Deniz, mavi bir düş olarak düşünülür genellikle…

Düş ve özgürlük…

Mavi gökler gibi…

Hele de kara insanıysanız, bütün özlemlerin adı oluverir sizin için…

Ali Cengizkan'ın 'Ankara Ankara Güzel Ankara' şiirinin sunuşunda söylediği gibi, 'Ankara bir düşler kentidir. Kentin kendisi insanları düşler dünyasına taşıdığından değil: İnsan Ankara'da düş kurmadan yaşayamaz da ondan.'

Çünkü denizsizdir Ankara.

Denizsiz demek, ufuksuz demektir biraz…

Bunun içindir ki, 'Denizle Konuşan Adam' şiiri şöyle başlar Faruk Nafiz Çamlıbel'in:

'Silmek istersem içimden ne zaman bir sızıyı / Açıyor koynunu kardeş gibi karşımda kıyı.'

Sonra şöyle sürer şiir:

'Bir nefes geçti mi inlerse nasıl bin yaprak, / Rüzgar estikçe sulardan sayısız ses duyarım:'

Ne mi söyler o ses?

'Kime benzer benim Atlas Denizi'nden koparak / Seni ta Marmara ufkunda bulan dalgalarım?'

Şiirin bitiş dizeleri de denizle konuşmanın insanı nasıl da güzelleştirdiğini söyler:

'Ve müsavî mi tutar kendini herkesle, derim, / Böyle kardeşçe denizlerle konuşmuş bir adam?...'

***

Yalnızca Faruk Nafiz Çamlıbel değil bu duyguları dile getiren. Hemen her şairde deniz tema olarak yer alır ve bu duygulardan beslenmiştir hemen hepsi…

Onlardan birisi de Hasan Şişli.

Antalya'da, Akdeniz'in koynunda yaşıyordu.

Toroslar ve Akdeniz…

Dağlar ve deniz…

İkisi de tutkuydu onda…

Söylencelerden beslenen 'Masallar' şiiri (*) şöyle başlıyordu:

'çok hep çok yok yoktu / evvel zaman içinde / denizden o kuş çıktı / zaptolmaz bir hızla / tam üç gün sürdü / kafasıyla boynunun çıkışı..'

Masalların klasik girişini, kendince yeni bir yoruma ulaştırır da şöyle sürdürür şiirini:

'dokuz gün boyu / köpük köpüktü Akdeniz / eskilerde tuzundan gelen adı / çılgın çalkantılarla gözümüze / donup kalmış aklımıza mühürlendi // mühürdür anı.. // güzeller bulduysa bugünlerde buldu / nazlı Afrodit ara kapısını iki dünyanın / bu köpüklerden aramıza katıldı // sudan daha kurtulmadan ayakları / ışıl ışıl gövdesiyle / döndü sırılsıklam Toroslara tünedi // oturdu desen şöyle bir oturmadı / tufan atlatmış Nuh gibi / aynı köpük ve baş döndürücü düş / dökülüverdi denize haydi gerisin geri'.

***

Hasan Şişli…

Antalya'yı ve Akdeniz'i güzelleyenlerdendi…

Denizi tutkuyla sevenlerden...

Vefasız bir sevgili oldu deniz…

Kopardı onu yaşamdan…

Hem de doğum gününü kutlamaya hazırlanırken…

***

'İhtiyar Balıkçı' şiirinde şöyle diyordu:

'Bir kendime bakıyorum bir şiire / Kırkikiliyim yaşım kırk sekiz / Dilimden düşmüyor şimdilerde / 'İhtiyar balıkçı ve deniz'.

Ölümünün ardından o acı daha tazecikken arkadaşı Şerif Erginbay şunları yazdı:

'Dün sabahtan Antalya günlük güneşlikmiş / Bugün de aynen öyle, şimdilik / Dün akşamüstü fırtına / Yalnızca Hasan Abi'yi almak için gelmiş.'

***

Akdeniz…

Akdeniz ah!

______________________________

(*) Morca Dergisi, Mayıs 1998, Sayı: 25