Kadınlar, ücretlendirilmeyen bakım emeğinin yüzde 75’inden fazlasını gerçekleştiriyor. Bakım işleri yüzünden sıklıkla çalışma saatlerini azaltmak zorunda kalıyor ya da iş gücünden tamamen çıkıyorlar.
Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nden Pınar Abdal, ev içi sorumluluğun kadınların istihdamda olmalarını engelleyen başlıca unsur olduğunu, milyonlarca kadının istihdamda bu nedenle bulunamadığını belirterek, “11 milyon kadın yürüttükleri evde bakım ve ev işleri yüzünden işgücü piyasasına dahil olamıyor” dedi.
• Kadın emeği ve istihdamı açısından ne söylemek istersiniz?
Türkiye’de işçi kitlesi öncelikli olarak mavi yakalı erkek işgücünden ve kas gücünden oluşuyor. Yıllar içerisinde, başta hizmet sektörü olmak üzere bir değişim gerçekleşiyor. Ancak hizmet sektöründe kadın istihdamının ağırlığı artmış olsa bile kadının ikincil emek konumu hiçbir zaman değişmiyor. Öte yandan tarım; tarihsel olarak kadın emeğinin konumlandırıldığı ana alanlardan birisi. Kadın emeğinin belirleyenlerini ele alabilmek için özellikle tarımda ücretsiz aile işçiliğini, mevsimlik tarım işçiliğini atlamamız gerekiyor.
Öte yandan, kadın emeğini tanımlayabilmek için kadın işsizliğine bakmak lazım. Ancak Türkiye’de tarihsel olarak kadın işsizliği erkek işsizliğinden daima açık ara önde gidiyor. Genç kadın işsizliği Türkiye’de hep en yüksek işsizlik türü oluyor. Her üç genç kadından biri işsiz durumda.
Ev içi sorumluluklar kadınların istihdamındaki bu olumsuz tabloda önde gelen neden. Bu durum milyonlarca kadının istihdama katılımını engelliyor. Peki, bütün bu bariyerleri aşarak iş bulduklarında sorun çözülüyor mu? Hayır. Çünkü kadınlar zaten istihdamda cam tavan dediğimiz yükselememe, asıl hak ettiği işi yapamama, görünmez bariyerle takılıp kalma sorunuyla karşı karşıya. Çünkü kadınların yerine aynı işi yapacak bir erkeğin konumlandırıldığına tanık oluyoruz. Bunun yanında kadınların erkekle eşit işe eşit ücreti alamadığı, kadın kimlikleri nedeniyle daha fazla mobbinge, daha fazla ayrımcılığa, şiddete maruz kaldığını da belirtmeliyim. Üstelik bir kriz ya da salgında veya işlerin yolunda gitmediği herhangi bir durumda esnek çalışmaya maruz bırakılan ya da işten çıkarılan ilk gurup yine kadınlardır. Çünkü her şekilde kadın eve ikinci gelir getiren ve zor durumda ilk işten atılan, ilk gözden çıkarılan, güvenceli alanlarda çalışamayan konumda ve genel olarak kadının emeği daha esnek çalışabilen bir emek biçimi olarak kullanılıyor.
“SALGINDA BİNLERCE KADIN İŞİNDEN OLDU”
• Kadınlar, bakım işleri yüzünden sıklıkla çalışma saatlerini azaltmak zorunda kalıyor ya da iş gücünden tamamen çıkıyorlar. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Kovid-19 döneminde ev dışı hizmet alımları azaldı. Örneğin Türkiye’de 1 milyon ev işçisi var ve bunların çoğu kadın. Mesela pandeminin ilk dönemlerinde ev işçisi kadınların tamamına yakını işsiz kaldı. Çocuk bakımının, ev hizmetinin alınamadığını düşünelim. Nitekim Türkiye’de böyle oldu. Bunların alınamaması kadını çifte mesai yapmak zorunda bıraktı, çifte mesainin yetmediği, yetişemediği yerlerde ev içi sorumluluklarıyla işi arasında bir seçim yapmaya zorlandı. Bunlar hiçbir şekilde kamu tarafından sağlanmadığı için binlerce kadın ev içi sorumlulukları seçmek ve işlerinden ayrılmak durumunda kaldı. Bu yüzden de pandemi döneminde kadın istihdamı sorunu katmerlenmiş oldu.
Çocukları kreşe göndermek ya da bir bakıcı sağlamak için verecekleri bir para, ev içi temizlik ücreti alacakları para ya da evde bir yaşlı bir hasta varsa bunun bakımı için harcayacakları bir para neredeyse kendi alacakları ücrete eş düşüyor. Bu yüzden, aslında kadınların istihdamda olmasını teşvik eden, burada olmalarını sağlayacak herhangi bir işgücü piyasası ve politikanın olmadığını, tam aksine istidamdan dışlayan politikaların başat olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.
