Önceki yazımızda yangın sırasında Tarım ve Orman Bakanlığı ve hükümet yetkilileri ile yangın bölgesinde görev yapan CHP'li belediye başkanları arasındaki 'koordinasyonsuzluğa' değinmiştik...
Öyle ki, Antalya'nın Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, belediyeye bağlı bir vakıf aracılığıyla Orman Genel Müdürlüğü aracılığıyla Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'den alması gereken 'Yangın söndürme helikopterleri geçici ithal müsaadesi' yazısına yanıt alamayınca şu açıklamayı yapmak zorunda kalmıştı:
'Orman yangınlarıyla mücadelede kullanmak üzere helikopter kiralama talebimize yaklaşık 2 gündür Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan resmi cevap alamadık. Bakanlık bunun yerine, sosyal medya paylaşımıyla 'ilgili devlet kurumlarından' bir izin gerekliliğinin olmadığı şeklinde mevzuata göre gerçeği yansıtmayan bir paylaşımla bizi zor duruma düşürmeyi hedeflemiştir. Halbuki, helikopterin Türkiye'ye getirilmesi, gümrük işlemleri, test, intikal ve kabul işlemlerinin yapılması, uçuş izni alınabilmesi için, tıpkı 4 Haziran tarihli örnek yazıda olduğu gibi Orman Genel Müdürlüğü'nden Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne ulaştırılan 'Yangın söndürme helikopterleri geçici ithal müsaadesi' yazısına ihtiyaç vardır.'
***
Belediye başkanlarından bu konuda gelen yakınmalar Antalya Muratpaşa ile sınırlı değildi... Örneğin Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün, çağrılmadığı yangın koordinasyon kuruluna belediyeye bağlı bazı birimlerdeki müdürlerin kendisine haber verilmeden davet edildiğini açıklamış ve şunları söylemiştir: 'Üzülerek bunu söylemek mecburiyetindeyim. Koordinasyon Kuruluna hiç çağırılmadım. Sayın Vali benim fen işleri, ulaşım, MUSKİ yani su idaresi, itfaiyeye çağrı çıkardı. Benim bilgim olmadan onların gelmesini istedi. Onlar da gitti... Bu koordinasyonun olmayışı yangının sağlıklı şekilde yürümesiyle ilgili önemli aksaklıklar yarattı'...
Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat da, ilçelerinde yerel idareciler ve kaymakamla koordinasyonda sıkıntı yaşamadıklarını, ancak bakanlıklarla koordinasyonda sıkıntı olduğunu belirterek, 'Yangın, bize 4 gün ve 15 kilometre vermişti. Bu 4 günlük süre içinde yangının durdurulmasıyla ilgili havadan ve karadan etkin bir mücadele görmediğimiz için sürekli termik santralin tehlikede olduğunu ifade ettik. Bu öngörülerimiz dikkate alınmadığı gibi daha çok kendi bildikleri doğrultuda ve hatta işlerine karışılmasından rahatsız oldukları bir yöntemle gitti. Maalesef korktuğumuz sonuca dayandı' ifadesini kullanmıştır...
Bu tür olaylar kimi zaman 'traji-komik' durumlara da yol açmıştır... Örneğin, Hozat Belediye Başkanı CHP'li Seyfi Geyik, bölgede yangın çıkınca Tunceli Valiliği tarafından Hozat Belediyesinden itfaiye istendiğini, ancak yangının söndürülmesine yardım etmek amacıyla Tunceli Belediyesi'nin göndermiş olduğu itfaiye araçlarının yangın bölgesine alınmadığını açıklamış, Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu da 'İtfaiye araçlarımız şu an yangın bölgesinde. Fakat henüz personelimizin, çevrecilerin ve gönüllülerin alana girilmesine izin verilmedi' diyerek olayı doğrulamıştır.
***
Bu arada adını vermek istemeyen bir 'eski İBB yetkilisi' yaptığı açıklamayla, yerel yönetimlerle 'Ankara bürokrasisi' arasındaki rekabetin geçmişte de yaşandığını ortaya koymuştur...
T24'ten Mehmet Yalçın'ın sorularını yanıtlayan 'eski yetkili', geçmişte İBB'nin elinde bulunan iki yangın söndürme uçağı ile bir yangın söndürme helikopterinin uçuş yetkisinin 'Ankara bürokrasisi' tarafından ellerinden alındığını iddia ederken şunları söylemiştir:
'Yunanistan'a, Makedonya'ya, Gürcistan'a, bunun gibi çevremizde çıkan yangınlara bu uçaklarla destek göndermiştik. Sadece ilk yıl 30'u İstanbul'da diğerleri de İzmir, Bilecik, Bolu, İnegol, Kuşadası, Bodrum ve Kaş'ta olmak üzere 42 orman ve fabrika yangınına müdahale ettik. Atatürk Havalimanı Kargo Bölümü'ndeki çok tehlikeli yangını söndürdük. Hatta o dönem yine Manavgat'ta bir yangın oldu, oraya da uçak gönderdik, söndürülmesine katkıda bulunduk. Ama Türkiye ilginç bir ülke, Ankara bürokrasisi de belediye de AKP'li olduğu halde Ankara'da belediyenin bu konuda öne çıkması hazmedilemedi ve bakanlık yetkiyi elimizden aldı.'
(Devam edecek)