'Dünya kirletilmişse, / Üstünüze sıçramış / Bir şey vardır mutlaka. / Benimki aşktan bir leke, / Kazındıkça kendini temize çeken / Gizlice. Sürtündükçe kıvılcımlar saçan / Çakaralmaz renk cümbüşü işte. / Ya sizinki?'

***

Ne güzel şiirdir 'Vazgeçmeler Ustası'!

Yazıldığında içinde bulunduğumuz yeni bin yılın başlarıydı. 2000 yılının başları…

Aradan çeyrek yüzyıldan fazla zaman geçti.

Hem uzun, hem kısa…

İnsan ömrü için uzun, dünyamızın ömrü açısından kısa… Kısacık…

Ama bu arada kirlenme, yaşamımızda, Türkiye'mizde ve dünyada öyle hızlı oldu ki! Günlük yaşamdan edebiyata, siyasetten hayallere…

Evet evet, yanlışlıkla basmadım klavyeye, doğru yazdım, doğru okudunuz:

'Hayallere…'

Hayallerimiz bile öyle hızla kirlendi ki!

Öyle hızla kirletildi ki!

Koca bir bin yılda yaşanacak kirlenmeyi, çeyrek yüzyılda yaşadık…

Ve bu şiirin söyledikleri, söyleyecekleri, uyarıları, çok mu çok daha fazla önem kazandı…

Aşka taraf olan şairin söyledikleri nasıl da önem kazandı:

'Ben vazgeçmeler ustasıyım. / Reddedemem önerinizi, / Paylaşalım elbette: / Lekeniz sizde kalsın, / Ben aşk'ı alırım sadece.'

***

Kaç kişi kaldı 'Ben aşk'ı alırım sadece' diyecek?

Diye bir soru bırakarak buraya, sürdüreyim sözü…

Bu şiirle başlayan ve adını da bu şiirden alan kitabın (*) ilk yayımcısı olmak yaşamımın hep onur duyduğum mutluluklarındandır. Dahası, beni yayınevi serüvenine sürükleyen bir kitaptır o! Pervaz Yayınları'nın ilk kitabıdır.

Dahası 1980'li yılların Ankara'sındaki edebiyat anılarımın en vazgeçilmez ortağıdır dizelerin şairi Tuğrul Asi Balkar.

O yılların kömür kokan, isli, sisli, karanlık Cebeci'sinde o biraz gecikmiş bir Tıp öğrencisi, ben daha genç bir Basın Yayınlı…

Ortak noktamız şiir.

O Mamak'ta bir gecekonduda oturuyor, ben Yenimahalle'de…

Ne çok görüşürdük. Kah Sakarya'da, kah Mamak'taki gecekonduda, kah Yenimahalle'de…

Sözcük sözcük demem bile yetersiz, harf harf tartışırdık şiirleri, şiirlerimizi…

O arkadaşımdı işte yazan bu dizeleri…

İnsan, mutluluk duymaz mı böyle bir arkadaşlıktan?

***

Peki, niye anımsadım ve andım o dizeleri?

16 Haziran, bu dizelerin şairinin doğum yıldönümüydü.

Sosyal medyada şairlerin doğum günlerinde onların birer şiirlerini paylaşmayı kendine iş edinen Osman Nuri Aydın, Asi'nin bu şiirini paylaşmış. Fotoğrafları ve kitap kapaklarıyla birlikte. Bakmış ki hiç kutlayan yok, akşam vakti yeniden yazmış, '…kutlamama yalnızca bir kişi katıdı' diye… Başında da 'Az görün, çok görürler' denmesini anımsatmış. Sonra da, 'bazen de hiç görmezler' demiş.

Ondan sonra kutlamalar, yorumlar başladı da…

***

Ben de bir deyimimizi anımsadım:

'Gözden ırak olan, gönülden ırak olur!'

Günümüzde bu 'gözden ırak olma' şöyle:

Sosyal medyada dolanıp, paylaşılanlara beğeniler, 'hahahaha' işaretleri falan koymuyorsanız, gözden ıraksınız işte!

Asi de öyle.

Bilgisayar kullanmıyor çünkü.

Ondandır ki, her gün yaptığı doğum günü anımsatması şiirler, onlarca, yüzlerce beğeni alan Osman Nuri, Asi'nin bu güzelim şiirini paylaşınca, kimseden ses çıkmıyor.

Bu da gösteriyor ki, demek şiire bakmıyor kimse!

Aslolan şiirdir oysa…

Şiiri görmektir…

***

Bu yazıyı, o yaşam yoldaşım olan on-onbeş şiirden birisi olan 'Vazgeçmeler Ustası'ndan dizelerle ve soruyla bitireyim en iyisi:

'Dünya kirletilmişse, / Üstünüze sıçramış / Bir şey vardır mutlaka. / Benimki korkusuz ve kuşkusuz bir aşk, / Başdöndürücü ve anısız, / Fısıldaşmaları dalgınlıklara takılı. / Ya sizinki?'

_________________________

(*) Tuğrul Asi Balkar, 'Vazgeçmeler Ustası', Pervaz Yayınları, Birinci Basım: Ekim 2000, Ankara.