Geçen hafta, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun ev sahipliğinde Cumhuriyet Halk Partisi'nin 10 Büyükşehir Belediye Başkanı bir araya geldi. Son toplantı, daha önce yapılmışların devamı niteliğindeydi. Çünkü başka toplantılar da organize edilmişti.
İzmir'de 'Üretimin Desteklenmesi, Planlanması ve Ürünlerin Pazarlanması Çalıştayı', Ankara'da 'Tarım Çalıştayı', İstanbul'da CHP'li Belediyeler Tarımsal Kalkınma Zirvesi' gibi organizasyonlarla CHP'li belediyeler, dünyanın gündeminde bulunan Türkiye'de de giderek daha fazla can yakıcı sorun haline gelen gıda konusuna ilgilerini artırmış görünüyorlar. Toplantılarda bir yöntem ve standart belirlenmek isteniyor. Çünkü, 2012 yılında çıkarılan Büyükşehir Belediyeleri kanununda belediyelere tarım ve hayvancılığı destekleme yükümlülükleri getirilmiş olmasına rağmen henüz bir altyapı oluşturulamamıştı. Sözkonusu toplantılar, o altyapının nasıl şekilleneceğini de belirlemeyi amaçlıyor.
Aydın'daki etkinlikten sonra yayınlanan ortak açıklamada, 'pandemi, savaş, iklim kriziyle gıda, enerji ve petrol ürünlerinde fiyat artışının yaşandığı son dönemde özellikle tarım alanında yaşanan güncel gelişmeler'in değerlendirildiği, 'gelecek yıllarda yaşanması beklenen gıda temini sorununun önlenmesi adına' büyükşehir belediyelerinin yaptığı ve yapacağı çalışmaların ele alındığı belirtiliyor. Son üç yılda belediyelerin kırsal kalkınma alanında önemli başarılara imza attığı ifade edilirken, kadın kooperatifleri, tarımsal kalkınma kooperatifleri, sözleşmeli üreticilik, hibe destekleri ve hayvancılık alanında çiftçi ve besicinin yanında olunduğu dile getiriliyor. Açıklamada, 'Gerek iklim krizi gerekse savaş nedeniyle birçok ülke ve Türkiye gıda krizi ile yüzleşmektedir. 11 büyükşehir belediyesi olarak hükümeti, ülkemizde de büyümekte olan gıda krizini çözmek üzere belediyelerimizi de içerecek şekilde ulusal bir istişare toplantısı düzenlemeye ivedilikle davet ediyoruz.' ifadelerine yer veriliyor.
Açıklamada yeralan gıda krizi ile yüzleşme talebi önemli. Zira, küresel iklim değişiklikleri; pandemi sürecinin ortaya çıkardığı ürün ve tedarik zinciri sorunları, korumacı eğilimlerin artması, son olarak da Rusya-Ukrayna arasında patlak veren savaşın olumsuz etkilerinden dolayı gıda temini zorlaştı. Öyle ki, geçen hafta, Fransa Devlet Başkanı Macron, Ukrayna ve Rusya'da üretilen tahıllara bağımlı olan ülkelerde gıda krizi çıkabileceğini, bunun da insani krizler yaratabileceğini söyledi. Türkiye'nin son başbakanı Binali Yıldırım da 'Dağı taşı ekin, deliler gibi ekin' diyerek adeta kırmızı alarm verdi. Oysa aynı Binali Yıldırım ve partisi AKP'nin öncelikle köylerin neden boşaldığını, tarlaların niye ekilemediğini, rant uğruna ülkenin en verimli arazilerinin, dağlarının, ovalarının nasıl yok edildiğini sorgulaması ve kendilerini hesaba çekmesi beklenir ama beyhude bir çaba olur bu.
Uzmanların açlık ve kıtlık tehlikesinden sık sık bahsettikleri bir dönemde CHP'li belediyelerin tarım ve hayvancılık alanındaki çalışmaları daha bir önem arzediyor. Esasında CHP'nin elinde bulunan belediyelerden sadece büyükşehir statüsündekiler dikkate alındığında bile Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısını ilgilendiren yeni politikalardan, yeni üretim ve tüketim ağlarından bahsediyoruz. Bugüne kadar sadece kırsal alanda yürütülen tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin, kent yönetim birimleri niteliğindeki belediyeler eliyle öncelikli olarak gündeme alınması demek bu.
Üreticinin desteklenmesini, ürününün değerinden satılmasını, tüketicinin de ucuz ve güvenilir gıdaya ulaşmasını sağlayacak ortak bir dayanışma ağının nasıl kurulacağına dair tartışmaların yürütüldüğü toplantılar, olumlu sonuçlar veriyor. Örneğin, Mersin'de satılamayan limon Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından alınıp yoksullara dağıtılan gıda paketleri içine konulabiliyor. Ankara Belediyesi, depolarda kalan soğan-patatesi değerinden alıp tüketiciye ulaştırabiliyor. Açtığı halk marketler aracılığı ile üretici kooperatiflerden ürün alıp tüketicinin sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimini sağlıyor, ekilemeyen arazilerin ekilmesini teşvik ediyor. İzmir Belediyesi, atalık tohumları canlandırarak ithal tohumlara alternatif yaratıyor, üretim yollarını asfaltlıyor.
İstanbul Belediyesi çiftçiye ücretsiz fide dağıtıyor, semt pazarları kuruyor, yoksul ailelere süt dağıtımı yapıyor, lojistik ve üretici pazarlarıyla tarım ve hayvancılığa destek veriyor. Aynı şekilde Mersin, İzmir, Antalya, Aydın, Adana, Eskişehir, Hatay, Muğla ve Tekirdağ belediyelerinin de tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi ayrıca kooperatifçiliğin özendirilmesi anlamında çok başarılı uygulamaları var.
Bu belediyelerin uygulamalarının geniş bir kesim tarafından olumlu bulunup desteklenmesi, toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini gösteriyor.
Çünkü, artık Victor Hugo'nun Sefiller'ini aratmayacak ölçüde ağır bir kent yoksulluğu yaşanıyor.