2022’de hayatımıza giren yapay zekâ uygulamaları, yalnızca teknoloji meraklılarının değil, ruhsal sorunlarla mücadele eden bireylerin de ilgisini çekmeye başladı. Son dönemde birçok kişi, ruhsal sıkıntılarını hafifletmek için yapay zekâya yönelse de uzmanlara göre bu araçlar, terapi sürecinin yerini alabilecek nitelikte değil.
Bloom Psikoloji Merkezi’nden Psikolog Dr. Fatma Kayım, yapay zekânın sınırlı bir destek sağlayabileceğini ancak profesyonel terapinin yerini tutamayacağını vurguladı. Dr. Kayım, yapay zekânın verdiği “Sana tam anlamıyla bir terapist olamam” yanıtının aslında durumun özeti olduğunu belirterek, “Terapi; uzun süreli, profesyonel ve kontrollü bir süreçtir. Danışanın kendini yargılanmadan ifade edebileceği güvenli bir alan yaratır. Terapistler, danışanın geçmişini, kişisel öykülerini, ihtiyaçlarını ve sözel olmayan ipuçlarını dikkate alır. Bu derinlik, yapay zekâ tarafından sağlanamaz” dedi.
Dr. Kayım, bireylerin yapay zekâya yönelmesinin başlıca sebeplerinden birinin “damgalanma korkusu” olduğunu ifade etti. Ancak bu tercihin ciddi riskler barındırdığını söyleyen Kayım, “Yapay zekâ araçları belirtilere göre yüzeysel önerilerde bulunabilir. Oysa psikiyatrik tanılama çok daha derin bir analiz gerektirir. Yanlış yönlendirmeler, uzman kontrolü olmadan uygulandığında olumsuz sonuçlara yol açabilir” uyarısında bulundu.
Uzmanlara göre yapay zekâ araçları kısa süreli rahatlama sağlasa da terapinin sunduğu güven, empati ve kişiye özel yaklaşımı sunmaları mümkün değil. Ruhsal sorunlarla baş eden kişilerin mutlaka profesyonel destek almaları gerektiği vurgulanıyor.