Başkent’in sorularını yanıtlayan Pirkoca, derneğin Türk halk müziği için, kültürümüz ve değerlerimiz için yaptığı çalışmaları anlattı. Pirkoca, GÜSAK’ın sadece bir dernek olmadığını aynı zamanda dayanışma kültürünün ve sanatsal değerlerin korunması için çalışmalar yapan bir çatı olduğunu belirterek, “Amacımız, Atalarımızın ve ustalarımızın bize bıraktığı kültür ve sanat mirasını yaşatmak, bu mirası doğru bir şekilde sonraki nesillere aktarmak. Bunun yanı sıra kültür emperyalizmi baskısı altında yozlaşmaya karşı direnen herkese sığınacak bir alan açmak hedefiyle çalışmalar yaparak kültürümüze değerlerimize katkı sağlamak önceliğimiz.” dedi.
Kültürel miras niteliğindeki çalışmalarını sürdüren derneğin bir konserle yarın izleyiciyle buluşacaklarını belirten Pirkoca, “Bu yılın son konseri yarın (28 Haziran’da) Yılmaz Güney Sahnesi’nde saat 20.00’de sanatseverlerle olacak. Cumartesi akşamı “İz” başlığıyla düzenlenen konserimiz, “dağ”, “turna”, “bülbül” temalarıyla dinleyicilerin yüreğinde iz bırakmayı hedefliyor.” diye konuştu.
Gürkan Sürmen Kültür ve Sanat Akademisi Derneği’nin kuruluş hikayesi nedir?
Gürkan Sürmen Kültür ve Sanat Akademisi Derneği (GÜSAK) ve dernek çatısı altında kurulan GÜSAK Müzik Topluluğu, 20 Nisan 2023 yılında kuruldu. GÜSAK korosunun kurulma amacı, aslında sadece bir vefa değildi. Gürkan Sürmen ve ben, bu koroyu, halk müziğine ve halk bilimine katkı sağlamak, bu minvalde profesyonel bir müzik topluluğuna dönüştürmek hatta işi imkanımız olduğu takdirde akademi boyutuna taşımak amacıyla kurduk. Bu yolculuk 2011 yılında düşünce olarak vardı. 2012 yılı ocak ayında fiili olarak çalışmalarına 15 – 20 kişilik gönüllü arkadaşımızla başladık. Fakat zaman içinde Gürkan Sürmen hocamızın sağlığı bozulmaya başladı ve kendisini 27 Mart 2015 yılında sonsuzluğa uğurladık. Bu tarihlerde Gürkan hocanın kurucusu olduğu TÜFEM derneğinde çalışmalarımız devam ediyordu fakat daha sonra o yönetimle yollarımızı ayırmaya karar verdik. Başka bir dernek kurma fikrini o zaman yani 2017 yılında konuşmaya başladık. Yaklaşık 6 yıl sonra koşullarımız uygun diyerek GÜSAK ‘ı (Gürkan Sürmen Kültür Ve Sanat Akademisi Derneği) yola beraber çıktığımız arkadaşlarımızla kurmuş olduk.
Derneğinizin temel misyonu ve vizyonu nedir?
Derneğimizin misyonu atalarımızın ve ustalarımızın bize bıraktığı kültür ve sanat mirasını yaşatmak, bu mirası doğru bir şekilde sonraki nesillere aktarmak. Bunun yanı sıra kültür emperyalizmi baskısı altında yozlaşmaya karşı direnen herkese sığınacak bir alan açmak. Bu çerçevede çalışmalar yaparak kültürümüze değerlerimize katkı sağlamak hedefindeyiz.
Türkiye’de halk müziğinin korunması ve tanıtımı açısından derneğinizin nasıl bir boşluğu doldurduğunu düşünüyorsunuz?
Biz dernek çatısı altında olgunlaşan kadrolarımızla halk müziği adına eğitim çalışmaları yapıyoruz. Bu eğitimler, ses ve müzik bilgisi eğitimleri oluyor. Ses eğitimi, nazariyat ve repertuar çalışmaları yaparak konsere Anadolu’nun her köşesinden seçme eserler hazırlayıp seyircimizle buluşturuyoruz. Çalışmalarımızı da yılda iki defa temalı konserler yaparak kitlemize ulaştırıyoruz. Hedeflerimiz içinde kültür ve sanat akademisi olmak ve bu alanda nitelikli sanatçılar yetiştirmek. Dernek olarak nitelikli bir alana yerleşip daha nitelikli bir müzik alanı açmaya çalışıyoruz.
