Son birkaç gündür Türkiye yangın olaylarına kilitlendi...
Türkiye'nin dört bir yanındaki ormanlar cayır cayır yanar ve alevlerin aldığı canların sayısı artarken başka türlü olması da mümkün değil...
Ne var ki, alevler önünde sonunda sönecek ve ülkenin gündemini işgal eden her olay gibi bu olay da bir süre sonra gündemdeki yerini kaybedecek.
***
Bu, insan doğasından kaynaklanan anlaşılabilir bir olay...
Alevler ormanları ve yerleşim yerlerini, TV'lerdeki görüntüler de içimizi kavururken sakin sakin oturup olayların temel nedenlerine eğilmek kolay değil...
O nedenledir ki, gerçekler yerine işin bilinmeyen kısmı -örneğin yangınların arkasında sabotajların olup olmadığı- üzerine yoğunlaşarak spekülasyonlar yapıyor ve bir bardak suda kıyamet koparıyoruz. Konunun uzmanları tarafından yıllardar her vesileyle anlatılmaya çalışılan gerçekler ise hiç ilgimizi çekmiyor.
***
Bu gerçeklerden biri, Türkiye'de ormanlar yalnızca yangınlar tarafından yok edilmediği gerçeği...
Üstelik yıllardan beri yaşanan bu olayın 'failleri', 'muhtemel sabotajcılar' gibi yakalanıp cezalandırılacak türden suçlular değil...
Failler, kimi zaman iklimsel değişimlerin de yol açtığı tehlikelere gözlerini kapatan devlet adamları, kimi zaman basietsiz politikacılar, kimi zaman ormanları korumakla görevli kurumların yöneticileri, kimi zaman ise 'saygın' işadamları olabiliyor...
***
Yangınlar, Türkiye'de bu yıl etkili olan kuraklık ile de yakından ilişkili...
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı 2021 Yılı Mayıs Ayı Alansal Yağış Raporu'na göre Türkiye genelinde mayıs ayı yağışı 21.6 mm olarak ölçüldü. Oysa uzun yıllar ortalaması 49.3 mm idi... Yani ülkemizde yağışlar, normaline göre yüzde 56, geçen yıla göre yüzde 66 oranında azalmıştı...
Yangınların etkili olduğu Ege ve Akdeniz bölgelerindeki azalma ise 'rekor' denilebilecek düzeydeydi...
Ege'de mayıs ayı yağışı 6.9 mm olarak gerçekleşmişti, yani normaline göre yüzde 81, geçen yıla göre yüzde 89 oranında azalma olmuştu...
Haziran ayı yağışları da Türkiye'nin kuzeyinde artarken Datça ve Marmaris bölgesinde %80'den fazla düşmüştü. Akdeniz bölgesinde de 6.9 mm olarak gerçekleşen yağışlar, normaline göre yüzde 83, geçen yıla göre yüzde 87 oranında düşüktü.. Haziran ayı yağış durumunu gösteren haritada Karadeniz bölgesi aşırı yağış alırken Aydın'dan başlayıp Kaş bölgesine ve Antalya Manavgat bölgesinden Mersin'in güneyine kadar olan kıyı şeridi Türkiye'nin en kurak bölgeleri olarak 'koyu sarı' renge boyanmıştı.
***
Yine Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yayınladığı verilere göre bu yılın Haziran ayında ortalama sıcaklıklar, Ege'de Bodrum, Datça çevrelerinde mevsim normallerinin bir hayli üzerinde gerçeleşmiş, Akdeniz bölgesinde en yüksek sıcaklık 41.8 °C ile Manavgat'ta tespit edilmişti...
Mayıs ve Haziran aylarının meteorolojik verileri Ege'de Bodrum, Marmaris, Datça'da, Akdeniz bölgesinde ise Manavgat çevresinde aşırı kuraklık ve aşırı sıcaklığın birleştiğini göstermekteydi...
Yoğun ormanlarla kaplı bu bölgelerin muhtemel yangın olaylarının odak noktalarını oluşturabileceği, çıkan yangınların ise son derece hızlı bir biçimde çevreye yayılabileceği açıkça görülen bir gerçekti.
***
Peki, bu gerçek karşısında ne yapıldı?...
Hangi önlemler alındı?...
Bu soruların cevabını yetkililer değil ama yaşadığımız olaylar verdi.
***
Alınması gereken önlemlerin başında, yangınlara müdahale edecek araç, gerecin hazırlanması, eksiklikler varsa bunların giderilmesi, ekiplerin olaylara en hızlı bir biçimde müdahalesinin sağlanması geliyordu...
Oysa yangınlar başlayınca gördük ki, bırakın acil müdahale planını ortada yangın söndürme uçağı bile yoktu... Mevcut bir kaç helikopterden alev denizine atılan sular yere inmeden buharlaşıyordu.
Bu durumda gözler yıllardır orman yangınlarına uçaklarıyla müdahale etmiş olan Türk Hava Kurumu'na çevrildi... Ama görüldü ki, 2019'dan bu yana kayyum yönetiminde olan Türk Hava Kurumu'nun elindeki kiralık yangın söndürme uçakları bakımları yapılmadığı için hangara çekilmiş, pilotları ve teknisyenleri ise işten çıkarılmıştı!
(Devam edecek)