Ülkenin geleceğini büyük ölçüde etkileyecek bir seçimi geride bıraktık…

Gerilim filmlerini anımsatan bir seçim oldu…

Baştan sona heyecan yüklü bir film.

İbre bir o yana, bir bu yana gitti, geldi…

Sonuç malum…

Seçmen kitlesinden, ”yönetim vizesini’’ yine Erdoğan aldı.

Kılıçdaroğlu, uzun süre önde götürdüğü yarışı kaybetti.

 Oysa, propaganda mitinglerindeki coşkulu kalabalıklar Kılıçdaroğlu’nun zafere bir adım daha yakın olduğunun işaretlerini veriyordu.

Ne var ki miting alanlarındaki görüntü sandığa yansımadı, Her iki aday da seçilmek için yeterli oyu sağlamayınca, Erdoğan’ın az farkla önde bitirdiği ancak seçilmek için gerekli olan yüzde 51’lik oya ulaşamadığı yarış, ikinci tura kaldı.

Erdoğan, İkinci turda ipi göğüsleyerek, seçmenden beş yıllık bir yönetim vizesi aldı.

Sonuçların açıklanmasının ardından, kendisine oy veren seçmen kitlesine teşekkür etmek için kısa süre kameraların karşına geçen Kılıçdaroğlu’nun sonuçlar karşısında uğradığı hayal kırıklığı ve bunun yarattığı üzüntü her halinden belli oluyordu.

O görüntü bana, hitabet sanatının ustası olan politikacıyı, rahmetli Osman Bölükbaşı’nı anımsattı.

Düzenlenen propaganda amaçlı açık hava toplantıları izlenme rekorları kıran Bölükbaşı, hiçbir zaman partisini birinci sıraya, kendisini de başbakanlık koltuğuna taşıyacak oya ulaşamadı.

Aldığı oy hep gerilerde kaldı.

Bölükbaşı bu durumu, ‘’Kalabalıklar ölçü olsaydı, ben ülkenin değişmez başbakanı olurdum’’ sözleriyle özetlerdi.

Seçim sonuçları, sizce de kurt politikacının sözlerinde ne kadar haklı olduğunu gösteriyor mu?

Bölükbaşı’ndan söz etmişken, seçimden yenik çıkan CHP  liderinin durumuna uygun bir anıyı anımsatalım:

Bölükbaşı, uzun süredir rahatsız olduğu şeker hastalığı nedeniyle hastaneye kaldırılır.

Dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, haberi alınca ziyaret için hastaneye gider.

Bölükbaşı, parti içi bazı sorunlarla karşı karşıya olan İnönü’ye o keskin zekasıyla şöyle der:

   ‘’Paşam beni tatlılar, sizi de acılar öldürecek.’’