Aşı savaşları konulu son yazımızda Çin menşeli Coronavac aşısını üreten Sinovac şirketinin daha önce ürettiği bazı aşıların onaylanmasını hızlandırmak için yetkililere rüşvet verdiğine ilişkin Washington Post gazetesinde yayınlanan haberi ele almış...

Ardından, 'Bu olayda 'garipsenmesi' gereken asıl nokta, Çin'de tıbbi açıdan herhangi bir risk taşımadığı bilinen bazı ilaçların erken kullanıma alınması konusunda bu kadar hassas olan ABD medyasının ve tıp çevrelerinin kendi ülkelerinde 'felaket' sonuçlar doğuran bazı ilaçlara kullanım izni veren FDA'nın uygulamalarına gözlerini kapatmış olmalarıdır' demiştik.

Çin'deki ilaç denetim kurumu bünyesinde herhangi bir ilacın onayını hızlandırmak için rüşvet alanlar vardı da, örneğin ABD'nin denetim kurumu olan FDA (U.S. Food and Drug Administration) bünyesinde böyleleri yok muydu?

***

Biz, bu konuda bilgimiz kısıtlı olduğu için FDA bünyesinde 'nakit' rüşvet olayları olup olmadığını bilmiyoruz...

Ama rüşvetin bir çok çeşidi olduğunu düşününce bazı sonuçlara varabiliyoruz...

Unutmayalım ki, sözü edilen kurum, 'devlet içinde devlet' gibi çalışan, 5 milyar dolara yaklaşan bir bütçesi olan, bu bütçenin yarısını küresel ilaç şirketlerinden karşılayan bir kurumdur.

***

Küresel ilaç şirketleri ile ilgili araştırmalarını 'Kara Kutu' adlı bir kitapta toplayan gazeteci/yazar Soner Yalçın, FDA başkanlarının yakın geçmişte karıştığı 'şaibeli' olaylara bazı örnekler veriyor...

Bunlardan bir kaçını kısaca aktaralım:

1981 yılında Başkan Ronald Reagan'ın önerisiyle FDA Başkanlığına getirilen Arthur Hayes, ünlü küresel ilaç şirketleri tarafından üretilen ve bir kısmı ölümlere yol açan bir çok tartışmalı ilaca onay verdiği gerekçesiyle 1983 yılında istifa etmek zorunda kalıyor... Hayes, istifasının hemen ardından en büyük Amerikan ilaç şirketlerinden biri olan Merck'in yan şirketi olan E.M. Pharmaceuticals Inc. de yüksek bir maaşla göreve başlıyor...

Hayes'den sonra kurumun başına getirilen Frank Edward Young 1989 yılında görevi sona erince ABD'nin en hızlı büyüyen tıp teknolojisi şirketinde yönetici olarak atanıyor...

1999-2001 yılları arasında kurumun başkanlığını yürüten Jane. E. Henney, görevden ayrılır ayrılmaz şu sıralar Covid aşıları yarışı içinde adını sıkça duyduğumuz AstraZeneca'nın yönetim kurulu üyeliğine getiriliyor...

Onun ardından FDA Başkanı olan Lester Mills Crawford, iki ay görev yaptıktan sonra sorumlusu olduğu tıbbi cihaz şirketlerine ait hisse senetleriyle ilgili bir düzenbazlığa karıştığı için istifa etmek zorunda kalıyor. Yargılandıktan sonra üç yıl denetimli serbestlik cezası artı 90 bin lira para cezası alıyor. Sonra da hiç bunlar olmamış gibi ilaç lobi şirketi Policy Directions Inc.'in yönetim kurulu üyesi oluyor...

Yani, FDA'nın başındaki kişiler 'nakit' rüşvet almıyor!..

Ama kurumdan ayrıldıktan sonra vaktiyle 'hizmet verdikleri' şirketlerde dolgun maaşlarla 'yönetim kurulu' (!) üyeliklerine getiriliyor...

Bu arada bazı büyük şirketlerin yeterince araştırılmamış ilaçları, kimi aylar kimi yıllar sonra yan etkileri dolayısıyla apar topar toplatılıyor! Ama bu arada milyarlarca dolarlık satış da yapılmış oluyor.

***

İşin bir de 'politik' yanı var...

Bir örnek verelim:

Kasım ayında ABD'de yapılan başkanlık seçimleri sonrasında ABD Başkanı Trump ile FDA yetkilileri arasında yaşanan bir tartışma yaşandı...

Bilindiği gibi ABD'de başkanlar en fazla iki dönem başkanlık yapabiliyor ve genellikle de birinci dönemi tamamlayan başkan, ikinci dönem için de aday olmuşsa tekrar seçimi kazanıyor(du)...

Bu nedenle son seçimlerin galibinin de Trump olacağı düşünülüyordu...

Ancak seçim öncesi aylarda koronavirüs salgınının hızla yayılarak 200 binin üzerinde ABD vatandaşının ölümüne neden olunca, normal koşullarda kendisine şans verilmeyen 80 küsur yaşındaki Biden'ın şansı birden arttı...

Trump, bu sıkıntılı durumu aşmak için ilk 'korona aşısı'nın ABD'li bir firma tarafından keşfedilmesinden ve seçimler başlamadan önce piyasaya sürülmesinden medet umdu...

Böylece, Trump, 'koronaya çare bulan adam' olarak seçimlerde büyük bir avantaj sağlayacaktı.

(Devam edecek)