'Bir öleni geri getiremezsin bir de kaybolan güveni' derler. Türkiye'nin bir yarısını yıkan, diğer yarısını da derinden sarsan, belki 40-50 yılımızı ipotek altına alan büyük felaketten sonra yaşanan yardım tartışmaları bir kez daha gösterdi ki, her işin başı güven… Hem bireysel hem kurumsal ilişkilerde güvenin zor kazanıldığını, ama kolay kaybedildiğini ise AHBAP-AFAD yarılmasında çarpıcı biçimde deneyimliyoruz.
Felaketin duyulduğu andan itibaren yediden yetmişe herkes seferber oldu. Sadece Türkiye'nin dört bir yanından yardım yağmadı, yurtdışındaki sivil toplum örgütleri de hem arama kurtarma hem de kış ortasında kalmış afetzedelerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere harekete geçti. Yardımların büyük kısmı da ünlü sanatçı Haluk Levent'in kurduğu AHBAP derneğine aktı. Popüler sanatçıların, işadamlarının, gazetecilerin yanı sıra sıradan yurttaşların yaptığı bağışlar Haluk Levent tarafından şeffaf bir şekilde sosyal medya hesaplarından da açıklandı. Halkın, adeta birbiriyle yarışırcasına gerçekleştirdiği bağışlarla kısa sürede büyük bir meblağ toplandı.
Çünkü, Kızılay'ın halkın bağışlarını tarikat-cemaat yapılanmalarına aktardığı toplumsal belleğe kazınmıştı bir kez. Bizzat başkanının da ifade ettiği gibi 'vergiden kaçınan' işadamlarının bağışları için Kızılay'ın üstlendiği aracılık rolü de unutulmamıştı. Kuruluşu Osmanlı İmparatorluğu'na kadar uzanan Kızılay, öyle bir itibar kaybına uğramış, içi öyle bir çökertilmişti ki, toplumun büyük bir çoğunluğu Kızılay'dan uzak durdu. Aynı şekilde AFAD da devlet ve o devletle özdeş AKP'nin bir uzantısı gibi görüldüğünden tercih edilmedi.
AFAD'a da Kızılay'a da ilgi düşük; öfke büyüktü.
Ayazın ortasında kalmış insanlara bir çadır dahi ulaştıramayan Kızılay'ın Başkanı Kerem Kınık, Fatih Portakal'ın YouTube canlı yayına katıldı ve '155 yıllık Kızılay'ın görevleri neden AFAD'a devredildi?' sorusuna 'Maalesef bizim bu sivil savunma mekanizmamız FETÖ tarafından çökertildi, sivil asker işbirliği mekanizmamız FETÖ tarafından çökertildi' yanıtını verdi. Aslında AKP ve FETÖ, tıpkı Türk Hava Kurumu'nda olduğu gibi tıpkı Milli Piyango'da olduğu gibi çökertme işinde ittifak halindeydi ama Kınık, tüm iktidar mensuplarından görmeye alıştığımız üzere sorumluluktan kaçtı ve suçu FETÖ'ye yıktı.
AHBAP da toplanan para iştah kabartıyor; bu malum. Hele de devletin kasasının tamtakır olduğu bir zamanda, ekonomik kriz alıp başını gitmişken, üstüne üstlük büyük bir felaketin yaralarını sarmak için üç kuruşa dahi ihtiyaç duyuluyorken…
Hal böyle olunca trol ordusu harekete geçti ve AHBAP'la ilgili kuşku yaratmayı amaçlayan paylaşımlara yöneldi. Organize olmuş kötülük, linç kampanyasını kayyum atanması talebine kadar vardırdı. Saçma sapan, ahlaksız, akıl ve idrakten yoksun, mide bulandırıcı hamaset dolu sözler günlerdir devam ediyor.
'Enkazı devlet kaldıracaksa, AHBAP ne yapacak?' 'Bu kadar parayı nereye harcayacaksınız?' 'AHBAP hesap ver' gibi duyanın inanmayacağı laflarla gönüllülerin kafası karıştırılmak isteniyor. Üstelik bu trol korosuna Bahçeli bile katılıyor. O da 'Devletin yapamadığı ne vardır da 'ahbap'çılar, 'babala'cılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır' diyor. En rezili ise bir din adamının bulunduğu cemaatte Haluk Levent'i hedefe alan sözleriydi. 'Sen kimsin ki devleti aciz gösteriyorsun' diye çemkirmesi herhalde uzun süre unutulmayacak.
Gerçekten tuhaf bir ülkeyiz… İzahı yapılamayacak durumlar için 'Burası Türkiye' dememiz boşuna değil. Siyasal, toplumsal, ekonomik ve düşünsel açıdan çok büyük kırılmalara yol açacağı anlaşılan felakette en küçük destek bile büyük bir anlam ifade ederken, milyonlarca lira bağış toplayan dolayısıyla takdiri teşekkürü hak eden AHBAP grubunun bir taşa tutulmadığı kaldı. Üstelik AHBAP, sahada valiliklerle yani AFAD ile organizeli çalıştığı halde…
AHBAP sözkonusu olduğunda devletin acziyetinden dem vuranlar, İHH'dan İsmail Ağa cemaatine, İFAM'dan Menzil tarikatına kadar sayısız dini grubun deprem bölgesindeki varlığını da kamuoyuna açıklamak durumundadır. Periyodik biçimde duyurulduğu halde Haluk Levent'e bağışların nasıl harcandığını soranlar, 1999 yılından beri toplanan vergi paralarının nereye gittiği sorusunu iktidara da yönelttiklerinde samimiyetlerine inanılır.
Ama dert başka… Cumhur İttifakı, kutuplaştırmayı seviyor. Çünkü, ayrıştırmanın gerçeklerin üzerini örtmek gibi bir fıtratı var.