Porsiyonları küçültme tavsiyelerinden kılık kıyafet alımına, simitle karın doyurma tavsiyelerinden temel barınma ihtiyaçlarına kadar zengin kesimden sıklıkla duyduğumuz “Nasıl fakir ve mutlu bir hayat yaşanır tavsiyeleri” serimize cümleten hoşgeldiniz. Ara ara gündeme gelip halkımızın “bizimle alay ediyorlar galiba” dediği o can sıkıcı cümlelerin ne yazık ki ardı arkası kesilmiyor. 
Hülya Avşar ise bu konuda yine bir açıklama yaparak özellikle sosyal medyada eleştiri oklarının hedefi oldu. Çeşitli pek çok mesleği yapmış olan Avşar, geçtiğimiz günlerde “Çok fazla zenginliğin insana zarar vermiş olduğunu düşünüyorum.” ifadesi ile hangi kesimin mutsuzluğundan hayıflandı analizini yapmak oldukça güç. Elbette para mutlu eder denkleminin bir garantisini kimseye sunamayız ancak şu bir gerçek ki parasızlık mutsuz eder. Bir işe emek verip yeterince karşılığını alamadığını düşünmek mutsuz eder. Temel ihtiyaçların bir pazarlık haline gelmesi insanları mutsuz eder...
Bu gibi açıklamaların böylesine yaygınlaşması ise dehşet verici. Minimalizme sıklıkla methiyeler yağdıran kesimin ada satın alırken ne düşündüğü oldukça büyük bir merak konusu. İnsanımız ne yazık ki kendi yaşam mücadelesini verirken bu gibi yorumlara maruz kalmaktadırlar. Böylesine övdüğünüz minimalist hayatın içine dahil olmaya ne dersiniz? Bence hayır dersiniz. Öyleyse samimiyetsiz yorumlarınızı rica ediyoruz kendi camianızda yapınız.
Kişisel gelişimcilerden siyasetçilere ve hatta siyasetçilerin eşlerine varana kadar uzayan bu listenin halktan kopuk açıklamaları adeta “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler.” diyen güzel boyunlu hanımefendinin söylemlerini andırmaktadır. 
Komik olan asıl şey ise kaybedecek çok şeyi olanların aslında o şeyi önemsemediğini göstermeye çalışarak kendini düşürdüğü absürt durumun ta kendisidir. Bu; aslında minimalizmde mutluluğu bulduğunu iddia edenlerin değil minimalist yaşamaya zorlananların konuşası gereken bir meseledir.