Düşmanı başka yerde aramaya gerek yok…
Ankaragücü içerden yıkılıyor. Daha amiyane bir tabirle; kendi ayağına sıkıyor!
Tam her şey rayına oturuyor; yaz transferlerinden takıma yeterince katkı veremeyen 11 futbolcu (Elbette ki Tolga Ciğerci'yi bu kategoriye koymuyoruz. Onunki bir başka hikaye) ile yollar ayrılıyor, yani fazlalıklar ayıklanıp, ara dönem için teknik heyetin önü açılıyor. Takımda belli mevkiler hariç bir iskelet oluşuyor, eksiklikler için nokta transfer arayışına gidiliyor, takım önce güçlü Beşiktaş'ı kupadan eleyip çeyrek finale yükseliyor, yani uzun süredir unuttuğu, bileğinin hakkıyla aldığı 'Kupa Beyi' unvanına yeniden kavuşuyor, 2. Devreye Konyaspor'u evinde devirerek uzun süredir düşme potasındaki en üst sıradaki takımla ilk kez arasındaki puan farkını 4'e çıkarıyor, sonra evinde arka arkaya oynayacağı 2 karşılaşma için hazırlıklara başlıyor, buraya kadar ortaya konan tabloya göre her şey güllük gülistanlık gibi görünüyor derken arka arkaya yaşanan olaylarla ortalığı toz duman kaplıyor. Bu durum bize kanıtlıyor ki görüntüye hiç aldanmamak gerekirmiş, çünkü gerçek öyle değilmiş.
Meğerse yönetim pardon başkan, sportif direktör ve teknik direktör arasında silahlar çekilmiş durumdaymış… Bu nedenle de bir türlü istenilen transferler yapılamamış. Bu arbede de ilk devre dışı kalan Sportif Direktör Emre Yıldız oluyor sonra da ikinci devre dışı kalacak olan kişinin sinyali, Gaziantep maçının hemen sonrasında bizzat başkan tarafından veriliyor… Hem de ne veriliş. Sözler yenilir yutulur cisten değil, belli ki sinir tavan yapmışken ağızdan kaçmış. Neymiş; 'Ömer Erdoğan takımı sabote etti.' Bununla da bitmedi, geldiği günden bu yana takıma en büyük katkıyı sağlayan futbolcuların başında bulunan Tolga Ciğerci de ayrılması da zaten kadro oluşturulması açısından büyük sıkıntı çeken Başkent ekibine bir başka darbe oluyor.
İşte F. Karagümrük maçı öncesi Ankaragücü'nün haleti ruhiyesi kelimenin tam anlamıyla böyleydi…
Aslında takım maça da kötü başlamadı. Baskılı oynadı, forvet oyuncuları rakip ceza alanına rahatlıkla girmeye başladı. İlk 30 dakikadaki görüntü son derece olumluydu. Hatta Ankaragücü biraz şansı ve becerikli olsa ilk sürede maçı koparabilirdi.
12'de Mujakic'in köşeye giden vuruşunda kaleci Batuhan parmaklarının ucuyla tehlikeyi önledi. 23'te ise Emre Kılınç'ın müthiş ortasında önce Ali Sowe sonra da Beridze kale önünde topu içeri atamadı.
27.dakikada fırsat resmen tepildi. Beridze'nin Batuhan tarafından düşürülmesini hakem Arda Kardeşler penaltı olarak değerlendirdi. VAR'ın pozisyonu izlemesi tavise edip pozisyonu izlemeye çağırması bile hakemi kararından çevirmedi. Atışı kullanan Pedrinho topu dağlara taşlara göndererek sarı -lacivertlilerin moralini sıfırın altına indirdi.
Bundan sonra Karagümrük, rakibinin düşmesinden yararlanarak net pozisyonlar bulmaya başladı. 36'da Colley'in müthiş şutu yan direkten dönerken aslında tehlike geliyorum diyordu… Nitekim 45+1'de Diagne'nin Gökhan'ın burnunun dibinden topu ağlara göndermesi maçın kırılma noktası oldu. Çünkü kadro kalitesi ve bençteki oyuncuların Pirlo'nun oyuna müdahaleleri konusunda elini güçlendirecek nitelikteyken Ömer Erdoğan'ın böyle bir şansı pek yoktu.
Gerçi Emre Yıldız'dan sonra 3 futbolcu; Bevic Moussiti-Oko, Andrej Djokonovic ve Joao Nilson tarnsfer edildi. Bu yeni transferlerden Nilson'un lisansı çıkarılamadığı için esame listesinde yer alamadı. Erdoğan, Moussiti-Oko ve Djokanovic'e skor 2-0 olduktan sonra şans verdi ancak ayağının tozuyla sahaya çıkan yeni transferlerden maçın kaderini değiştirecek katkı ancak mucize yoluyla gerçekleşebilirdi.
Ömer Erdoğan'ın maç sonunda istifası bence bir haftalık bir gecikmeyle gerçekleşti. Bunun nedeni de genç teknik direktörün, Gaziantep maçı sonrası başkanın ağzından dökülen sözlere bir yanıt verebilme isteğinden kaynaklandı.
Ankaragücü bir an önce kendini toparlamalı... Transferin bitmesine çok az zaman kaldı. Kadronun ihtiyacı olan transferler mutlaka ama mutlaka yeni teknik direktörün görüşü alınarak yapılmalıdır. Başkanın 'Süratle transfere yoğunlaşıp bitirelim, biz yardımcı antrenörle yola devam edelim' söylemi takıma yarardan çok zarar verir.