Günümüzde 'Büyük Ortadoğu' bölgesini kasıp kavuran sarsıntılardan sonunda Sudan da etkilendi...

30 yıldır iktidarı elinde tutan Ömer el Beşir, ekonomik ve siyasi sarsıntılar sonucu kendi Milli Savunma Bakanı tarafından devrildi...

Ancak yeni lider de bir-iki gün içinde iktidarı Genelkurmay Başkanına devretmek zorunda kaldı.

***

Bu olay geçtiğimiz yıllarda parçalanmalara maruz kalmış ve ekonomik bunalıma batmış bir devlette olağan karşılanabilir...

Ancak, 30 yıldır bu koşullara karşı direnen bir iktidarın tam da şu günlerde böylesine kolay bir şekilde ve bizzat kendi içindeki güçler tarafından devrilmesi, olaya biraz daha derinlemesine bakılmasını gerektiriyor...

Başka bir deyişle, bu olaya dünyada yaşanan büyük güçler arasındaki mücadeleyi de hesaba katarak yaklaşmak gerekiyor.

***

El Beşir, ilginç bir kişilikti...

Ancak onu ve izlediği politikayı anlayabilmek için Sudan'ın başına hangi koşullarda geçtiğini hatırlamak gerekiyor...

Çünkü bu diktatörün sarsılmaz görünen 30 yıllık iktidarı, aslında büyük güçler arasında bir denge politikası izleyerek ayakta kalmaya çalışan diktatörün kurduğu bir 'ara rejim'den ibaretti.

***

Hatırlayalım:

Sudan 1956 yılına kadar içinde önemli petrol ve maden kaynakları barındırmanın yanı sıra, Nil nehrinin 'musluğunu' elinde bulunduran bir İngiliz sömürgesiydi...

1956 yılında Mısır ve İngiltere'nin anlaşması sonucu bağımsızlığını kazandı...

Ancak ülke, kuzeydeki Müslüman Araplar ile güneydeki Hıristiyan/Animist Hıristiyan topluluklar arasında bölünmüş durumdaydı.

***

Bağımsızlığın ilanının hemen ardından kuzey ve güney Sudan arasında başlayan iç savaş tam onaltı yıl kesintisiz sürdü...

Sonunda 1972 yılında imzalanan Adisababa Anlaşması ile ülke fiilen bölündü...

Ancak iki kesim arasındaki savaş bitmedi... Çünkü bu arada Sudan'da zengin petrol yatakları keşfedilmiş ve bu yataklara egemen olmak isteyen yabancı güçler olaya müdahil olmuştu.

***

General El Beşir darbesi, 1989 yılında gerçekleşti... Darbe, bir anlamda ABD'nin ülkenin iç işlerine müdahalesine karşı bir tepkiydi...

Bu darbe üzerine ABD, Sudan'ı 'terörü destekleyen ülkeler' kategorisine dahil etti...

El Beşir ise 'darbeci lider' görüntüsünden kurtulmak için başında bulunduğu Devrimci Komuta Konseyi adlı cuntayı feshederek sivil görünümlü bir rejim kurdu ve 1996 yılında oyların yüzde 75'ini alarak başkan seçildi... Dört yıl onra yaplan seçimde ise oyların yüzde 85'ini aldı.

***

2003 yılında Sudan'ın başına yeni bir bela açıldı... Bağımsızlık döneminde gönüllü olarak Sudan'a katılan Darfur bölgesi halkı, Arap nüfusun Afrikalı nüfus aleyhine ayrımcılık yaptığını öne sürerek rejime karşı ayaklandı...

2008 yılında Uluslararası Ceza Mahkemesi (The International Criminal Court), 'soykırım suçlamasıyla El Beşir'e karşı bir dava açtı... Mahkeme bir yıl sonra Darfur'da işlenen insanlık suçlarını gerekçe göstererek El Beşir hakkında bir tutuklama kararı çıkardı...

Beşir, 2010 yılında yeni bir seçime giderek meşruluk kazanmak istedi ancak bu kez aldığı oy oranı yüzde 68'e düştü.

***

Bu dönemde ortaya ilginç bir çelişki çıktı...

El Beşir, bir yandan giderek 'Batı cephesi'nden koparken, diğer yandan rejimin 'İslami' niteliklerini güçlendiren adımlar attı...

Bu süreçte Uluslararası Ceza Mahkemesi, Beşir hakkındaki suçlamaları ağırlaştırdı ve yeni bir tutuklama kararı çıkardı.

***

Bu arada Güney ile Kuzey Sudan arasındaki fiili bölünme resmileşme yoluna girdi...

2011 yılında Güney Sudan'da düzenlenen bir referandumda bölge halkının yüzde 98,83'ü bağımsızlık yönünde oy kullandı.

Dönemin ABD Başkanı Obama, ABD'nin Güney Sudan'ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararı aldığını açıkladı.

***

Hiç kuşkusuz iç savaşın yeniden alevlenmesinin en büyük nedeni Sudan'ın Abyei bölgesinde keşfedilen yeni petrol yataklarıydı...

El Beşir, bu yatakların Kuzey'in malı olduğunu açıklamıştı...

Ne var ki sonunda, Afrika Birliği'nin müdahalesi üzerine bölgenin askerden arındırılması ve uluslararası gözlem altına alınmasını kabul etmek zorunda kaldı...

Yine de sorun çözülmedi ve 2011 yılında Güney Sudan'ın ağımsız devlet statüsünü kazanmasıyla Sudan ikiye bölündü...

Ne var ki Sudan iç savaş ortamından yine kurtulamadı, çünkü Darfur bölgesindeki isyancıların başlattığı ayaklanma bastırılamadı.

(Devam edecek)