Son yazımızda CHP’nin artık parti örgütünün ya da milletvekillerinin eleştirilerini dile getiremedikleri, getirenlerin de kendilerini en kısa zamanda parti dışında bulduğu bir “lider partisi” haline gelmiş bulunduğunu...
“Lider”in, partinin olanaklarını altın tabakta sağcı partilere sunduğunu...
Ve onca yenilgiden sonra hâlâ “on cephede on yara almış büyük kaptan” havasında pusulasız gemisini “okyanusa” doğru sürdüğünü söylemiştik.
***
Tam da bu ortamda CHP’nin Bilim, Yönetim ve Kültür Platformundan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emre koordinatörlüğünde hazırlanacak yeni bir parti programı için üyelere bir çağrı metni gönderildiği haberi medyada yer aldı...
Çağrı metninde CHP’nin yüzyıl sonra yeniden Türkiye’nin tarihsel hedefine nasıl ulaşacağını ortaya koyma göreviyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor ve parti üyelerinden şu sorulara yanıt vermeleri isteniyor:
“-CHP’nin yüz yıllık tarihi ve Türk siyasi hayatındaki yeri hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
-CHP Türkiye’nin geleceğini şekillendirmede nasıl bir rol oynamalıdır?
-CHP’nin programına yön vermesi gerektiğini düşündüğünüz ana prensip ve temel değerler nelerdir?
-Türkiye’nin öncelikli olduğunu düşündüğünüz üç sorununu yazınız? Bu sorunların çözümü için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini kısaca açıklayınız.
-CHP’nin politikalarını uygulaması ve ilkelerini hayata geçirmesi için gereken iktidar stratejisi hakkındaki görüşlerinizi yazınız.”
***
Düşünebiliyor musunuz...
Sanki CHP yönetimi yukarıdaki soruların cevabını bilmiyor...
Ve bir genel başkan yardımcısı program yapabilmek için anket yöntemiyle bu sorulara cevap arıyor!
***
Bir noktayı hemen belirtelim:
Aslında CHP’nin program açısından bir sorunu yoktur...
Çünkü halihazırda “Çağdaş Türkiye İçin Değişim” başlıklı 349 sayfalık bir programı vardır. “Gücümüzü tarihsel köklerimizden alıyoruz” diye başlayan ve “Atatürk İlke ve Devrimlerinin Bekçisiyiz” diye devam eden bu program “Demokrasiyi Güçlendirme”, “Çağdaş Kamu Yönetimi Reformu”, “Sosyal Refah Devleti” gibi başlıklar altında Türkiye’nin hemen tüm sorunlarına ilerici, demokrat bir bakış açısıyla kaleme alınmış çözümler sunmaktadır.
***
İkincisi, dünyanın en iyi, en radikal, en katılımcı programı bile kağıt üzerinde kaldığı takdirde hiçbir anlam ifade etmez...
Örneğin mevcut programda laiklik konusunda “CHP için laiklik Ulusal bütünlük ile iç barışın, çağdaşlık ile bilimselliğin temel taşıdır.” denilmesine karşın fiiliyatta tam tersi bir politika izlenmektedir...
Bir başka örnek: Devrimcilik konusunda “CHP Devrimcidir: CHP’nin devrimciliği, kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti kurarak başlattığı çağdaş medeniyeti hedefleyen kökten değişim sürecinin devam ettirilmesidir” ifadesi kullanılmakta, ama CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, “CHP’yi toplumun geniş muhafazakar kesimiyle beraber iş yapabilen bir siyasi parti haline getirdiği” için genel başkanına övgüler düzmekle kalmayıp, “Bana göre bu bir devrimdir.” diye devrimden ne anladığını ortaya koymaktadır...
CHP Genel Başkanı da, mevcut programda “Cumhuriyet’in kurucusu ve geliştiricisi” olarak gösterilen “Eski CHP’yi” tarihe gömerek “Yeni CHP”yi oluşturmakla övünmektedir.
***
Yani mevcut programda yer alan “Devrim”, “Laiklik”, “Devletçilik” gibi sözler fiiliyatta hiçbir anlam taşımamakta tam tersi politikalara kılıf görevi görmektedir...
Bu koşullarda parti üyelerine mesaj gönderip anket yapar gibi “Nasıl bir Parti istiyorsanız söyleyin de, biz de öyle yapalım?” diye sormak insana “şaka” gibi gelmektedir...
Ancak yapılan bir şaka değil, halen parti tabanında yönetim aleyhine her geçen gün güçlenmekte olan muhalefeti bazı “kozmetik” önlemlerle yatıştırma çabasıdır. Çünkü CHP’ye bugün yön veren ekip aslında ne istediğini çok iyi bilmekte ve “tarihi CHP” karşıtı çizgisini adım adım hayata geçirmeye çalışmaktadır.
(Bitti)