO) ait silahlarla atış talimi yaptığı görüntüler ortaya dökülmüştü.

***

Zelensky'nin Yunan Parlamentosuna hitaben yaptığı konuşmaya 'Size bir Yunan olarak hitap ediyorum' diye başlaması ile bu gelişmeler arasındaki bağlantıya gelince...

Bizans İmparatorluğu döneminde tüm ortodoks kiliselerin merkezi otoritesi olan İstanbul Patrikliği'nin 'fetih'ten sonra yetkilerinin sınırlanması üzerine, ortodoksların 'hami'liğini Rusya üstlenmiş, Moskova Patrikliği de ortodoks kiliseleri kendisine bağlamıştı. O dönemde Ukrayna'daki Ortodoks Kilisesi de Moskova'ya bağlanan kiliseler arasındaydı...

'Meydan Ayaklanması' sonucunda Ukrayna'da Rus dostluğunu savunan yönetim devrilip neo-faşistler iktidara gelince yapılan ilk işlerden biri, Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin İstanbul Fener Rum Patrikliği'nin desteğiyle Moskova Patrikliğinden koparılarak 'bağımsız' (otosefal) bir kiliseye dönüştürülmesi olmuştu. Bunun sonucunda Moskova ve Kiev'deki kiliseler arasındaki çelişkiler şiddetlenmiş, bu mücadele ABD-Rusya arasındaki mücadele ile bağlantılı hale gelmişti.

***

Bu gelişmeler Türkiye'yi de yakından ilgilendirmektedir; çünkü ABD'de yaşayan Ortodoks cemaati de Ukrayna'dakiler gibi İstanbul'daki patrikhanenin 'ekümenik' olduğunu, dolayısıyla Türkiye devletinden bağımsız olması gerektiğini savunmaktadır. Dahası, 1966'da 1. Athenagoras'ın öncülüğünde ABD'de yaşayan ortodoksları örgütlemek amacıyla kurulan ve İstanbul'daki patrikliğe bağlı olduklarını açıklayan 'Havari Aziz Andrew Kilisesi', Ayasofya'yı dinsel merkezleri olarak görmekte ve ileride İstanbul'da Vatikan benzeri 'özerk bir yönetim' kurmayı planlamaktadır.

O nedenledir ki, Ayasofya'nınm camiye dönüştürülmesi sırasında 'Havari Aziz Andrew Cemaati Arkonları'nın 'Ulusal Komutanı' Dr. Anthony J. Limberakis, Trump'a bir mektup yazarak Ayasofya'nın eski statüsünün korunması için müdahale etmesini istemiş...

Buna karşılık gerçek ekümenik patrikliğin Moskova'da olduğunu savunan Rus Ortodoks Kilisesi yetkilileri ve Rusya Devlet Başkanı Putin, bu konunun Türkiye'nin bir iç meselesi olduğunu söyleyerek olayın üzerine gitmemişlerdi.

***

Bu arada Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta Ortodoks Kiliselerinin tutumu ile Katolik Kilisesini temsil eden Vatikan'ın Papa'sının tutumu arasındaki farklılık da dikkat çekmektedir...

Ortodoks Kiliseleri Rusya'ya adeta bir 'haçlı seferi' ilan etmişken, Ukrayna'nın batısındaki katoliklerin de temsilcisi olan Papa, 15 Eylül'de Kazakistan'a yaptığı ziyaret sırasında buradaki Cizvit rahipleriyle biraraya gelmiş ve Civilta Cattolica'ya verdiği demeçte şunları söylemiştir: 'Devam etmekte olan bir savaş var. Bence bunu iyilerin ve kötülerin yer aldığı bir kovboy filmi gibi düşünmenin bir hata olduğuna inanıyorum. Aynı zamanda bunun Rusya ile Ukrayna arasındaki bir savaş olduğunu düşünmek de bir hatadır. Hayır, bu bir dünya savaşıdır.'

Papa, daha önce gerçekleştirebileceğini açıkladığı Ukrayna ziyaretinin de şu aşamada gündemde olmadığını sözlerine eklemiştir.

(Devam edecek)