Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önümüzdeki dönemde izleyebileceği politikalar konusunda fikir edinebilmek için yapılacak en doğru şey oluşturduğu yeni Bakanlar Kurulu’na bir göz atmaktır...

Burada bakanların siyasi yapıları ve düşünceleri hiç kuşkusuz belirli bir ağırlık taşımaktadır, ancak kabinenin oluşumunda esas etkili olan anlayış dört noktada özetlenebilir...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomiye bakışı, dış politikaya bakışı, iç siyasete bakışı ve hepsinden önemlisi yönetim anlayışı.

***

Önce yönetim anlayışından başlayalım...

“Erdoğan yönetimi”, genellikle “tek adam yönetimi” olarak değerlendirilmektedir...

Ancak hem ülkemizdeki hem de dünyadaki örneklerine de bakıldığında bu tür yönetimlerin genellikle birden fazla güç odağının oluşturduğu bazı ittifaklara dayandığı ve zaman zaman ittifak yapılan güçlerin değiştirildiği görülmektedir. O nedenle bu tür yönetimleri “tek lider yönetimi” olarak adlandırmak daha doğrudur.

***

Seçim öncesi kabine gibi yeni kabine de her ne kadar “tek lider” yönetimi altında birleşmişse de kendi içinde farklı bazı güç odaklarının ittifakına dayanmaktadır...

Örneğin Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanlığı sonrasında Milli Savunma Bakanlığı olduğunda eski yardımcısı Orgeneral Yaşar Güler Genelkurmay Başkanlığına getirilmiş ve Genelkurmay Başkanlığı da Milli Savunma Bakanlığına bağlanmıştı. İşin ilginç tarafı Hulusi Akar’ın 15 Temmuz darbe girişimi sırasında darbeciler tarafından enterne edilmesi konusunda çeşitli iddiaların ortaya atılmış olmasıydı. Hatta Erdoğan, bu konuda kendisine sorulan bir soruyu “Dere geçerken at değiştirilmez” diye yanıtlamıştı...

Yeni Bakanlar Kurulunda Orgeneral Yaşar Güler’in Milli Savunma Bakanlığına getirilmesiyle Hulusi Akar ile Yaşar Güler arasındaki Akar’ın askerlik döneminden bu yana devam eden emir-komuta ilişkisi sona erdirilmiş ve Güler, Erdoğan’ın onayıyla kendi atayacağı Genelkurmay Başkanına komuta edecek konuma getirilmiştir. Böylece Akar’ın TSK üzerindeki etkisi ortadan kaldırılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TSK ile arasındaki bağlantısı “senkronize” edilmiştir.

***

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığına getirilmesine gelince...

Hatırlanacağı üzere 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişimi konusundaki haberi “eniştesinden” aldığını söylemiş ve MİT’in istihbarat konusundaki bazı zaaflarına dikkat çekmişti.  Dönemin Başbakanı Başbakan Binali Yıldırım da, darbe girişimi gecesi stratejik kurumları arayıp kimseye ulaşamadığını belirterek, “Bu duruma canım sıkıldı” ifadesini kullanmıştı...

Bu açıdan MİT Müsteşarlığında yapılan değişiklik yadırgatıcı değildir. Burada dikkat çeken husus tasfiye edilen Akar’ın tersine Fidan’ın Dışişleri Bakanı yapılarak terfi ettirilmesidir.

***

Bu hamle, büyük olasılıkla dış politikada izlenecek çizgi ile bağlantılıdır...

Bilindiği gibi Fidan, MİT Müsteşarlığı döneminde Ortadoğu’daki gelişmelerin içinde yer almış, hatta Suriye ve Mısır gibi Türkiye’nin devletler arası ilişkileri kesmiş olduğu ülkelerle istihbari temasları bizzat  yürütmüştür. Bu durum göz önüne alındığında, yapılan değişikliklerin önümüzdeki dönemde ABD’nin arzusu hilafına Çin ve Rusya ile iyi ilişkiler kurmaya yönelen Ortadoğu ülkeleri ile iyi ilişkiler geliştirilmesine yönelik olduğunu söylemek mümkündür.

(Devam edecek)