Hanlar dışarıdaki günlük hayat keşmekeşinden ve modern zamanların uzağında akan birer müzik notaları gibidirler. Koç Müzesi'nin tam karşısında, At Pazarı yokuşunun sonunda yer alan Pilavoğlu Han'da şehrin keşmekeşinden kaçıp sığınabileceğiniz bir yer. Pilavoğlu adeta keşfedilmeyi bekleyen bir hazine... 16'ncı veya 17'nci yüzyılda yapıldığı düşünülen Pilavoğlu Han, ilk başlarda konaklama amacıyla, daha sonraları çocuk ve kadın cezaevi, ticaretle uğraşanlar için depo ve son olarak da evsiz ve yoksulların konakladığı bir mekan olarak hizmet vermiş. Tadilat çalışmaları yapılmasına karşın, çevredeki yenilenmiş tarihi binalara nazaran daha özgün, dokusu ve ruhu bozulmamış bir yapı. Ayrıca hanın iki giriş kapısı bulunuyor. Han, iki katlı üst ve alt katında küçük küçük odalar bulunuyor. Hanın ne zaman yapıldığına dair kesin bir şey söylenemese de duvarlar, duvarlarda birbirine yaslanan taşlar Galatlılardan haber veriyor. Han, bir parça Frigya, bir parça Hitit gibi... Hanın duvarları biraz da Selçukidir...
HANLAR KENTLERİN EVLERİDİR
Evler insanların kendilerini güvende hissettikleri yerdir, hanlarsa kentlerin evleri. Pilavoğlu Han'da Ankara kentinin evi gibi. Hisarpartan yukarı tırmanıldığında bir mahalleye varılır. Orası Kaleiçi Mahallesi'dir. Hangi isimle olursa olsun Ankara diye bir yer olduğundan beri vardır o mahalle. Evler yıkılır, evler yapılır, devletler kurulur, devletler yıkılır o mahalle ordadır. İşte o mahallenin evidir Pilavoğlu Han... Ankara, Cumhuriyetle birlikte hızlı bir gelişme içine girmiş, önceden Kaleiçi'nde yaşayanlar yeni alanlara gitmişler. Kaleiçi 1940'lı yıllardan itibaren hızla göçmenlerin yerleştiği bir böyle haline geldi. Bu sosyolojik dönüşüm Kaleiçi'nde alt orta gelir gruplarının yoğunlaşmasıyla sonuçlandı. Sonrasında ise o sosyolojik yapı kabuk değiştirdi. Şimdi ise sanatçıları ağırlıyor. Han'ın içinde 40'yakın sanat atölyesi var. Bu sanat atölyelerinin çoğunda kadınlar soluk alıp veriyor. Birbirine yaslanan evlerin dibinde Pilavoğlu Hanı, üreten kadınların merkezi olmuş... Neredeyse buradaki bir çok kadın, Han'ın bir ruhunun olduğunu düşünüp mekan olarak burayı tercih etmiş. Tabi diğer bir etkende sorgusuz sualsiz hanın bozulmamış dokusu... Yolunuz Ankara Kalesi'ne ya da Saman Pazarı'na düşerse ilk uğrayacağınız yerlerden biri Pilavoğlu Han'. Yan tarafında bulanan Erzurumlu Dadaş Turistik Kahve Evi'nde sarmaşıkların gölgesinde keyifle kahve veya çayınızı yudumlayabilirsiniz. Ayrıca hanın avlusunda da çayınızı kahvenizi klasik müzik eşliğinde içebiliyorsunuz.
EVSİZLERİ AĞIRLAMIŞ...
Pilavoğlu Hanı, önceleri evsizleri ağırlamış... Bu nedenle hanın ismi bir dönem de evsizler hanı olarak biliniyor Şimdilerde ise sanatçılarla, zanaatkarların buluştuğu atölyelere ve kafelere ev sahipliği yapan hanın, üst katları daha çok tasarım atölyeleri olarak kullanılıyor.
FELAKETİN İZLERİNİ TAŞIYOR
1916 Yangını, Ankara'nın o zamana değin gördüğü en büyük felaketti. Şehrin yarısından fazlası bir gecede kül oldu. Pilavoğlu Hanı, Ankara Felaketi ya da Büyük Yangın olarak adlandırılan 1916 yangınından arta kalan bir kaç yapıdan biri. Han'ın ahşap iskeleti halen yangının izlerini taşıyor. Pilavoğlu Hanı'nın cümle kapsından avluya doğru yürüdüğünüzde, felaketin izleri halen görebilirsiniz.