Ülkemizi kasıp kavuran son orman yangınlarında en çok tartışılan konu yangınlara neden erken havadan müdahalenin gerçekleştirilemediği konusuydu...

Bu konu ile ilgili olarak yetkililer o kadar çelişkili açıklamalar yaptılar ki, hala ne olup bittiği, devletin envanterinde uçak bulunup bulunmadığı, Türk Hava Kurumu'nun (THK) elindeki çalışabilir durumda uçakların neden çalıştırılmadığı, yüz litrelik su bahane edilerek THK uçaklarının yangın söndürme ihalesine neden alınmadığı, ihaleye kiralık uçaklarla girip kazanan THK'nın elinde neden müdahaleye hazır uçak bulunmadığı, işi veren Tarım Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü'nün bu duruma neden müdahale edip hesap sormadığı anlaşılabilmiş değil...

Hadi, diyelim ki bizim 'anlayışımız kıt'... Peki yakın zamana kadar Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliği yapan AKP'nin etkili isimlerinden Bülent Arınç'ın, 'Yetkililerin birbiriyle çelişen beyanları, yangınların söndürülmesinde kullanılacak uçak ve benzeri envanter üzerine tartışmalar' konusundaki karışıklık nedeniyle bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması önerisine ne diyeceğiz?

***

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi dün medyada okuduğumuz bir haberle aklımız iyice karıştı... Haberde, Türkiye'nin Yunanistan'daki yangınların söndürülmesi için iki adet yangın söndürme uçağı göndereceği duyurulmaktaydı...

Yangın felaketiyle karşı karşıya kalan komşu bir ülkeye yardım yapmak doğal ve insani bir hareket. Ancak Tarım ve Orman Bakanı Ekrem Pakdemirli, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, 'Envanterimizde yangın söndürme uçağımız yok. Bu ezelden beri böyle. Uçak alımı ile ilgili, sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla çalışmalara başladık. İhalesini de inşallah bu sene içerisinde tamamlayacağız' dememiş miydi?..

Buna karşılık Yunanistan'ın elinde faal olarak kullanılan 39 uçaklık bir yangın söndürme filosu olduğunu biliyoruz... Bu rakam, Fransa'daki Fransa, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin elindeki yangın söndürme uçağı sayısından daha fazla.

***

Burada ister istemez akla şu soru geliyor: Bizim elimizde kendimize ait çalışabilir tek bir yangın söndürme uçağı yokken ve hala başka ülkelerin bize yardım olarak gönderdiği ya da kiraladığımız uçaklarla yangınlarla mücadeleyi sürdürmeye çalışırken, nasıl oluyor da başkalarına uçak yardımında bulunabiliyoruz?..

Bir yerlerde bilinmeyen uçaklarımız vardı da onlar mı devreye girdi, yoksa başkasından para karşılığı kiraladığımız uçakları kendi işimiz bitmeden 'şan olsun' diye dışarı mı gönderiyoruz?..

Bunları düşünürken aklımıza o ünlü beyit geliyor: 'Kendisi himmete muhtaç dede/nerde kaldı gayriye himmet ede...'

***

Ama unutmayalım ki, biz her zaman 'himmete muhtaç' değildik...

Cumhuriyetimizin kurulmasının hemen ardından Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla 16 Şubat 1925'te daha sonra Türk Hava Kurumu adını alacak olan Türk Tayyare Cemiyeti oluşturulmuş, 23 Nisan 1926'da teknik personelin eğitilmesi amacıyla bir Tayyare Makinist Mektebi kurulmuştu...

II. Dünya Savaşı öncesinde ülkemizde uçak motoru fabrikası faaliyete geçmiş, eğitim, sağlık ve nakliye uçakları üretimi başlamıştı...

Ancak savaş sonrasında ABD, ıskartaya çıkardığı uçakları Türkiye'ye 'yardım' adı altında verince THK'nın kurmakta olduğu uçak fabrikası kapanmak zorunda kalmıştı.

***

1986'dan sonra Orman Genel Müdürlüğü'nün, orman yangınlarına karşı havadan mücadele etmek için Türk Hava Kurumu'ndan uçak kiralaması havacılık faaliyetlerini yeniden canlandırdı...

1999 yılına gelindiğinde bugün adı TUSAŞ olan TAİ, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin emekliye ayırdığı 10 deniz karakol uçağını yangın söndürme uçaklarına dönüştürerek bir yangın söndürme uçağı filosu kurma projesi başlattı...

Aynı yıl ilk uçağın modifikasyonu tamamlandı ve uçak, 1999 yazında Antalya'da çıkan orman yangını ile Tüpraş Rafinerisi'nde çıkan yangında başarıyla görev yaptı.

***

Ancak nedendir bilinmez (!) 2002 yılında bu proje rafa kaldırıldı. Dönüştürülmeyi bekleyen 9 uçak 2003 yılında Makine Kimya Endüstrisi Kurumu'na (MKEK) hurda olarak satıldı...

Ardından kendisine hayat veren damarları bir bir kesilen THK, yüksek faizli borçlarla iflasa sürüklenerek 'batırıldı'...

Kurumun her ay milyonlarca lira kira getiren tüm mal varlığı 18 Ağustos'ta satışa çıkarılacak ve ardından büyük ihtimalle THK da 'tarihe karışacak'!

(Devam edecek)