Sav sözlü Fuarı, 25 yaşında…

Kurucuları arasında olmaktan 6 düzenlememle ve 1 imza günüm olan bu fuarı yaşatan başkanlara saygıyla…

Türkiye Kitaplanıyor(mu?)

2010'un ilk 5 ayı sonuna değin yapılan kitap fuarlarını anımsıyorum: Sırasıyla Adana, Mersin, Bursa, Ankara, İzmir, Gaziantep, Kocaeli, Diyarbakır (umarım eksik değildir bu sıralamam)

***

Kitap fuarlarını çok önemsiyorum. Bu fuarlarda okur-yazar-kitap buluşması gerçekleşiyor. Yazarını tanıyan okurun, kitabı da sevmiş olduğunu düşünüyorum. Bu amaçla gerek Devrek Baston ve Kültür festivallerinde, gerekse Bartın kitap fuarlarında hep kitap imzaları ve edebiyat söyleşileri düzenlemeyi yeğledim. Okuma sevgisi, okuma bilinci geliştikçe artar. Bunun yalnızca fuarlar yoluyla sağlanamayacağı kesindir. Ama önemli bir etkendir. Ve beni en çok mutlandıran da bu fuarlara çocukların gösterdiği ilgidir. Bunu bazı kitabevlerinin düzenlediği imza günlerinde de görüyorum.

***

Peki, bu fuarlardan alınan kitaplar ev hapsinde midir? Yoksa evdeki bireylerin –birbirini görerek- başladığı okuma seferberliğinin göstergesi midir? Umarım öyledir. Kuşkum o ki

-*Türkiye kitaplandıkça, okuma bilinci de gelişiyor mu? Kültür Bakanlığının DÖSİM kanalıyla yayımlayıp satışa sunduğu kitaplar konusunda indirimi kaldırması ve yayım işini askıya alması ise beni kaygılandırıyor.

***

Oysa Bakanlığın yazarlarımızın yapıtlarını yayımlamayı ve daha da bu alanda yoğunlaşmasını bekliyorduk. Bir başka konu da, fuarlar kadar kütüphanelerin kitap alarak zenginleştirilmesi önemli. Ayrıca buraların haftanın yedi günü açık tutulması da önemli. Niğde'deyken oradaki kütüphane'nin ne kadar yetersiz olduğuna tanık olmuştum. Oysa aydınlar kenti Niğde'deki bu durum beni çok şaşırtmıştı.

***

Buradan şuraya gelmek istiyorum: Beni bu yazıyı yazmaya yönlendiren de sevgili yazarımız İrfan Yalçın Ağabey'in Zonguldak'ta iki gençle yaptığı söyleşi oldu. Yazımı desteklemesi için o söyleşiden pasajlar alıyorum buraya: 'Gençler beni tanımıyor da diğer yazarları tanıyorlar mı? Gençlerin sanatla ilgisi yok, Heyecanlar başka yerlerde. Televizyonlarda, bilgisayarda, cep telefonlarında, TV'lerin magazin programlarında… Dizilerde, maçlarda.

***

Gençler okuyacak her şeyden önce. Disiplinli ve sürekli okuyacaklar. Böylece edebiyat dilini öğrenecek. Konuşma diliyle edebiyat yapılmaz. Yalnız gençler değil, herkesin bu söylediklerimden kendilerine dersler çıkarmaları gerekiyor.'

Bir dostuyla kitap paketlerini evine taşıyan Goethe'ye dostu sorar: 'Üstad, bu ne böyle daha paketi açılmamış kitapların var. Ne olacak bunlar' diye sorar. Goethe'nin yanıtı şöyledir: 'Beyefendi kitaplar yalnız okunmak için değildir, onlarla yaşanır da.'

***

Özcesi kitaplanmak önemli ama en önemlisi de bu kitapların okunmasıdır. Kitap fuarlarla okurun ayağına geliyor. Yazarlar da okuruyla kucaklaşıyor. Bu işin emekçilerini kutlamak gerekiyor. Okura düşen de okumanın bilincine vararak başkalarına da örnek olmaktır. Ne mutlu kitaplananlara ve onlarla birlikte yaşayanlara!