• Önümüzdeki dönem kadın politikaları nasıl şekillenebilir?
Kadınların tarihsel süreç içinde kazandıkları pek çok hak gasp edildi. Kadınların, önümüzdeki dönemde yoğun olarak daha korunmasız iş gücü piyasasına itilme riskiyle karşı karşıya kalabileceğini öngörmek gerekiyor.
• Kadınların çalışma koşulları AKP iktidarı döneminde nasıl şekillendi?
Kadın aslında Türkiye’de yasalarda, yönetmeliklerde ve düzenlemelerde ailenin ve doğurganlığın devamı olarak yani bir eş ve anne olarak ele alınmış. Kadının özgün sorunları ya da kadının özgün koşulları yasalara ve diğer düzenlemelere işlenmemiş. Ancak AKP döneminde kadın istihdamının zaten düşük olduğu kadınların işgücü piyasasının dışında kaldığı eşitsiz bir biçimde işgücü piyasasına dahil olabildikleri tabloya bir de daha muhafazakar bir ele alışla kadının istihdamda yer bulma şeklinin daha çok iş aile yaşamının uyumlulaştırması üzerinden ve kadınların daha geçici işler, güvencesiz işlerde yoğunlaşan emekleri üzerinden şekillenen bir süreç izlemiş oldu. Diğer taraftan AKP döneminin kadın emeği politikaları bakımından belirleyici başka bir şey de bu dönemde kadın emeğinin, sermayenin ucuz ve esnek iş gücü talebine büyük bir can simidi olarak kullanılmış olması. 2000’li yılların başlarından itibaren meydana çıkan yeni eğreti çalışma biçiminin tümünde kadının emeği önemli bir saç ayağı olarak buraları var eden emek türü olarak sermayenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanılmış oldu.
“11 MİLYON KADIN İŞ PİYASASINA DAHİL OLAMIYOR”
• Eşitsizliğin derinleşmesine karşı talep ve önerileriniz neler?
İSİG Meclisi olarak ev içi yoğunlaşan emekle çalışmak arasında bir seçim yapmak arasında kalmadıkları, eşit bir düzlemde işgücü piyasasına girebildikleri, işgücü piyasasında da erkeklerle aynı ücreti alabildikleri, aynı şekilde yükselebildikleri ve vasıflı işlerde çalışabildikleri toplumsal cinsiyet rollerinin dayatılmadığı işlerde çalışabildikleri ve kadının üstündeki ev ve bakım emeğinin kamusallaştırılmasına yönelik tedbirlerin alınması gerektiğini savunuyoruz. Çünkü bugün 11 milyon kadın yürüttükleri evde bakım ve ev işleri yüzünden işgücü piyasasına dahil olamıyor. Bir kere, bu çözülmeden kadınların eşit olabilmesi ya da bu eşitsizliğin daha da derinleşmemesi mümkün değil. İlk önce buna yönelik tedbirlerin alınması gerekiyor.
Bunun dışında Türkiye’de kadın emeği dediğimizde zaten kayıt dışılığı görüyoruz. Kayıt dışı istihdamın önemli bir kısmı kadın emeği üzerinden kuruluyor. Kayıt dışı sektörün büyümesinin önüne geçilmesi gerekiyor. Ayrıca kadın emeği yoğun sektörler, yani cinsiyet rollerinin devamı olan daha güvencesiz, sendikasız iş kolları tekstil, tarım gibi iş kolları devletin denetiminde görünmeyen hiçbir ceza verilmeyen bütün önlemlerin dışında bırakılan yerler. Bunların yasalara, denetimlere yani bir şekilde kadınların da korunduğu bir politikanın içerisine sokulabilmesi gerekiyor. Bakım emeğinin acilen kamulaştırılması gerekiyor. Çünkü bakım emeği ve ev içi hizmetler kadın işi olarak görüldüğü için daha fazla kadın istihdamdan ayrılmak durumunda kalacak. İstihdamdan ayrılmayı seçmeyen kadınlar da daha parça başı, geçici, güvencesiz, part time işlerde çalışmaya mahkûm kalacaklar. Öte yandan kadınların istihdamda olması yetmiyor. Kadınlar istihdamda olduktan sonra da işverenlerin ayrımcı ve kadınları ikincil emek olarak gördükleri için işine ilk son verilen yani iş güvencesinden mahrum çalışma biçimlerini önüne geçilmesi, kadınların erkeklerle eşit olabilecekleri yani ayrımcılığın önlendiği bir işgücü piyasasının olması gerekiyor.