Söyleştiklerimden Aktardım...

Mevlana Hazretleri buyurmuş ki: 'Olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!'. Ne mutlu böyle olabilenlere…

Bu sözü Ben, bir apartmanın girişinde, kapının iç tarafında gördüm. Gelen misafirlerin çıkarken görmelerini istemiş olabilir ev sahibi. Aslında dış kısmına ve aynı hizada oraya asılmalıydı. Amacı neydi acaba. Maksat hasıl olur mu? Gerçi oturanı da yok ki!

***

Şair Yazar dostum kitabıma bir önsöz yazmıştı: 'Kaç insan tek bir yüzle dolaşıyor biliyor musunuz?' diye sormuş ve yanıtını da O vermişti: 'Bir değil iki değil, onlarca yüzle dolaşıyorlar aramızda' diyordu bu kez… Ekliyordu: 'Birine bir maske takıyorlar, diğerlerini saklıyorlar'…

***

Ben de kitabımda diğerlerini yazdım zaten. Kitabımı değerlendirenlerin büyük çoğunluğunun yazdıklarını da 'YÜZÜ KENDİNE BENZEYENLER' olarak kitaplaştırdım…

Ne zaman bir fotoğrafçıya gitsem şu soruyu sorarım hep:

' Baktığını mı çekeceksin, gördüğünü mü?'…

Kimi baktığını çekti, kimi de gördüğünü. Oysa benim yüzümün haritası vardı. Örnekse, alnımdaki çizgiler, 'liva'ya benzeyen başım, okyanus mavisi gözlerim, kimine göre tatlı-kimineyse sivri dilli biriydim. Tabii hak edenlereydi elbette tavrım…

***

Müjdat Gezen'in (Üniversite yıllarımda tanıdım O'nu) bir sözünü anımsarım hep: 'Metin(Akpınar) para biriktirdi; ben İnsan biriktirdim' demişti. Ben de hep adam biriktirdim. 'Para el kiri derlerdi; verirlerdi parayı, tertemiz olurlardı' (günümüzde de olduğu gibi); elbette adamlık parayla da olunmuyordu ayrıca…

Kitabımda adları geçen nice değerli insanlar dostum oldu. Onların dostluğunu kazanmak elbette kolay değildi. Bu nedenle bahtiyarım.

Bu da kolay olmadı benim için: 'Baston Festival'lerinde, 'Bartın Kitap Fuar'ında tanıdım onları. Bugün kimileri yaşamıyor; onları rahmet ve saygıyla anıyorum. Yaşayanlarına da sağlık, esenlik, iyilikler diliyorum…

***

Yaşam felsefemi şiirleştirdim: 'Et'e kemiğe bürünmüşüm/ Mustafa diye görünmüşüm/Dostlarım bana 'Kademoğlu' diye seslenirler…

Bir sabah erken saatte kendimi vurdum Ankara sokaklarına. Sakarya'da 'FOTO BAYDAŞ'ı görünce girdim içeri. Babasının yerinde oğlu vardı. Ben eski müşterinizim. Fotoğraf çektireceğim' dedim. 'Hazırlanın' dedi. Geçti vizörden baktı bir süre: sonra 'Amcam gel, bu fotoğrafı bugün çekmeyelim. İçiniz yüzünüze vurmuş' dedi. Genç yaşta insan sarrafı olmuştu…

***

80 yaşımı özetleyen şiir yazdıranlar da vardı yaşamımda: 'Pişman olamayacak kadar yaşadım /Düşman olmayacak kadar sevdim/Sevabım günahım kendimedir/Kime ne ben de yanıldım/Ben de insandım elbet/ 'Beşer şaşar' demiş atalarım/ Ben de yanıldım, şaşırdım…'

***

Son sözü gerçek dostlarımdan İlhan Karamana bırakıyorum:

'Halen iktidarda olan parti, Atatürk, Cumhuriyet, Laiklik, Adalet-Hak –Hukuk demeden bütün cumhuriyet kazanımlarını yok sayıyor. Kademoğlu'nun büyük özelliği, yöresinin kültür-sanat-edebiyatı için verdiği soylu emektir. Bu işleri Batı ülkelerinden birinde yapsaydı Kademoğlu, el üstünde tutulurdu. Ama bizde böyle değerler ne yazık ki, çok az yetişiyor. Evet, ülkemizin her yerinde Kademoğlu gibi insanları bulmak olası.0lası da, böyle insanlara verilen değer ve önem acaba yeterli mi? Onları hoşnut edecek kadar değerli mi? Hiç sanmıyorum(!)'

(*) Onu yitirmenin acısı dinmeyecek. O da, beni tarif eden insanlardan biriydi. Rahmet, saygı ve özlemle anıyorum. O'nu çok erken, en verimli çağında yitirdik…