23 Nisan Cumhuriyet'e giden yolda atılan en büyük adımdı. Ama birileri o temelin bir karanlık olduğunu savlamışlardı. Yıllardır yaşadıklarımız, bu kavgalar o ruhu ve Atatürk'ün en büyük eserim dediği Cumhuriyet'in temellerine dinamit koyma girişimleri hazmedilecek bir durum değildi. Hele bunun TBMM çatısı altında yaşanmakta oluşu vicdanlarımızı kanatıyor hala…

***

23 Nisan 'Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'dır. Biz, bu bayramı Atatürk'ün çocuklarımıza armağanı olarak bilirdik. İktidar medyası bunun böyle olmadığını kanıtlamaya çalışıyor. Dünyada bir başka örneği yok bu bayramın. Ne var ki, özellikle iktidar çevrelerince içtenliksiz ve içeriksiz bayramlar yaşadığımızı söylemek abartı sayılmaz. En son bu bayramda çocuklarımla ne zaman beraberdim? Sanıyorum 41 yıl geçmiş o zamandan bugüne. Bugün de çocuklar, 'Bugün 23 Nisan/Neşe doluyor insan' diyorlardır. Ama kendilerinden önce çocuk olan şimdiki gençler gibi yarınlarda neşeli olamayacaklarının ayırdında da değiller kuşkusuz…

***

Yıllardır bu bayram dünya çocuklarıyla da birlikte kutlanıyordu ülkemizde… UNESCO, 23 Nisan'ı 'Dünya Çocuk Kitapları Günü' olarak da ilan etti. Böylesi ilgi ve övgüye değer bir bayramın onurunu taşıyan bizler, niye bu günü giderek heyecansız, anlamsız ve resmi bir zorunluluk haline getirdik diye sormaktan alamıyorum kendimi. Aydınlığa, çağdaşlığa açılan bu ufuk genişliğini niye daralttık? Devletin dayanağı, Ulusal Egemenlik'in temeli bu bayramı niye yozlaş-tırdık aklım almıyor! Egemenlik bağsız koşulsuz ulusundur özdeyişini, nasıl bir partiye aitmiş gibi sahiplendiler? TBMM'de bunları yaşıyoruz.

***

Çocukları yetiştirirken evden okula gittiklerinde okulun sokağa çıktıklarında sokağın etkisi dikkate alınmalı. Evde, onları bilinçlendirmeli, yanlışlara düşme-melerini öğretmeliyiz. Bunu yaparken de onlara iyi örnek olmalıyız. Hele toplum içinde onları nelerin beklediğini iyi anlatmalı; tehlikelerden nasıl korunacaklarına dair öğütler vermeliyiz. Arkadaşlarını doğru seçmelerini, onlarla ilişkilerini izlemeyi, başarıların nasıl kazanılacağını, büyüklere saygıyı, küçüklere sevgiyi göstermelerini öğütlemeliyiz.

***

Çocuklar geleceğimizdir diyoruz ama onları geleceği ve yarınları kuracak güven ve birikimle donatamıyoruz: 23 Nisan'da bile büyükler konuşuyor; çocuklara yalnızca şiir okumak kalıyor. Sonuçta üniversitede bile onlara siyaset yapma olanağı vermiyoruz. Ama kamplara bölmek de, onları çıkarlara uygun biçimde kullanmak da bize özgü. Çocuklarımızı bir bahçıvan özeniyle yarınlara hazırlamak için hiçbir çabamız yok. Kendi düşünce, duygu ve anlayışımıza göre yönlendirmekten alıkoyamıyoruz kendimizi. Bu ülke için olduğu gibi devletin geleceği için de tehlikeli bir gidiştir. Meclis kavgalarının, vekillerin- liderlerin güdümünde olmasını görmüyor musunuz?

***

Neden Çocuk bayramı? Çünkü çocuk gelecek simgesidir. Bugünün küçükleridir ama yarının büyükleri de olacaktır. Bu nedenle birer çiçektir; onları bir bahçıvan özeniyle yetiştirmekle yükümlüyüz. Uluslaşmayı, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı, ulusal egemenliğin tek kaynağının millet olduğunu, mazlum uluslara örnek olacağımızı söyleye söyleye Ankara'ya ulaşıp TBMM kuran Atatürk ve onun düşünce sistemi, devrim ve ilkeleri dünyanın her yerinde evrensellik boyutunda önem ve anlam kazanmıştır. Hiçbir yurtsever, 23 Nisan'ın hafife alınmasına izin vermez, veremez. Milletin egemenliğini kendi egemenliğine çevirmek hiçbir iktidara nasip olmamıştır. Çocuklarımıza bilimselliği öğreten, yurtseverlik duygularıyla besleyen, aydınlanmayı ve çağdaşlığı hedeflemiş eğitim/öğretim sisteminden mahrum bırakmak isteyenleri, yürekten kınıyorum. Tüm bu olumsuzlulara karşın bu önemli anlamlı gün Türk ulusuna kutlu olsun…