Uluslar dünyanın her yerinde, toplumsal alanda değişimler yaşar. Değişen toplumsal koşullar sonrasında oluşmuş sosyolojik ortam da, hukuki konulardaki yeni düzenlemeleri gerekli kılar. Bu hukuki değişimler toplumsal değişimin yanı sıra, siyasal otoritenin baskısından da beslenir. Bir yanda toplumun gelişimine göre zorunluluk haline gelmiş hukuki düzenlemeler varken, öte yandan da yönetimin, otoritenin, uluslararası kuruluşların baskısı üzerine oluşturulmaya çalışılan düzenlemeler vardır.

Şöyle bir çevrenize bakın, etraf kendisinden ve içinde bulunduğu şartlardan şikayet eden insanlarla dolu. Herkes, kendi dışında herkesi eleştiriyor, suçluyor. Herkes, karşısındakini değiştirmeye çalışıyor. Dolayısıyla kırgınlıklar, tatsızlıklar ve mutsuzluklar diz boyu. İletişim araçlarının onca gelişimine rağmen insan gerçek manada insana ulaşamıyor. Oysa, yaşadığımız çağın ve istesek de istemesek de içine girdiğimiz küreselleşme sürecinin şartları, insanı ve giderek toplumu değişime zorluyor.

Bakın bir biz ne yaşıyoruz Türkiye’de ?Kısaca özetleyelim:

Belediyeye git.Bekle!

Hastaneye git.Bekle!Kaymakamlığa git.Bekle!

Valiliğe git.Bekle!Bankaya git.Bekle!

Tapuya, vergi dairesine, nüfus müdürlüğüne, emniyete git.Bekle!

Sonra peki! İnsanlar neden çıldırıyor?

Bakın bakalım gelişmiş ülkelerde durum öyle mi?Almanya, Kanada, Danimarka, İsveç, İsviçre, Avusturya ve aklınıza gelecek diğer ülkeler…Neden acaba bizde olmuyor?

Türk insanının saatleri, günleri kuyruklarda boşa geçiyor. Bekle yurttaş bekle! Müslüman ülkeyiz deyip harbiden bu güzel dinin gerekleri tam olarak uygulanıyor mu?

Kafa aynen bu ne yazık ki:"Bana ne ya! Benim işimi yapmıyorlar, onların işini mi hemen halledeceğim. Beklesinler!"

'En büyük Türkiye' diyeceksin! Zeytin ağaçlarını rant uğruna yok edeceksin… Bu kafalar değişmedikçe ülkede yeşil kalmayacak,canlı kalmayacak. TFF tarafından bahis oynadığı ifade edilen hakemlere ve futbolculara ne demeli? Para hırsıyla hareket edenlerin bu ülkeye faydası olamaz…

İktisadi yaşam koşullarının iyiden iyiye bozulması ve insanın yarınına güvenle bakamaması da şiddete olan eğilimi artırır.Kadına şiddet bu ülkedeki en derin sorunlardan bir diğeridir.Bu ve benzeri sorunlar düzelmedikçe ülkede aydınlıktan söz edemeyiz.Önce kafaları değiştirelim. Çünkü değişmeyen bir şey var o da KAFALAR…