Gündelik hayatın yoğun temposu içinde yaşanan unutkanlıklar çoğu zaman “yaşlandım” ya da “kafam çok dolu” gibi bahanelerle geçiştiriliyor. Oysa bu durum, kimi zaman beynin sessizce yardım çığlığı attığı bir hastalığın erken sinyali olabilir. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. A. Oğuz Tanrıdağ, Alzheimer hastalığının genellikle yavaş başlayan, ancak zamanla kişinin hafızasını, düşünme becerilerini ve davranışlarını kökten etkileyen bir nörodejeneratif hastalık olduğunu belirtti. Tanrıdağ, toplumda sıkça “unutkanlık” olarak nitelendirilen durumların bir kısmının aslında Alzheimer’ın erken belirtileri olabileceğini vurguladı.
Prof. Dr. Tanrıdağ, Alzheimer hastalığının en sinsi 10 uyarıcı belirtisini anlatarak, ailelerin ve yakın çevrenin bu işaretleri fark ettiğinde zaman kaybetmeden bir nöroloji uzmanına başvurmalarının hayati olduğunu ifade etti.
İşte Alzheimer’ın göz ardı edilmemesi gereken 10 erken belirtisi:
· Gündelik hayatı felç eden unutkanlık:
Sık sık tekrarlayan unutkanlıklar, özellikle yakın zamanda planlanan randevuların, toplantıların veya alışveriş listelerinin unutulması, basit bir dalgınlık değil, yeni bilgiyi kaydetme becerisindeki bozulmanın habercisi olabilir. Bu tür unutkanlık, hastalığın erken evrelerinde en belirgin sinyallerden biridir.
· Planlama ve hesaplamada güçlük:
Tanrıdağ’a göre Alzheimer’ın bir diğer uyarıcı işareti, bireyin eskiden kolaylıkla yaptığı bir yemek tarifini karıştırması, faturaları takip edememesi veya basit matematiksel işlemleri yaparken zorlanmasıdır. Beynin planlama ve analiz bölümlerindeki işlev kaybı, hastalığın karakteristik belirtilerinden sayılıyor.
· Bilinen Görevlerde Aksama:
Yıllardır yapılan işlerin artık karıştırılması, evin düzeninin bozulması veya sık kullanılan ev eşyalarının nasıl çalıştığının unutulması da önemli bir uyarı sinyalidir. Bu durum, beynin rutin görevleri organize eden bölgesinde yaşanan fonksiyon kaybının göstergesi olabilir.
· Zaman ve mekan algısının kaybı:
Her gün gidilen marketin, caminin ya da komşunun evinin yolunu şaşırmak; günleri, ayları karıştırmak; hatta ev içinde odaların yerini bulmakta zorlanmak, Alzheimer’ın mekansal ve zamansal oryantasyon bozukluklarıyla ilişkilidir. Bu durum, hastaların gündelik yaşamda kaybolma riskini de artırmaktadır.
· Görüntüleri anlamlandırma zorluğu:
Yazıları okumakta, şekilleri algılamakta veya mesafeleri doğru değerlendirmekte güçlük çekmek, hastalığın görsel algı merkezlerinde hasar oluştuğuna işaret eder. Prof. Dr. Tanrıdağ, özellikle trafikte araç kullanan bireyler için bu tür bozulmaların ciddi kazalara yol açabileceği konusunda uyardı.
· Konuşma ve anlamada bozulma:
Konuşma sırasında doğru kelimeyi bulamamak, cümleleri yarıda bırakmak ya da nesnelerin adını hatırlayamamak da Alzheimer’ın erken dönemlerinde sıkça gözlenen belirtilerdendir. Hastalar, zamanla iletişim kurmakta zorlanır, bu da sosyal ilişkilerde kopmalara neden olur.
· Eşyaları garip yerlere koymak ve başkalarını suçlamak:
Gözlüğü buzdolabına, ayakkabıyı yatağın altına koymak gibi alışılmadık davranışlar, Alzheimer hastalığının tipik örnekleri arasındadır. Prof. Dr. Tanrıdağ, hastaların çoğu zaman kaybettikleri eşyaları bulamayınca yakınlarını hırsızlıkla suçlayabildiklerini, bunun ise hem aile içinde çatışmalara hem de hastanın sosyal izolasyonuna yol açabileceğini belirtti.
· Yargılama ve karar vermede zayıflama:
Kıyafet seçimi, para yönetimi gibi basit kararlarda bile tereddüt yaşamak, anlamsız harcamalarda bulunmak ya da mantıksız kararlar almak, Alzheimer’ın karar verme mekanizmalarına zarar verdiğini gösterir. Bu tür davranışlar, hastaların ekonomik ve sosyal yaşamını doğrudan etkiler.
· Sosyal hayattan uzaklaşma:
Alzheimer hastaları genellikle, daha önce severek katıldıkları sosyal etkinliklerden veya hobilerden bir anda uzaklaşır. Arkadaş toplantılarına katılmak istememek, televizyon karşısında saatlerce oturmak veya eve kapanmak gibi davranışlar, hem hastalığın ilerlemesini hızlandırır hem de depresyon riskini artırır.
· Kişilik ve davranış değişiklikleri:
Sakin birinin öfkeli hale gelmesi, cömert birinin aniden cimrileşmesi veya şüpheci bir kişiliğe bürünmesi de Alzheimer’ın duygusal kontrol mekanizmalarını etkilediğini gösterir. Tanrıdağ, bu tür değişikliklerin hastayı tanıyan yakınlar tarafından fark edilmesinin erken teşhis açısından çok değerli olduğunu ifade etti.
“KÜÇÜK DEĞİŞİKLİKLERİ GÖZ ARDI ETMEYİN”
Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, Alzheimer hastalığının beyinde belirli bölgelerde başlayan hücre kaybı nedeniyle ortaya çıktığını belirterek, erken tanının hastalığın ilerlemesini yavaşlatma ve hastanın yaşam kalitesini artırma açısından kritik önem taşıdığını söyledi. “Alzheimer, sadece unutkanlıktan ibaret değildir; kişiliği, düşünme biçimini ve sosyal hayatı kökten değiştirir. Ancak erken fark edildiğinde, ilaç ve bilişsel destek terapileriyle süreci yavaşlatmak mümkündür” diyen Tanrıdağ, aile bireylerinin küçük değişiklikleri göz ardı etmemesi gerektiğini vurguladı. Tanrıdağ, düzenli beyin sağlığı kontrollerinin, bilişsel testlerin ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının Alzheimer riskini azaltabileceğini belirtti. Bu nedenle, basit bir unutkanlığın arkasında yatan nedeni anlamak ve erken teşhis için profesyonel destek almak, hem bireyin hem de ailesinin geleceği açısından büyük önem taşıyor.