“KONSERİMİZLE İZ BIRAKMAYI HEDEFLİYORUZ”
Bugüne kadar düzenlediğiniz önemli etkinlikler ve sonraki etkinliğiniz nelerdir?
Bu zamana kadar yaptığımız çok çeşitli projeler oldu. İçerik olarak “kamil insan olmak”, toplumcu düşünce, doğa ve canlılar, iyilik gibi değerleri tema olarak sahneledik ve bu seyirci kitlemiz tarafından çok takdir gördü. Hatta konserlerimizi izlemeye gelen akademisyen ve müzisyen hocalarımızın teşvik etmeleriyle yıllardır temalı konserlerimize devam ediyoruz. Bu konserlerimizden birini de 28 Haziran’da Yılmaz Güney Sahnesi’nde saat 20.00’de düzenleyeceğiz. Cumartesi akşamı “İz” başlığıyla düzenlenen konserimizin teması, “dağ”, “turna”, “bülbül” olacak. Bu içerikteki türkülerle dinleyicilerimizin yüreğinde iz bırakmayı amaçlıyoruz. Ankaralıları konserimize bekliyoruz.
Uluslararası iş birlikleri, kardeş dernekler veya kuruluşlarla yürüttüğünüz ortak projeler var mı?
Bu konuda çalışmalarımız sürüyor. Derneğimiz geçen yıl kurulmuş olsa da, 2012 yılından bu yana var olan bir müzik topluluğuyuz. Yurt dışında da konser verebilecek bir alt yapımız var ancak bu konuda destek gerekiyor çünkü bir konserin hazırlanması ciddi bir bütçe demek. Bu bütçe için ciddi bir sponsor desteği verildiğinde dünyanın her yerinde konser verebiliriz.
Genç nesillerin halk müziğine ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Katılımı artırmak için neler yapmak gerek?
Gençlerin halk müziğine ilgisi maalesef ki günden güne azalıyor. Gençlerimizin sosyal alanlarını yok edip yarış atı gibi sınavlara terk ettik. Gençler, ulaşmak istediği her alana sınavla girmek zorunda bu nedenle sosyal alana vakitleri kalmıyor. Gençlerin hayatı sınava çalışmakla geçiyor, oysa ki hayatın en muazzam zamanı gençliği. O gençliği sadece çalışarak ve sınav yarışlarına hazırlanarak geçirdiğinde hiçbir şeyden keyif alamıyorlar. Bu nedenle umarım eğitim sistemimiz değişir; içinde kültür, sanat ve felsefenin daha eğlenceli bir şekilde öğretildiği bir eğitim sistemi kurulur. İşte o zaman gençlerimizi içimize çekmeyi başarırız.
Sizce Türkiye’de halk müziğinin yeterince değer gördüğünü söyleyebilir miyiz?
Hayır, maalesef Türkiye’de halk müziği yeterince ilgi görmüyor. Devlet bu alana yatırım yapmayı tercih etmiyor ve bu konuda herhangi bir teşvik de vermiyor. Bununla birlikte ilgi de azalıyor tabii ki.
Kültürel erozyona karşı halk müziğinin direnci konusunda ne düşünüyorsunuz?
Türk halk müziği, bizim sözlü kültürümüzün en önemli parçalarından ve en güçlü taşıyıcılarından. İnsanlar, ülkemizde ekonomik güçlüklerle uğraşırken, kültürel erozyon olup bitiyor. Bu ekonomik güçlerle mücadele etmek zor fakat Türkülerimiz o kadar güçlü ki yüzyıllardır bu erozyonla mücadele etmeyi başardı. Çünkü halk müziğimiz hem bireysel hem de kolektif hafızaya dokunuyor. Bu noktada, türkülerimizin sadece çalınıp okunmaya ihtiyacı var. Bu kültürü ve değerlerimizi yaşatmak için türkü çalıp söylemeye inatla devam ettiğimizde bu mücadeleye katkı sunmuş oluyoruz.