Önceki yazılarımızda Biden'ın ABD Başkanlık seçimlerini kazanmasının Kürt ve Ermeni siyasal hareketlerinde yarattığı sevince değinmiştik...

Bu hareketlere ülkemizdeki liberal çevrelerin sevincini de eklemek lazım...

Trump'ın 'deli dolu' davranışlarının bir çok toplumda yarattığı korku ve telaş göz önüne alınırsa bu doğal bir tepki olarak görülebilir... Ama biraz derine indiğimizde mesele hiç de göründüğü kadar basit değildir.

***

Gerek Kürt ve Ermeni siyasal hareketlerinin gerekse liberal ya da muhafazakar çevrelerin anlamakta zorlandıkları bir şey var...

ABD politikasında başkanların kişiliğine bağlı olarak bazı şeyler değişebilir, ama ABD'nin 'kurumsal' politikaları kolay kolay değişmez...

Başkanların kişiliğine bağlı değişimlerin çerçevesini bu kurumsal yapılar çizer.

***

O nedenledir ki, Trump, yapmayı istediği şeylerin bir çoğunu yapamamış, kadrosunda en kilit noktalara getirdiği bir çok siyasal kişiliği bir süre sonra kurumsal yapıların gösterdiği tepki nedeniyle feda etmek zorunda kalmıştır...

Biden'ın seçilmesinde de hiç kuşkusuz en önemli rolü bu kurumsal yapılar oynamıştır...

Amerikan seçim sisteminin 'mektupla oy kullanma' gibi kendine özgü özellikleri Trump'ın iddia ettiği gibi seçimlerin 'çalınmasına' yol açmış mıdır bilemeyiz... Ama ortada bir gerçek vardır: ABD yüksek mahkemesine Trump'ın bizzat atadığı yargıçlar bile onun hukuksal itirazlarını reddetmişlerdir. Ayrıca ABD'nin kurumsal yapılarının seçim sonuçlarını etkileme konusunda kullandığı 'yasal' yöntemler, Trump'ın iddia ettiğinin aksine çok daha incelikli ve etkilidir.

***

ABD'nin kurumsal yapıların bu kadar önemli ve etkili olması, kökeni 1860'lı yıllara kadar uzanan siyasal geleneklerin ve hukuk sisteminin sağlam bir şekilde yerleşmiş olmasından kaynaklanır...

Siyasal tercihleri ya da kişisel yöntemleri bu çerçeveye uymayan başkanlar, bir süre sonra kurumların oluşturduğu bir duvara 'toslarlar'...

ABD'yi kendi etki alanındaki bağımlı ülkelerden ayıran da bu noktadır. O nedenle, Biden'ın gelmesiyle Trump dönemindeki politikaların tersine dönmesini bekleyenler eninde sonunda hayal kırıklığına uğrayacaklardır.

***

Hiç kuşkusuz, sözünü ettiğimiz kurumsal yapılar ve dış politikalar 'nötr' yapılar değildir... Bunlar küresel emperyalist bir devletin uzun bir zaman dilimi içinde oluşturmuş olduğu politikalardır...

Bu yapıların görevi, ona umut bağlayan siyasal toplulukların ya da bağımlı ülkelerin yararlarını değil ABD'nin emperyalist çıkarlarını ön plana almaktır...

Eğer bu güçler ABD'nin çıkarlarına zarar veriyorsa, 'evrensel' bir takım değerler bir yana atılır ve havuç/sopa politikası uygulanır!

***

Bu gerçeği bizzat ABD içinde yaşayan ve kendilerini 'entellektüel' olarak gördükleri halde anlamayanların sayısı hiç de az değildir...

Trump'ın gitmesinin Amerikan toplumunun aydın olarak kabul edilen bazı kesimlerinde yarattığı aşırı sevinç bu kavrayış eksikliğinden kaynaklanmaktadır...

O nedenledir ki, Trump'ın 'Hitler kadar tehlikeli' bir tip olduğunu düşünen ve Biden'ın, bir ilericinin perspektifinden ne kadar kusurlu görünürse görünsün tek mantıklı tercih olduğunu söyleyen ünlü Amerikalı düşünür Noam Chomsky, 'Cumhuriyetçi çetelerin seçimin kaybedildiğini kabul etmelerini sağlayamadığınız gibi, liberal Amerikan entelektüellerinin de Amerika Birleşik Devletleri'nin önde gelen bir terörist devlet olduğunu fark etmesini sağlayamazsınız' uyarısını yapmak zorunda kalmıştır.

***

Chomsky'nin uyarısı, salt Amerikan halkına değil tüm dünya halklarına yapılmış bir uyarıdır...

Ülkemizin yakın tarihi de, ABD'ye umut bağlayan ve onun desteğiyle iktidar olan siyasal hareketlerin attıkları herhangi bir adım ABD çıkarlarıyla çeliştiğinde en sert tepkiyle karşılaştıklarını göstermektedir...

İster iktidar ister muhalefet saflarında yer alsın, bu ülkede siyaset yapan herkesin bu gerçeği göz önüne almasında büyük yarar vardır.