Geçtiğimiz günlerde iktidarı desteklemesiyle tanınan Yeni Şafak gazetesinde Mehmet Acet imzalı, 'İstanbul seçmeninin anatomisi' başlıklı bir yazı yayınlandı...
Yazının konusu, 'İstanbul için yapılmış çok kapsamlı bir seçim raporu'ydu... 'Dışarıdan bir ekip tarafından Ak Parti için hazırlanan' raporda 24 Haziran 2018 seçimleri ile 31 Mart 2019 seçimlerinin sonuçları İstanbul üzerinden karşılaştırılıyordu...
Yani seçmen profili üzerinden bir 'seçim anatomisi' yapılmıştı.
***
Önce raporda yer alan bazı önemli saptamaları aktaralım:
-AKP'nin güçlü olduğu mahalleler üzerinden üzerinden yapılan çalışmaya göre, 'geleneksel AKP'li' 2.7 milyon seçmenden yaklaşık 175 bini partilerine oy vermemişti...
- '24 Haziran'da Tayyip Erdoğan'ı tercih edip de 31 Mart'ta Binali Yıldırım'a oy vermeyen Karadenizlilerin sayısı, seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek kadar yüksek'ti... Kökleri Kastamonu, Giresun, Ordu, Samsun, Trabzon gibi şehirlerde olup da İstanbul'da yaşayanların yüzde 3/4/5 gibi değişen oranlarda fire vermişti...
- İstanbul'daki Kürt seçmenlerin büyük çoğunluğu da oyunu İmamoğlu'ndan yana kullanmıştı.
-İstanbul doğumlu seçmenlerin sayısı arttıkça AKP'ye verilen oylar azalıyordu...
-Kentsel dönüşümle gelişen mahallelerde Ak Parti'nin oyları düşmüştü...
-'Anne ve babalara göre çocukları arasında Ak Parti'ye oy verme eğilimi aşağı doğru bir ivme içerisinde'ydi...
-Geleneksel alt gelir grubunda yer alan kalabalık mahallelerde ise artış eğilimi görülüyordu.
***
Bu saptamalar, AKP'nin oyunun 'alt gelir grubunda yer alan kalabalık mahalleler' dışında hemen her kesimde düşüş eğilimi içinde olduğunu gösteriyor...
Oy artışının görüldüğü tek kesimin 'sosyal yardımlara' bağımlılığının yüksek düzeyde olması o artışın da bir takım koşullara bağlı olduğu düşüncesini uyandırıyor...
Demek ki, İstanbul başta olmak üzere bir çok büyükşehirde uğranılan yenilginin sebepleri, sandık seçim kurullarında değil, seçmenin tercihlerinde aranmalıdır.
***
Peki, bu eğilim tersine döndürülebilir mi?..
Neticede seçim sonucunu belirleyen etkenlerden biri AKP'li seçmenin partisine bir mesaj vermek istemesiyse -İmamoğlu'na verilen bir kısım oyun belediye meclisi seçimlerinde AKP'ye verilmesi bunu düşündürüyor- sıkı bir çalışmayla bir ihtimal bazı seçmenler önümüzdeki seçimde yine oylarını AKP adayına vermeye ikna edilebilir...
Ama ortaya çıkan eğilimler bu tür çalışmalarla ortadan kaldırılamaz.
***
Bu durumda önemli olan sonuçtan çok sebeplerdir...
Ve sebeplerin sayısı hiç de az değildir...
Hemen akla gelenleri sayalım: Ekonomideki kötüye gidiş, siyasette yaratılan gerginlik, yerel yönetimlerde yolsuzlukların yaygınlaşması, ve belediye hizmetlerinin yetersiz olması.
***
Ancak raporda yapılan saptamalardan biri var ki, onun üzerinde ayrıca durmak lazım:
'Anne ve babalara göre çocukları arasında Ak Parti'ye oy verme eğilimi aşağı doğru bir ivme içerisinde' bulunması...
Yani genç nüfusun mevcut iktidardan ve onun uygulamalarından artık 'bıkmış' olması.
***
AKP'nin 17 yıldan bu yana ülkeyi yönettiği düşünülürse, bunda şaşıracak bir şey yok...
Bir çocuğun siyasetle ilgilenmeye başlamasının en erken 13-15 yaş arasında gerçekleştiği düşünülürse, bugün yaşı otuz civarında olan gençlerin AKP yönetimi dışında bir yönetim görmemiş olduğu söylenebilir...
Eğer bu kadar uzun bir süre ülkeyi yöneten bir iktidar, gelinen noktada ekonomide, iç siyasette, yerel yönetimlerde bu kadar sorun yaratmışsa, yeni arayışların ortaya çıkması da doğaldır...
Hal böyle olunca, kısa vadede ne gibi 'palyatif' önlemler alırsa alsın, AKP'nin önümüzdeki dönemde oy kaybetmeye devam edeceğini söylemek kehanet sayılmaz.
***
Peki, bu 'yönetilebilir' bir durum mudur?..
Eğer eski parlamenter sistem yürürlükte olsaydı, bu soruya olumlu cevap verilebilirdi... Hatırlanacağı üzere AKP iktidara yüzde 38 gibi bir oy oranıyla gelmiş ve uzun süre bu bantta oy aldığı halde siyaseti yönlendirebilmişti...
Hatta, geçmişte yüzde 30'un altında oy alan bazı partilerin bile koalisyonlarla ülkeyi yönettikleri olmuştu.
***
Ne var ki, 'başkanlık sistemi', tüm manevra alanlarını ortadan kaldırmış bulunmaktadır...
Mevcut sistemde artık her şey yüzde 50'yi kimin geçeceğine endekslenmiştir...
Ve bu da AKP'nin şansı değil şanssızlığıdır!